Away Çeviri İngilizce
211,535 parallel translation
Brad, annem bir yıl için gitmek istemiyor.
Brad, Mom doesn't want to go away for a year.
Bir yıldansa uzun bir hafta sonu kaçamağı yapsak ya?
Okay? And instead of a year... how about we just go away for a long weekend?
- Geçen ay taşındı.
She moved away last month.
- Derhal Kaptan.
- Right away, captain.
Komuta modülünü göktaşlarından çekerek uzaklaştırabilir miyiz?
Can we pull the command module away from the meteorites?
Buradan olabildiğince uzaklaşmak istemiştim.
I wanted to get as far away from this place as possible.
Hayatını harcamana izin vermeyeceğim.
I'm not letting you just throw your life away.
Resitale dört gün var ve herkes izleyecek.
The recital is four days away, and the world will be watching.
Gösteriye dört gün var ve Felicia uluslararası yıldız olmak üzereymiş.
The show was four days away, and Felicia was on the brink of becoming an international star.
Kim güvenlik kamerası takıp olan bitenden uzağa çevirir ki?
Who installs security cameras, then points them away from the action?
Bu sayede binanın ana kapılarından ve kameralardan uzak durabildi.
That keeps him well away from the main doors of the building which also are monitored by security cameras.
Kaçacak birine benzemiyor.
This really doesn't sound like somebody who would run away.
Bensiz o kadar uzağa gideceği için üzülmüştüm, ama sevdiği bir şeyi yapmasına engel olamazdım.
I was torn about letting her go so far away without me, but I couldn't stop her from doing what she loved.
Kız muhtemelen kaçtı.
The girl probably ran away.
Onu hapse atmışlardı, ama bunu yapan kişi burada olduklarını söylemek istiyor.
They locked him up and threw away the key, but... whoever this is wants us to know they're here.
Bir zamanlar içeri attığım eski bir KGB ajanı kaçtı ve Ryan'ı bulamazsam onu öldürecek.
An ex-K.G.B. agent that I once put away has escaped, and if I don't find Ryan first, he'll kill him.
Arizona'da iş gezisindeydim. İlk uçakla döndüm.
I was on a business trip in Arizona, and I flew back right away.
İşe yararsa bir daha sebzelerimi yerken şikayet etmeyeceğim. Herhangi bir sebeple dikkatimizi çekmek istersen bu düğmeye bas.
Okay, if you need to get our attention for any reason, just press this button, and it will alert us right away.
Birden çok heyecanlandım.
I just got carried away.
Uzak dur benden!
Stay away from me! Ohh!
Yamaçtan uzaklaş!
Step away from the cliff!
Uzun süreli hapis cezası verebilirler.
They could lock him up and throw away the key.
Uzak dur benden!
Stay away from me!
Bir kilometre öteden, lazer mikrofonunu tuttuğu ofis camından, ses titreşimlerini okuyabiliyor.
You can point it at an office window from a mile away and read the sound vibrations.
Bundan kurtulsak bile, Dinesh, cinsel sapkınlar için açık büfe işlevi gören bir şirketi satmayı becerebilecek mi?
Even if he could get away with it, could Dinesh really sell the company, knowing it's basically a Sizzler buffet for the sexually deranged?
Bunun peşini bırakıp kendi yoluna gidersen, bu şehirde başka işler de bulabilirsin.
And what you get out of it is the chance to walk away and try and get another job in this town.
İki yüz bin doları elinin tersiyle itecek misin?
You're gonna walk away from $ 200,000?
Bu kadar parayı başka kim umursamaz biliyor musun?
You know who walks away from that kind of money, Jian-Yang?
On milyon doları elinin tersiyle itti.
He walked away from $ 10 million.
Sorunu çözmek için bir tek bilişimsel güven meselesi kaldı.
I am one computational trust issue away from solving this thing.
Çünkü bundan vazgeçti. Bu konuda çok heyecanlı görünüyordun. Yeni bir bakış açın var diye düşündüm.
Well, because he walked away from it, and you seemed so excited about it, I thought you had a new angle.
Evet, sadece bir şeyleri kaldırıyorum.
Just putting something away.
- Epey uzak mesafedeydi.
She was a good distance away.
Kral hazretleri... her ne kadar onun uzakta, Coccham'da olmasını tercih etsem de Uhtred'i hemen Winchester'a çağırmak münasip olur mu?
Lord King, although I would usually prefer him miles away at Coccham..... would it now be appropriate to recall Uhtred to Winchester?
O bir kralın kızı, hepiniz arkanızı döneceksiniz!
She's the daughter of a King, you will all turn away!
Baba, bu adamı alıp götürürsün. Onu besleyin ve bir hanın yanında dinlenin.
Father, you will take this man away, feed him and give him rest at an inn.
Erik ve Aethelflaed yelken açtı.
Erik and Aethelflaed sail away.
Saçma şeyler dağılıp gidiyor.
The trivial stuff just... falls away.
Tanrı aşkına, astronot kıyafetlerinden uzak durun!
'For God's sake, stay away from the suits!
- Çok uzaktalar.
They're too far away.
Sıradan organik bileşenlersiniz ve artık verimli olmadığınız için bertaraf ediliyorsunuz.
Well, you are just organic components, and you're no longer efficient, so you're being thrown away. Don't believe me? Check on that rescue ship.
Biz zaten kaçtı... biliyoruz.
We already ran away - we know.
en kapılmak değil edelim.
Let's not get carried away.
yerçekimi uzak tersine bir 400 millik gemisi Bir kara deliğin.
A 400-mile ship reversing away from the gravitational pull of a black hole.
Seni yalnızca Duke'u benden uzak tut diye çağırmadım.
I don't need you here just to keep Duke away from me.
Beni de ondan uzak tut. Ne yapacağız?
I need you here to keep me away from him.
Benden uzak dur orospu çocuğu manyak!
Get away from me, you crazy son of a bitch!
Yalan söylediğimi bir km öteden anlar.
She'll smell a lie on me a mile away.
Pardon, kendimi biraz kaptırdım.
I'm sorry. I get a little carried away.
- Fark etmeden edemedim.
The Spear took away your powers. But it's true.
O ondan uzak duramaz.
He cannot keep away from her.