Aşıksın Çeviri İngilizce
1,286 parallel translation
"Milyon kere inkar etsen de, aşıksın sevgilim"
"Try refusing a million times," You're in love, my love "
"Milyon kere inkar etsen de, aşıksın."
"Try refusing a million times, but you're in love"
Bana aşıksın.
You love me.
Doğru söylüyorsun.Sende Romi gibi ikinizde uslanmaz bir aşıksınız.
Yes. Actually you both suffer from that ailment called Love.
- Sen gerçek bir aşıksın ancak başarılı değilsin.
- You're a true lover but you won't be successful.
Tartışmanızı görünce kesin aşıksınız dedim.
From the way y'all was arguing, I'd swear you was in love.
Kendi sesine aşıksın.
You are in love with the sound of your own voice.
Gabrielle, ve tanıştığımız ilk andan itibaren bana deli gibi aşıksın.
Gabrielle, and you fell madly in love with me the moment we met.
Carla'ya aşıksın!
You're in love with Carla!
Hedeften vurmuşum, aşıksın derken.
I aim'd so near when I supposed you loved.
Bana aşıksın gibi.
As if you loved me.
Sen aşıksın.
You are a lover boy.
Bay Worf... siz aşıksınız.
Mister Worf... you're in love.
- Sen ona aşıksın.
You're in love with her.
Sen ona gerçekten aşıksın.
You really are in love.
Aşıksın.
You're in love.
Ne kadar zamandır ona aşıksınız?
How long have you been in love with her?
Başkasına mı aşıksın?
Are you in love with someone else?
Ama sen Tanley'ye aşıksın.
But you're in love with Tanley.
Bana aşıksın.
You're in love with me.
Ona aşıksınız, itiraf edin.
You love her. This is the street where love lives.
Rahul, yoksa Maya gibi bir kıza mı aşıksın?
Rahul, are you in love with a girl like Maya?
Sen aşıksın?
You're in love? Give over!
Kızıma aşıksın.
- Oh? - You are in love with my daughter.
Söyle bize, aşıksın.
- Check the grin, you're in love
Taklalar atıyorsun. Biz biliyoruz, ona aşıksın.
You're doin'flips, read our lips You're in love
Gurur meselesi yapma. Aşıksın basbayağı.
Girl, don't be proud It's okay, you're in love
Ona aşıksın değil mi?
You're in love with him... aren't you?
Elbette aşıksın.
Of course you do.
- Çünkü... ona aşıksın.
- Because... you love her.
- Ona aşıksın, nefret de ediyorsun.
- You love her, but you hate her.
O'na hâlâ aşıksın.
You're still in love with her.
Ona aşıksın.
You're in love with her.
- Çünkü, hâlâ Monica'ya aşıksın.
- You're still into Monica.
Bence sen bana aşıksın.
- I think you're in love with me.
- Kime aşıksın?
Who are you in love with?
Bence bana aşıksın.
I think you are in love with me.
Demek ki sen de bana aşıksın.
That means you're in love, too
Ona aşıksın!
You're in love with her!
- Aşıksın.
- You're in love.
Ama ona aşıksın?
But you're crazy about him?
- Demek aşıksın.
- You bet!
Bu gemide yaşayanlardan, çok daha ötede bir varlıksın, onlar aynen bir evcil hayvan gibiler.
Soon you'll be so far beyond the other beings on this ship that you'll look at them as they look at... pets.
- O halde ona aşıksın?
You're in love with her, then?
Bir aşıksın sen.
You are a lover.
Hala ona aşıksın, değil mi?
You're still in love with him.
O adama mı aşıksın?
You're in love with that man?
"Uzaklardaki arıların bal yapması gibi, " Ta derinlerden, " Aralıksız ve güvenilir bir sessizlik sarmalıyor beni.
A hush enfolds me, deep as I have known, unbroken, safe, by distant insects drone.
Her zamanki gibi şıksın.
As elegant as ever.
- Birbirinize hâlâ aşıksınız, değil mi?
You guys are still in love, aren't you?
Eğer bir zamanlar maskeli adam Zorro olarak bilinen kişi içinizdeyse hemen ortaya çıksın.
If any of you is, or ever was, that masked man known as Zorro, reveal yourself now.