Bags Çeviri İngilizce
7,775 parallel translation
Çalışanlar sabahleyin yeni gelen tahıl çuvallarını boşaltmışlar ama fırtınadan sonra bir şekilde o çuvalların birinden silah çıkmış.
Workers unloaded fresh bags of grain in the morning, Yet, somehow, after the storm, They found the gun in one of those bags.
- Çantaları verin yoksa başka türlü olur.
Hand over the bags or else.
Bir iyilik yapıp bavullarımızı taşır mısın?
Can you do me a solid and grab our bags for us, would you?
Çekişmeyi bırakın ve bavullarınızı toplayın. Ve gidip ülkemize hizmet edelim olur mu?
So let's knock off the bickering, pack our bags, and go serve our country, shall we?
Muazzam eğlence çantaları var.
She's got enormous fun bags.
Boston'a gitmesi için çantalarını topladım bile.
Got our bags packed for Boston already.
Çanta yok, çöp yok.
No bags, no trash.
Metrodaki kamera Whitney'in bavulunu orada bıraktığını gösteriyor.
MTA cameras show that Whitney's bags were left on the subway.
Neden ayakkabılarımı çantalarla değiştirip beni deliye döndürmüyorsun?
Why don't you just replace my shoes with bags and turn me into a lunatic?
Millet, McBride mutfağa doğru gidiyor çöp torbası ve yapışkan bant alıyor.
Guys, McBride is on his way to the kitchen where's he grabbing garbage bags and duct tape.
Çoktan çantalarını topladılar efendim.
They're already packing their bags, sir.
Yani çaldıkları şey, diğer iki Noel Baba'nın çantasındaymış.
Which means whatever they stole was in the other two Santas'bags.
İki torba kan ve güneş ışığı hakkındaki ders ile mi?
Two blood bags and a lesson on sunlight?
Sara'nın notlarına göre iki kız içeride yatıyormuş.
All right. And according to Sara's sketch, the two girls were inside their sleeping bags over here...
İki türlü de katil yataklar ve girişe dokundu.
Yeah. Either way, looks like the killer had to touch the sleeping bags, so it could be a good source of prints.
Onları yataklarına yerleştirdin.
Tucked them into their sleeping bags.
Bende onları yataklarına taşıdım. O kocayla ilgilenmek için dışarı çıktı.
I took them back into their sleeping bags, while he went out to take care of the husband.
Şu Kenyalı mültecilerin yarı fiyatına sattığı içi çalıntı elektronik alet dolu Duffel marka çantalar neredeydi?
Now, where are those duffel bags full of stolen electronics sold for half the price by Nairobi refugees?
Poşetleri bize vermişler.
We were given the bags.
Birkaç kan torbası dışında, bahsettiğin ev tamamen boştu.
Minus a few blood bags, the house you told us about was empty.
Daha fazla kan torbasının kaybolması durumunda kime geleceğimi biliyorum artık.
If any more blood bags go missing, I know who to come to.
Bir de sanırsın ki FBI, ajanlarına çantalarını bırakmamayı öğretmiştir.
You would think the FBI would teach their agents not to leave their bags unattended.
Buradaki poşetlerde karbon fiber var lehim demiri, tutkal.
Well, I have bags of carbon fiber here, soldering iron, epoxy.
Oh, bu yüzden hep çiş torbaları alıyoruz.
Oh, that's why we're always mailing bags of pee.
Evet, bu kadar getirdim, Vegas için hazırlamıştım.
Yeah, I came straight here with the bags I packed for Vegas.
Henry ve Ian valizimi açmak için yardım etmeye ilk gelenler olurdu. Böylece Satan Rats'in You Make Me Sick 45'liğini ya da UK Subs'ınkini dinleyebileceklerdi.
Henry and Ian would always be among the first to come out and help me unpack the bags so that they could get the next copy of the Satan Rats'"You Make Me Sick".45.
Şimdi müsaade edersen, gidip biraz sıcak su torbası bulmam gerekiyor.
Now, if you'll excuse me, I need to go find a couple bags... of heat.
Bir de iki valize sığan bir Yamaha ses sistemi.
And he had a little Yamaha Hipgig set that fit in, like, two bags.
Oldukça hızlılar ve taşıdıkları çantalara bakılırsa...
They're fast and, judging from the bags they're carrying...
- Çantanı toplayacaksın.
You'll be packing your bags.
Ama bundan iki ay sonra bir C-130, Dover'a ceset torbalarını boşaltmaya başladığında bunları belirsiz bir demokrasiye mi bağlayacağız?
But two months down the line when the first shipment of body bags are unloaded from a C-130 at Dover... all for something that, at best, vaguely resembles democracy?
Bana hanımefendi demeyin beş para etmez şerefsizler.
And don't call me ma'am, you little douche bags.
- Sen çantaları topla.
- You pack the bags.
Şu kusmuk torbalarını temizler temizlemez bir imdat çağrısı daha göndereceğim.
Soon as I clean up these barf bags, I'll send out another distress call.
- Size atistirmalik hazirladim.
I made you guys some snack bags.
Rolf, umarım kaç tane çantamız olduğunu biliyorsundur.
Rolf, I hope you know how many bags we've got.
Bir çok kez valizlerimi topladım.
I packed my bags so many times.
O çantalar çok büyük bir sorun.
Those bags are a huge problem.
Okul çantalarını iki katı fiyatına satarak çizgiyi geçmiyorlar mı?
Don't you think selling school bags for twice the actual amount is crossing the line?
Sanırım bu çantalar yüzünden maddi olarak bir açık oluşmuş.
I think some sort of a rift has been caused because of those bags.
Çantaların suçu ne?
- How are the bags to blame for that?
Neden bu çantaları normalin iki katı fiyatına satıyorsunuz?
Why are you charging identical bags for more than twice as much in Korea than they would be overseas?
Bugünlerde öğrenci ebeveynlerinden çok yoğun bir talep alıyoruz.
Parents of the students values our bags more than they would Hanwoo beef lately.
Sırf liseliler kullanacak diye bu kadar pahalı bir şeyi satmak zorunda mısınız?
Still, students carry these bags to school. Was it necessary to promote them as a luxury item?
Çoğu öğrencinin rağbet gösterdiği lüks çanta markası.
A luxury brand of bags is all the rage among the students.
Aynı markanın ürünleri olsa da çantaların fiyatları değişiyor.
Even though it's the same brand, the bags are ranked according to the price.
İnsanlar Hanwoo bifteği sever gibi çantalarımıza rağbet gösterdi.
The people have ranked our bags like they did with Hanwoo beef.
Yalnızca çantaların ne kadar pahalı olduğundan bahsedecekler.
There will only be talks about how expensive the bags are.
Bu şekilde herkes çantalarımızın neden pahalı olduğunu merak edecek.
That way everyone will wonder why our bags are so expensive.
Bu sabah polis evinize geldiğinde bavul hazırlıyordunuz, değil mi?
When the police arrived at your home this morning you were packing your bags, weren't you?
Hayatımın en önemli gecesi için sadece iki bavul mu getirdin?
What - - you only brought two bags