Bahçede Çeviri İngilizce
2,720 parallel translation
Sana bahçede top oynama demedim mi ben?
Haven't I told you not to play football in the garden?
Ben tamir edinceye kadar bahçede dursa sorun olmaz zannediyorum.
I think it's ok if it stays in the garden while I see if I can fix it.
O... onun arka bahçede bir tane alet kulübesi vardı... oh, hadi.çok lezzetli..
He... he had this tool shed in the backyard... oh, come on.
Evet, arka bahçede alet kulübesi var diyordun....
Yeah, so he had a tool shed in the backyard and...
En az 2 gün bahçede açık havadaymış.
And she was out in the open air for at least two days near a garden.
Ben şu ürpertici adamın bahçede beklediğini görüyorum.
I see this creepy guy standing on our lawn.
Bahçede bir adam mı var?
There's a guy on the lawn?
Bahçede sınıf hayvanlarımızı gömdüğümüz bir alan var.
There's a little spot in the garden where we bury the class pets.
- Keyf-i bahçede işler zor muydu "?
- Was it hard in their'Pleasure Garden'?
O halde bahçede bana yardım edebilirsin.
Well, you could help me in the garden.
Maya, ben giyinmeye gidiyorum, sizinle bahçede görüşürüz.
Maya, I'lI get dressed and see both ofyou in the garden.
Arka bahçede oturup ılık bir yaz gecesinde teleskopumla yıldızlara bakarken biramı yudumlamak...
Sitting in the backyard, warm summer night, sippin'a beer, staring at the stars through my telescope.
Seni bugün bahçede görüp de sana dokunamamak işkence gibiydi.
To see you in the garden today and not be able to touch you was torture.
Çok tuhaf Renee'nin telefonunun bahçede olması.. o telefonsuz durmaz
It's very strange Renee's phone be in the garden. She never goes out without your phone.
" Daniel, arka bahçede buluşalım.
'Daniel, meet me in the backyard.
Arka bahçede oynuyorduk ve Matt bir kuş buldu küçük bir çoban aldatan kuş yaralıydı.
We were out back playing... And Matt found this... Bird, a little nighthawk.
Matthew'un o halini düşünmek hoşuma gidiyor arka bahçede durmuş başını gökyüzüne çevirmiş güneş yüzüne vuruyor.
That's the way I like to think of Matthew... Just that little boy standing in the backyard, staring up at the sky... The sun shining on his face.
Benoit bahçede!
Benoit's down in the garden!
Joffre, bahçede misin?
Joffre, are you in the garden?
Seninle bahçede konuşabiliriz.
We can talk on the patio.
Bahçede epey sıkı çalışıyorsun.
Working very hard on the garden.
Okuldan sonra bahçede cep telefonlarını kullanabilirsiniz ve soyunma odalarını değiştirebilirsiniz çünkü şey gibi kokuyor. Yani, soyunma odası.
You want to be able to use your cell phone in the quad after school and for them to replace the gym lockers, because they smell like...
Her yerde içki şişeleri, bahçede kanepeler.
liquor bottles all over the place, couches in the yard.
Ve ön bahçede koca bir meşe ağacı.
And a big oak tree in the front yard.
Arka bahçede.
He's in the garden.
- Arka bahçede. - Mutfakta mı?
- There in the back garden.
Ben dışarı çıkıp bahçede çalışacağım.
Okay, I'm gonna go outside and work.
Jimmy, ön bahçede bulduğum tüye bak.
Wow. Jimmy, check out this feather I found in the front yard.
İyisi mi ben "Bahçede serbest bir köpek var." seçeneğini işaretleyeyim.
You know what? I'm just gonna check this box that says, "Loose dog in the yard."
Gelecek senenin Noel kartı için fanila giyip arka bahçede odun kırarken birkaç fotoğrafımı çekebilirim. Sonra tıraş olurum.
Might take a couple pictures of myself in a flannel shirt splitting wood in the backyard for next year's Christmas card, then I'll shave.
Bahçede bir farklılık hissettin mi? Sana rahatsızlık veren bir şeyin gitmesi gibi?
Notice anything different about the yard, like something's gone that was weighing on your mind?
Ön bahçede duruyor.
It's in the front yard.
Saat 02.23, bahçede kimse yoktur.
2 : 23, the garden'll be clear now.
Onları ne zaman arka bahçede görsem "defolun buradan" falan oluyorum.
Every time I see them in the backyard, I'm like, "Get out of here!"
Yemekten sonra da bahçede on dakika ağırlık taşırtırız misafirlere.
Perhaps after chow time, we can give the guests ten minutes to lift weights in the yard.
Bahçede olsa gerek.
He should be in the courtyard.
Benim de aklıma ona arka bahçede büyük bir veda partisi vermek geldi. Bugüne dek yaptığımız en büyük parti.
I was thinking we could have a massive farewell party in the backyard like the biggest party we've ever had.
Bunu bahçede, kurbanın etkisiz hâle getirildiği yerde buldum.
I found this in the garden, as well, where I believe the victim was rendered unconscious.
- Bahçede.
The garden.
Bahçede bulduğun haçtan bahsediyor olmalı.
She must be referring to the crucifix that you found there, but no one told her.
- Bahçede cinayet mahallinde misiniz?
Are you in the garden where the murder took place?
Bugün erken saatlerde Peder Hoobin'le bahçede sohbet ettiniz.
You and Father Hoobin had a conversation in the garden earlier today. Yes.
- Evet. Sizi gördüğünde bahçede yalnız olduğunuzu söyledi.
He says he found you there alone.
O zaman belki de bahçede bulduğum haçtan bahsediyor. Öyleyse katilin olay mahallinde haçı bulmaya çalıştığını duymuş olabilir.
In that case, perhaps it's referring to the crucifix that I found in the garden.
- Bahçede haçı ararken kime "Bulmama yardım et" dediniz? Tasker değildi.
So when you were searching for the crucifix in the garden, who was it you said "help me find it" to, if it wasn't Tasker?
Bahçede görüşeceğiz sanıyordum.
What... what happened to you? I thought we were meeting in the quad.
Bahçede biri var.
Someone's in the garden.
Arka bahçede de bir şey yok, garajda da.
Nothing in the backyard, nothing in the garage.
Ön bahçede büyük bir taş vardı ve o bunun üstünde zıplardı.
There was a big rock in the front yard and he used to like to hump it.
Öyle ama şu pencerelerden bakınca hâlâ çocuklarımın bahçede oynaması gözümün önüne geliyor.
I know, but when I look out these windows, I can still see my kids playing in the yard.
Bahçede kan da bulduk, kurbanın kanı olduğuna şüphe yok.
Also...