Bakacağım Çeviri İngilizce
8,698 parallel translation
- Çocuklara bakacağım.
- Waiting on the children.
Tommy'nin çaresine bakacağım ve işe yaracak planım.
I'm taking care of Tommy and it's all gonna work out.
İşe bu açıdan bakacağım.
So I'm just gonna look at it from that angle.
Tommy'e gideceğim ben, oradan bakacağım olaya.
I'm gonna go to Tommy, I'll work that angle.
Sana söyledim. Sen ve çocuklara sürekli bakacağım.
I told you, you and the kids would always be taken care of.
- Bakacağım.
I will.
Gidip bakacağım.
I'll go check on her.
Bunun çaresine bakacağım.
I'll take care of it.
Anna gidiyor mu diye buluşma sayfasına bakacağım.
Here, I need to check the reunion page to see if Anna's going.
Jose orada mı diye bakacağım.
I'm gonna see if Jose's there.
Amacımızı kurtarabilir miyiz bakacağım.
See if anything can be salvaged of our cause. No.
Ve geri zekâlı kedine bakacağım.
And I will take care of your dumb-ass cat.
Şimdi içlerine bakacağım.
I'm gonna take a look.
Ne yapabileceğimiz gerektiğine bakacağım. ama eğer bu Big Red ile ilgili yalan söylüyorsan O seni nehrin ortasında kaydığını görecek
I'm gonna see what we can do on our part, but I'm telling you, if you're lying about this Big Red stuff, he's gonna see to it that you're floating in the river.
Ama sana iyi bakacağım.
But I'm gonna take care of you.
Yani, maaş alamadığım bir işim var, o da muhtemelen uzun sürmeyecek ve kendime nasıl bakacağıma dair hiçbir fikrim yok, sadece...
I felt so relieved. I mean, I have a job that pays me nothing and that's probably not gonna last much longer, and I have no idea even how to take care of myself, and I just... something shifts.
Her kutudaki her dosyaya tekrar bakacağım.
I will revisit every file in every box.
Jeremy'ye ben bakacağım. Kızımın yanında olmadığım kadar torunumun yanında olacağım.
I'm going to care for Jeremy, and I'm gonna be there for him, like I never was for her.
Buradan uzamak için biraz vaktimiz olur zaten öyle yapmalıyız. Eski arazi araçlarından birini çalıştırabilecek miyim bir bakacağım.
Give us some time to hightail it outta here, which is exactly what we should be doing, so I'm gonna go over, see if I can get one of those old A.T.V.s running.
Arabama bindiğin anda, silahının namlusuna bakacağımı, veba gibi sonumu getireceğini biliyordum.
Nah, I knew the minute you stepped in my cab I was gonna be staring down the black hole of your gun... cut me down like the plague you are.
Odamda bakacağım Loose.
I'll take it in my room, Loose.
Sen Red Pony'nin yüzü olacaksın, ve ben mali duruma bakacağım.
You'll still be the face of the Red Pony, and I'll look after the finances.
Fontu daha büyük yapabilir miyim bakacağım.
I'm gonna see if I can make the font bigger.
Aküye bakacağım.
I'm gonna check the battery.
İlk bakacağım yer Angel Sokağı'ndaki Brick and Porter Cafe olurdu.
First place I'd try is the Brick and Porter Café on Angel Street.
- Ben Todd'a bakacağım. - Hayır, rahat bırak onları!
- I'm gonna go check on Todd.
Bakacağım.
- No, leave them alone! I will.
Böyle bir hayvana nasıl bakacağımızı bilmiyoruz.
Hey, we don't know how to take care of an animal like this.
Bakacağımız ilk yerin burası olduğunu biliyordur.
She'd have to know this would be the first place we'd look.
Geri kalanlar beni takip etsin, daha bakacağımız çok şey var.
And if the rest of you will follow me, we've still got a lot to cover.
İcabına bakacağım.
I'll take care of it.
Ben gidip Norman'a bakacağım.
I'm gonna go check on Norman, okay?
Gelip sana bakacağım sonra, tamam mı?
I'll come back to check up on you, okay?
Bakacağım.
I'll check.
Bir çaresine bakacağım.
I'll figure something out.
Eşim de pahalı kalem alırsam gözüm gibi bakacağımı düşündü.
She thought I would take better care of an expensive pen.
Ne olursa olsun Şu andan itibaren her şeye iyi tarafından bakacağımıza söz vermeliyiz.
Well, no matter what happens, from this point on, we have to promise each other that we will always look on the bright side.
Parasız pulsuz nasıl bakacağımı bilmiyorum.
I don't know how to care... Take care of him without any money.
Gidip yemek yapacağım, sonra gelip sana bakacağım.
- Okay? I'm gonna go make dinner and then I'll come check on you.
Pineview diye bir yer varmış, oraya bakacağım bugün.
I'm gonna look at this Pineview place today.
Ne yapabilirim, bakacağım.
I'll see what I can do.
- Ben bu tarafa bakacağım.
- I'll look this way.
Etrafa bakacağım ben.
I'm gonna have a look upstairs.
Biz de yiyecek miyiz yoksa burada oturup boş bir kamyona mı bakacağız?
So do we eat lunch too or do we sit and stare at an empty van?
Kevin'le kamyonette devriyeye çıkıp şüpheli bir şey var mı diye bakacağız.
Kevin and I will patrol in the pick-up and look for anything suspicious.
Elektrikler yokken çıkmanın yolu var mı diye bakacağız Wiley'le.
Wiley and I are gonna try and see if there's a way out while the power's off.
Sonra da ne yapacağımıza bakacağız.
And, from there, we'll figure things out.
Baktım, birlikte de bakacağız.
Well, I did. And we will.
- Öbür tarafa koşup oradaki kapıyı da kilitlemiş mi diye bakacağım.
I'm gonna go run to the other side and see if he's locked that door too.
- O kızın sana bakacağını mı sanıyorsun?
You think that girl is interested in you. - Yeah.
Eminim sana ne olursa olsun... iyi bakacağını ve en iyi avukatı... tutacağını da söylemiştir.
And I'm sure he told you he would take care of you no matter what, get you the best lawyer money could buy. [handcuffs click]