Başbakanım Çeviri İngilizce
1,102 parallel translation
Hakkettiğim övgüden fazlasını istemiyorum, Başbakanım.
You do me no more than justice, Prime Minister.
Size katılıyorum, Başbakanım.
I agree with you, Prime Minister.
Bohrdan kendi başbakanımıza kadar.
From the great Bohr, to our own president.
Ve başbakanımız size eşlik etmem gerektiğine karar verdi.
The prime minister has decided I should accompany you.
Şimdi başbakanımızın bir demecini dinleyeceksiniz.
You will now hear a statement by the prime minister.
- Başbakanımız Dr. Karl Carstens bir makale yazdı.
So... It all started with the President.
Başbakanımız Dr. Karl Carstens, Batı Almanyalı öğrencileri makale yarışmasına katılmaları için davet etti.
I'm sorry. Too high. The President Dr. Karl Carstens namely invited all the students in the Federal Republic to an essay competition.
Başbakanım!
Prime Minister!
Çok teşekkürler Başbakanım Gerçekten memnun olurum.
Thank you very much, Prime Minister. That'll be very much appreciated.
- Hoşgelniniz Başbakanım.
- Welcome back, Prime Minister.
Başbakanım...
Prime Minister...
Hatırlarsınız Başbakanım, birkaç ay önce üst düzey bir bakanlık pozisyonunun olabileceğinden bahsetmiştik.
You will remember, Prime Minister, that some months ago we talked about the possibility that there might be a senior ministerial post.
Çok naziksiniz, Başbakanım.
You are too kind, Prime Minister.
Şunu kabul edelim, size çok yakın biri olabilir Başbakanım.
It may be someone very close to you.
Başbakanım.
Prime Minister.
Hiçbir şey Başbakanım, burada her türlüsünü görürüz.
- Nothing. We see all sorts here.
- Başbakanım.
- Prime Minister.
İzninizle Başbakanım, sormamda sakınca yoksa, nedir o?
Excuse me, Prime Minister, do you mind my asking - what is that?
İyi akşamlar, başbakanım.
Good evening, prime minister.
Kütüphanede... Onaylaman gerekmez. Başbakanımız, dışişleri bakanımız ve Alman büyükelçisi.
In the library - You don't have to confirm it are our prime minister, our foreign secretary and the German ambassador.
Evet ama şu anki başbakan Churchill değil hayatım.
Yes, but Churchill's not prime minister now, dear.
- Başbakan Yardımcısı Wlodek diye biri var mı?
- Is there a Deputy Premier Wlodek?
Öğleden sonra Başbakan ile toplantım var.
Meeting with the PM this afternoon.
- Başbakan o konuda çok istekli. - Evet, haklı.
P.M.'s very keen on fuel injection.
Başbakan kim, Eisenhower mı?
Who's President, Eisenhower?
Gezegeninizin zengin trillium 323 kaynaklarının kullanım hakkını... teklifimize ekleyebilirdik Başbakan Bhavani.
We could acquire your planet's rich deposits of trillium 323 which we would add to our bid, Premier Bhavani.
Söylesenize, tüm nüfusunuz klonlardan mı oluşuyor Başbakan?
Tell me, is your entire population made up of clones, Prime Minister?
Başbakan Henry Collingridge, gelecek seçimlerde partisine liderlik etmek için popüler bir seçenek olarak karşımızda.
Today Henry Collingridge emerged as the popular choice to lead his party as Prime Minister in the general election.
Söylentilere yorum yapacağımı veya Başbakanı bekleteceğimi düşünmeyin.
Don't expect me to comment on rumours or to keep my Prime Minister waiting.
Başbakan söz verdiği, hastaneleri büyütme tasarısına neden devam etmediğini parlamentoya açıklayacak mı?
Will the Prime Minister explain to the House why he is not going ahead with the hospital expansion programme?
Başbakan bunun gelecek aylarda hükümetin desteğine vereceği büyük zararın farkında mı?
Does the Prime Minister understand the damage that will be done to the government's support?
Başbakan en yakın meslektaşlarını mı araştırıyor?
The Prime Minister is investigating his own closest colleagues?
- Nedir Başbakanım?
- What?
Başbakan olduğu zaman, ki bundan eminim, onun hükümetine hizmet etmekten gurur duyacağım.
When he's Prime Minister, as he will be, I'll be proud to serve in his government.
- Başbakanın inmeye zorlandığı araba, burada mı durdurulmuştu?
The car of the Prime Minister is forced down that lane from this main road here, you say.
Sözde suikast girişiminden sonra Başbakan'ın Fransa'ya yüzü bandajlı olarak gitmesinin sonucunu fark ettiğim vakit, her şeyi anlamaya başladım.
When I ascertained that, as a result of the supposed assassination attempt the Prime Minister went to France with his face bound up. it was then that I began to comprehend
Başbakan, böldüğüm için üzgünüm, ama bir sorunumuz var.
Prime Minister? I'm sorry to interrupt, but we have a problem.
Uyarınıza minnettarım Başbakan.
I appreciate your warning, Prime Minister.
Başbakan ısrar etti. Reddetme hakkımız da yok.
The Prime Minister insisted, and we have no right to refuse.
Gelecek başbakanın en yakın yandaşı ve Edward Heath'e karşı zaferinin baş mimarı olan, Alec Nevin tarafından kullanılınca inandım.
- I did when it was used by Alec Nevin... the future Prime Minister's closest political ally... the principal architect of her victory over Edward Heath.
Vermot'un kayak tepelerine yorumu için ulaşılan başbakan şöyle dedi, "yoğun biçimde alakadarım".
Reached for comment on the ski slopes of Vermont, the president is said to be, and I quote, "intensely concerned".
Eğer Tobin, başbakan, gazeteler, herkes yanlış olduğumu söylüyorsa haklı olmalıyım.
If Tobin, the president, newspapers, everybody else in the world says I'm wrong, I gotta be right.
Arkadaşım, Almanya başbakan yardımcısını ona götürmüştü.
My buddy took the Vice Chancellor of Germany to her.
Sanırım Başbakanın yatağına girerek bir sürü şey yapabilirim.
Well, I think I could do a lot of good being in bed with the president.
Bu yüzden de sizi başbakan Alrik sandım.
I assumed you were Chancellor Alrik.
Başbakanınız Ngo Dinh Diem, şunu bilmek istiyor. Bir Vietcong görürseniz veya ona yardım eden birini duyarsanız ne yapacaksınız?
Your president, Ngo Dinh Diem, wants to know what will you do if you see a Vietcong or hear about someone who's helping them?
Sayın Başkan, bu Başbakan Mishahuru Soto ve bayan Soto.
M r. President, this is Prime M inister M ishahuru Soto amd M rs. Soto.
Başkan Benson, Başbakan Soto...
President Benson, Prime M imister Soto...
Başbakan Soto, Senator Edwards...
Prime M imister Tojo, Semator Edwards...
Başbakan mı, efendim?
Prime minister, sir?
Lyaar başbakanıyla tanışmayı iple çekiyorum.
I'm looking forward to meeting the Premier of lyaar.