Becomes Çeviri İngilizce
7,067 parallel translation
Elkia Fedarasyonu olmuş olur.
The Eastern Federation becomes the Elkia Federation.
Tüm sistem iskambil kağıdından evlere benzer.
This whole system becomes a house of cards.
Bir kere burada olmanın yarattığı adaletsizlik hissini atlattın mı her şey rutin hâle geliyor.
I mean, the good thing about it, once you get over the initial unfairness of being here in the first place, is that, uh, it all becomes routine.
Küçük bir turistik sahil kasabasının, gülünç duruma düşecek kadar nasıl havasını kaybettiğini ve ticari amaçla kullanılmaya başlandığını anlatacak.
How, uh, the authenticity of a small tourist town gets co-opted and commercialized until it becomes a parody of itself.
bildiğim şey, ilişkinin başında, Biri olduğu gibi olursa diğeri bir haltlar yiyiyor, o kişi terkediliyor.
All I know is, is at the beginning of a relationship, if it becomes clear that one person likes the other one a heck of a lot more, that person is doomed.
Kırığı izole edip sabit tutmalıyız.
We gotta keep the fracture isolated or it becomes compounded.
Siyaset sahnesi faşizme döndüğünde sağlık hizmeti gibi sektörlerdeki ekonomik akıl geçmişin hayaletlerini uyandırıyor.
While the political scene becomes fascist the economic reasoning in sectors such as that of health services awakes the ghosts of the past.
Bizim gibilere ne olur Bohannon?
What becomes of men like us, Bohannon?
Eve gidene kadar bu durum beni tüketir, işten sonra bir süre tekerlekli sandalyemle meşgul olurum ve duygularım çözülür.
It becomes consuming until I get home and I get in my wheelchair after work for a little while and those feelings dissolve.
"On üç" kelimesini 13 rakamıyla değiştirirsen anagram haline geliyor.
If you replace the number 13 in the file name with the word "thirteen," it becomes an anagram.
Ta ki, soğutma durdurulamaz hale gelinceye kadar.
UNTIL THE COOLING BECOMES UNSTOPPABLE.
Büyük bir yıldız patlayıp bir süpernova haline geldiğinde çekirdeği çökerek bir kara delik oluşturur.
WHEN A MASSIVE STAR EXPLODES AND BECOMES A SUPERNOVA, THE CORE COLLAPSES AND FORMS A BLACK HOLE.
"İyi" ve "kötü" anlayışın, birden bire... kaç oy getireceğine göre belirlenmeye başlıyor.
All of a sudden, your definition of good and evil becomes defined by how many votes it gets you.
Tek düşündüğün diğer tarafa ulaşmak oluyor.
It becomes about making it to the other side,
O polis olmadan yapmalı mıyım?
- What? Should I do it before he becomes a cop?
En büyük arzun en zayıf noktan olmuş!
Your greatest passion... becomes your greatest! ... weakness!
Sanırım soru da ihtimallerden biri oluyor.
The question becomes one of odds, I guess.
Ve yolumuza çıkan herkes aşılması gereken bir engel olur.
And anybody who gets in the way becomes an obstacle to be eliminated.
Ama asıl soru şu ; bir teşkilat söz konusu bilgiyi, istemeden verilme riskine karşı kontrol edebilir mi?
But the question becomes, can an organization actually control that information in that manner without risking basically an uncontrolled disclosure?
Bu da benim sorunum ve bunun için uğraşacağım.
And then the question just becomes how do we do this in the right... you know, the perfect way, and that's my burden. And that's what I'm gonna...
Ama, eğer dedektif gizeme dönüşürse...
But... if the detective becomes the mystery, then...
Bana baksana, Luke. Okulu bırakanların milyonda biri Steve Jobs olur.
Take it from me, Luke - - one out of a million dropouts becomes Steve Jobs.
Görgü tanığım hedef haline gelebilir.
My witness becomes a target. No.
Yellow Fever bölümünde Dean, hayaletlerin korku hastalğına kapılmıştı.
In "Yellow Fever," Dean becomes infected by a virus that causes fear.
- Dinle, Eli, gündeme getirirsen, mesele haline gelir.
- Listen, Eli, you bring her up, and it becomes a thing.
Ve siz köylüler güvenirsiniz, ve makine bilinç kazanır, ve hepinizi yok eder.
And all you peasants trust it, and then the machine becomes self-aware and destroys you all.
tam bir kabusa dönüşüyor.
Then it becomes a nightmare.
Eğer bağlanırsan ya da odaklanamazsan, imdat, pırıltı içinde bir kurtuluş haline gelir.
If you get attached or lose focus, a rescue becomes a recovery in a blink.
24 saatten sonra bunun çok tehlikeli olacağını demek istediler.
They meant after 24 hours this becomes really dangerous.
Luca ölünce Tessaro ailesinin yeni mirasçısı Dante oldu.
And with Luca out of the way, Dante becomes heir apparent to the Tessaro Family.
Ve bu olay tüm ulusa yayıldı.
Announcer : And the issue becomes nationwide.
Karakterin, ülkesinin hissettiği ruha bürünmesine bayılıyorum.
I love that the character becomes almost, like, the spiritual embodiment of what the country feels.
Şimdi, bir arzum yok hapse girmek ve arzun yok beni mahkemeye gitmek için eğer yaparsam, çünkü, evet, kabul edelim, hikayeyi bir kez benim sızma kuruluşunuzun ortak bilgi olur, sonunda olacak kariyeri ve bu ekipte herkes,
Now, I have no desire to go to jail and you have no desire for me to go to trial, because if I did, well, let's face it, once the story of my infiltration of your organization becomes public knowledge, it'll be the end of your careers and everyone else in this unit, including Hetty and Granger.
Sonunda açıklığa kavuşur ; sen sadece, yüreğinin üzerinden geri yuvarlanıp hayatının işini ezip geçebilsin diye kayayı tepeden itekliyorsundur.
Eventually it becomes clear you're just pushing the rock up the hill so it can roll back down over your heart and crush your life's work.
Çok sayıda vurmalı aynı anda ve uyum içinde çalınca sonuç... hipnotik oluyor.
When a multitude of drums are played at the same time in unison, it becomes... hypnotic.
Muhtemelen şu an hafızan bulanıktır. Bu yüzden büyü ile kendini koruyabileceğini düşünüyor olabilirsin. Ama tek yapmam gereken elini tutmak.
Your memory's probably a little fuzzy right now, so you might be thinking that your magic will protect you, but all I have to do is hold your hand, and your magic suddenly becomes mine.
Chanel ya da Hermes'tan bir şeyler alırsın bu sadece bir üründür.
The moment you walk into Chanel or Hermes and buy something, it becomes just a product.
Sınıfta bir çok tasarımcı var, ve içlerinde biri ünlü olursa, ben de onların esin perisi olabilirim. ya da sevgilileri, ya da Paris'te apartman dairelerinde onların Lamborghini'lerini park etmesi bekleyen yeni yakın arkadaşları.
There's a lot of designers in that class, and if one of them becomes famous, I can be their muse or their beard or their new best friend who gets their Paris apartment when they wrap their new Lamborghini around a pole.
Bunun gibi vakalarda, meseleyi kapatmazsan ıstıraplı bir hale gelir... iyileşmez.
Case like this, if you don't close it, it becomes a sore- - won't heal.
Sanal dünyaya her girdiğinde, gittikçe daha tehlikeli hâle geliyor.
Each time you go into the virtual world, it becomes more and more dangerous.
- Narcisse büyük bir tehtit ve daha da büyümeden ortadan kaldırmalıyım.
- Because I need something in place in case the threat of Narcisse becomes too great.
Asıl Bray haritasını bulma çabası açığa çıkmış oldu.
And so, the reason to hunt for the real Bray map becomes clear.
Ta ki Kai meclisin en güçlü cadısı olup katliam yapmaya başlayan kadar.
Until Kai becomes the most powerful witch in our coven and goes on a killing spree.
Yoksa bu gemi gerçek bir hayalete dönüşecek.
Or this ship becomes a real ghost.
- Eğer bunu mesele haline getirirsek,
- If we make it an issue, it becomes a story.
Ama o not dışarılarda olursa, konu bıçaklara ve kan kaybına gelir.
But the minute the note is out there, then it becomes about knives and bleeding out.
Yani insanların hissettikleri gerçek mi oluyor?
So how people feel on the inside becomes real?
Üzerinde "Kırık kalplere ne olur?" yazılı tişörtün eksikti sadece.
Short of wearing a T-shirt with, "What Becomes Of The Broken Hearted?" printed all over it...
Rol icabı uyuştucu satıcısı, gerçekten uyuşturucu satıcısı olur olayı değil mi?
So the movie drug dealer becomes a drug dealer, huh?
Daha fazla erkeğin, peşine takılmasıyla ortam daha da gerginleşiyor.
As more and more males join the chase, the mood becomes ever more aggressive.
Yeterince uzun süre kızarmış tavuk yedi. Endişeliyim Düşmanlarımız bıçaklarını biliyorlar
I'm concerned that our enemies are sharpening their long knives for the rapidly approaching moment when it becomes politically acceptable to point out that maybe, just maybe, the President's home life has begun to affect his decision-making.