Beğeneceksin Çeviri İngilizce
295 parallel translation
Başka yeni fraklar. Sanırım beğeneceksin.
Other new frocks I think you'll like.
Çok beğeneceksin, Ann.
You'll be crazy about it, Ann.
Ama onları daha az beğeneceksin.
But you'll approve of them even less.
Burayı beğeneceksin.
You'll like this place.
Bence burayı beğeneceksin.
I think you'll like that one.
Bak Marcel, bunu beğeneceksin. Nasıl çalıştığına bak.
Now just watch this.
Beğeneceksin.
You'll like it.
Beğeneceksin.
- Feels warm.
Çok beğeneceksin.
I think you'll be proud.
Beğeneceksin ve beni bir daha kandırmayacaksın.
You'll like it and you won't betray me again.
Bunları beğeneceksin.
Now, you'll like these.
Aldığın zaman daha çok beğeneceksin.
It'll taste better when you get it.
Onu beğeneceksin.
Well, you'll like her.
Onu çok beğeneceksin, Martha.
You'll like her a lot, Martha.
- Lautrec'i çok beğeneceksin.
You would appreciate Lautrec.
- Bunu daha çok beğeneceksin!
- Here's one to grow on!
Güzel bir LaSalle var. Bence onu beğeneceksin.
I have a beautiful LaSalle I think you'll like.
Çok beğeneceksin.
It might be terrific for you.
Çok beğeneceksin.
Gettin'short.
Çok beğeneceksin.
You're gonna like it.
Nehri gördüğünde çok beğeneceksin.
When you see the river, you're gonna like it.
Bunu beğeneceksin.
You'll like that.
Dinle Julie, bunu beğeneceksin.
Listen Julie, you're going to appreciate this.
Som altından, ama çok beğeneceksin.
It's solid gold, but you'll appreciate it properly.
Beğeneceksin.
You'll like that.
- Evet, orayı çok beğeneceksin.
- Yes, you gonna like it up there.
Burayı çok beğeneceksin.
Yeah? You're gonna like this very much.
Onu görmelisin onu beğeneceksin.
You have to see her. You'll like her.
Çok beğeneceksin.
You will like it a lot.
Nadir bir güzelliği var Eminim ki beğeneceksin
She's a rare beauty, I'm sure you'll be pleased.
Beğeneceksin.
You'II like this.
- Yemin ederim, beğeneceksin.
- I swear you'II like it.
... çok beğeneceksin.
You'll like it.
Bunu beğeneceksin.
I'm crazy about this one.
Çok beğeneceksin.
You'll really like these.
Bu çekimi yaparsam, beğeneceksin. Değil mi?
If I get this shot, you'll like it a lot better, right?
Lulu, bir tane tat, beğeneceksin.
Lulu, you taste one of these, you'll burn your recipe.
Beğeneceksin.
You will like it.
Sanırım bunu beğeneceksin.
This I think you'll really like.
Orayı çok beğeneceksin.
You'd love it.
Bence beğeneceksin.
I think you're gonna like this.
Beğeneceksin.
You like it.
Kapılar iyi ve onları beğeneceksin.
The doors are good and you will enjoy them.
Bunu çok beğeneceksin.
Oh, you're gonna Like this one.
Onu bir ara getiririm, çok beğeneceksin.
I'll bring her round later, you'd like her.
Beğeneceksin.
I'd hope not.
Beğeneceksin.
You'll love it.
Yaşadığım yeri beğeneceksin. Yıldızların altında kubbeli yatak, açık fırın, Günde üç öğün doyurucu yemek, radyo, ısıtıcı, beyaz kenarlı duvarlar.
You're going to love my place- - canopy bed under the stars, open hearth, three square meals a day, radio, heater, whitewalls.
Beğeneceksin.
You'll like this.
Gerçekten beğeneceksin.
You're really gonna like it.
Hem eminim diğer odalarıda beğeneceksin...
I should like to invite you to a dinner party.