Bilesin Çeviri İngilizce
638 parallel translation
- Ah, hepsi sana karşı oynuyor, bilesin. - Evet...
- Ah, they been kinda running against you.
- O zaman bilesin ki daha önce olan, yeniden olabilir. Bu kez senin için.
Then you know that what's been done before can be done again, for you.
Ses kesilmezse geri getiririm, bilesin.
You'll get them back if they don't stop clicking.
Bu oyunda beş para etmezsin bilesin.
You ain't got the mint on this game.
Sadece iki oyun olacağını bilesin... kendinin ve oradaki şu savcının.
You can count on getting two votes. Your own and that district attorney's out there.
Sadece yalnız olmadığını bilesin, her şeyi insanlar için yapıyorsun...
Just knowing you're not alone, that you're doing it for people...
Bunları sana hemen yazıyorum ki ; sen, benim şan ve şeref ortağım, sevinç payını eksik tatmayasın, yarın ne olacağımı bir an önce bilesin.
This have I thought good to deliver thee, my dearest partner of greatness, that thou mightst not lose the dues of rejoicing, by being ignorant of what greatness is promised thee.
Sırası gelince sözümü dinlersen, şanın, şerefin artar ; bilesin.
You shall cleave to my consent, when'tis, it shall make honour for you.
Kılıcını bilesin bu acı.
Be this the whetstone of your sword.
Niyetin buysa, korkmak için çok yaºliyim bilesin.
If you are, I'm too grown up to scare.
Ayağa kalk ve silahını bırak! Bu kez ıskalamam bilesin!
Stand up and throw down your gun... or my next shot won't miss her!
Sen de son zamanlarda bulunmaz nimet değildin bilesin.
You haven't been shilling very good lately, either.
Bütün kadınların aptal olduğunu sanıyorsun, ama öyle olmadığımı bilesin diye.
Because I wanted you to know I'm not as stupid as you maintain all women are.
Burada olduğunu bilesin diye Riton'u telefona vereceğim.
I'll put Riton on so you know he's here.
Niyetimiz o değil, bilesin.
I hope you understand that.
Sen kimsin ki mezarımın sırrını bilesin?
Who are you that know the secret of my tomb?
Bunu bilesin.
I want you to know that.
Onu sana her zaman tercih ederim, bilesin.
And boy, I'd swap him for you any day.
Onunla tanışmanı istiyorum ki, doğru kadını hallettiğini bilesin.
I want you to meet her, so that you know that you have the right woman.
Bu çok uzun mesafe, bilesin.
I'm telling you, that's a long haul.
- Şunu bilesin ki ben de...
- Why for two cents, I'd tell...
Özellikle aslanım sınavların dört gün sonra olduğunu bilesin.
Especially, old chap, as the exam's in four days.
Nasıl bir kız olduğumu bilesin diye.
To know what kind of a girl you were getting.
Ne dediğini anlamadım, ama hiç hoşuma gitmedi bilesin!
I don't know what he's saying, but I don't like it!
Tamam yarına kadar bekleriz ama durum sallantıda bilesin.
Yeah, tomorrow we'll see if you do like I say.
Onu baştan çıkaran bendim, bilesin.
It was me who seduced him, you know.
- Bunu herkese teklif etmem, bilesin.
I don't offer that to anybody.
Bak kızım, diğer oğlan konusunda ısrarcı falan değilim, bilesin.
Did that papa force his idea upon you?
Öyle oldu da, çok üzdün beni bilesin.
Make me upset a lot.
Ama gitmene izin vermeyeceğim bunu bilesin.
But I won't let you go, you can believe that.
Biraz daha yaşamamı sağlayacaksın iyi haberler duymak istiyorum bilesin.
Doctor, could you help me live a little more? I expect good news.
- Bilesin bunları. iyi düşün.
- Trust to't, bethink you.
Bilesin ki hazır.
Biles's is ready.
- Bir onluk kazanmış olacaktı, onu bilesin.
- He'd have won a tenner, I tell thee that. - Bloody hell.
Bu zayıflığı aştım, bu arada seni hala bu zayıflık kontrol ediyor, bilesin Kaptan. Değiştim. Mürettebatım reddetti.
I had changed. I had risen above this decadent weakness, which still has you in its command, by the way, Captain.
Bunu bilesin istiyoruz, Düşünmeden bir çılgınlık yapmanı istemiyoruz.
And we want you to know that, and we don't want you to be rash about doin'somethin'.
Yürüdüğümüz yüce yoldaki büyük yoldaşım bu haberi sana yolladım ki seni ne muhteşem günlerin beklediğini bilesin.
This have I thought good to deliver thee my dearest partner of greatness that thou might not be ignorant of what greatness is promised thee.
Bu duygular kılıcını bilesin.
Be this the whetstone of your sword.
Sana bunları göndermeyi uygun buldum ki sevgilim seni bekleyen muhteşem günleri bilesin.
This have I thought good to deliver thee, my dearest partner that thou mightst not be ignorant of what greatness is promised thee.
Kesinlikle iyi etki bırakmıyor bilesin!
Not a shining influence at all!
Bilesin, bu fazla bir şey değiştirmez.
I tell you, it wouldn't count for much.
Eğer senin de başına gelirse, bunun çılgınlık olmadığını... bilesin diye anlatıyorum bunları.
I'm telling you this so that, if it does happen to you, you'll know it's not madness.
Konuşulacak kelamı bilesin ki Tanrı'mız seni duysun.
Should it be that you know the language to speak... so this God may hear and understand.
Yabancılara nazik davranır, bilesin.
He's fine with strangers.
Ben her şeyi ayarladım, bilesin.
I want you to know I have everything arranged.
Bilesin, Cenevre her şeyi sana bağlı sayıyor.
Incidentally, Geneva's counting on you.
Narcissus, bilesin, seninle dostluğumuz artık sona ermiştir.
Narcissus, you may consider our friendship at an end.
Kız kardeşini görmeye geldim hazır sen de buradayken, yaşadığımı ve iyi olduğumu bilesin istedim.
I came here to sea your sister, and as you were here, I thought I'd let you know I was alive and well
Bilesin diye söylüyorum, hayatta kalmak için iyi bir sebebin olmalı.
For the state he's in he must have a bloody good reason to stay alive.
Şunu bilesin ki, acılarımız ortak, Şivan.
We share the same sorrow.
Bunu bilesin istedim.
I wanted you to know.