Blair Çeviri İngilizce
3,450 parallel translation
Blair?
Blair?
Geçen bahar Blair'le öpüşmenden beri kimseyle görüşmediğinden bahsetmeme gerek bile yok.
And not to mention, you haven't really dated anyone since that kiss with Blair last spring.
Blair evleniyor ve Louis'den çocuğu olacak.
Blair's getting married and having a baby with Louis.
Blair aynı şekilde hissetmese bile senin nasıl hissettiğini ona söylemene değer bence.
Even if Blair doesn't feel the same way, it might be worth it for you to tell her how you feel.
Olası kaçak gelin Blair Waldorf'a yalnız çocuğun çatı katında sığınma teklif edildi.
"possible royal runaway bride Blair Waldorf " being offered refuge at Lonely Boy's loft.
Merhaba, Blair.
Hello, Blair.
Blair Waldorf'un kaybolabileceğini düşünmezdim.
I didn't think Blair Waldorf could get lost.
Bu kararı senin adına veremem, Blair.
I can't make this decision for you, Blair.
Büyük ihtimalle, kapına kadar Blair'i takip eden "Dedikoducu Kız" ı takip ediyorlardır.
Well, they're probably tracking "Gossip Girl" who's tracking Blair to your door.
Blair'le konuşacağım.
I'm gonna talk to Blair.
Eğer bilmen değiştirecekse söyleyeyim Blair katılmayacak.
Well, for what it's worth, Blair won't be attending.
Blair'in günlük planı beni hiç ilgilendirmiyor.
Blair's schedule is of no interest to me.
Hamam'da olanlardan sonra senin de benim Blair'den mümkün oldukça uzakta olmamı isteyeceğini düşünmüştüm.
I thought after what happened at the shower, you would want me as far away from Blair as possible.
Ben sadece Blair'in mutlu olmasını ve hayallerinin gerçek olmasını istiyorum.
I just want Blair to be happy and all of her dreams to come true, and...
Ben yalnızca Blair'i geri istiyorum.
I just want Blair back.
Blair, ya sen Louis ile evlenmesen ne olurdu?
Blair, what if... you don't marry Louis?
İçinizden Blair ya da Dan'i gören oldu mu?
Hey, have either of you seen Blair or Dan?
Bana Blair nerede söyle artık.
Just tell me where the hell Blair is.
Görünüşe göre sonunda Chuck ve Blair'in beraber olmasına yardım ediyor.
Looks like he's helping Chuck and Blair finally be together.
Umarım paparazzi Blair'in burada olduğunu bilmiyordur.
Well, I hope the paparazzi don't know Blair's here.
Özellikle de Blair'in Chuck ile burada olduğunu bilirlerse.
Especially if they knew Blair was here with Chuck.
Blair'a onun için neler hissettiğimi söyleyecektim.
I was gonna tell Blair how I felt about her.
Blair'i gördüğümde, Chuck ile konuşmasını yeni bitirmişti ve kalbi kırılmıştı.
When I saw Blair, she'd just gotten off the phone with Chuck and she was heartbroken.
Ama düşünüyorum ki Chuck ve Blair'in hak ettikleri sonu almalarını sağlayarak kendime yeni bir son hazırlayabilirim.
But I do think, uh, that I can give myself a new ending by making sure Chuck and Blair get the ending they deserve.
Blair, Blair, hiçbir yere gitmemize gerek yok.
Blair, Blair, we don't need to go anywhere.
Chuck ile Blair iyi mi?
Are Chuck and Blair okay?
Blair ve Chuck iyi mi?
Are Blair and Chuck all right?
Onu savunmaya çalışmıyorum ama motosiklete atlayıp Manhattan caddelerinde Chuck ve Blair'i kovalayan Dedikoducu Kız değildi.
Well, I'm not trying to defend her, but it's not like Gossip Girl hopped on a motorcycle and chased Chuck and Blair through the streets of Manhattan.
Eğer Dedikoducu Kız olmasaydı Chuck ve Blair şu anda hastanede can çekişiyor olmayacaklardı.
If Gossip Girl didn't exist, Chuck and Blair would not be in the hospital right now, fighting for their lives.
Bunu Blair'a zarar vermek için yapmadım.
I didn't do it to hurt Blair.
Az önce doktor ile konuştum ve iyi haber Blair uyanmış ve kendindeymiş.
I just spoke to the doctor, and, um, the good news is that... Blair is awake and responsive.
Ben Blair, Dorota'nın işvereniyim.
I'm Blair, Dorota's employer.
Bayan Blair!
Miss Blair!
Blair Cornelia Waldorf!
Blair Cornelia Waldorf!
Bayan Blair, neden söylemiyorsunuz sizin de... Sakın o kelimeyi dile getirme.
Miss Blair, why you not say you are... do not utter the word.
Bütün bu entrika işlerini Blair'den sonra bitirdin sanıyordum.
Well, I thought you did all your scheming with Blair.
Beatrice, bu Blair.
Beatrice, this is Blair.
Biliyor musun Blair, bende aynı şekilde düşünüyorum bu yüzden de uçuşumuzu bu akşama aldım.
You know, Blair, I feel just the same, which is why I moved our flight to this evening.
Detaylar için pek açık sözlü değil, ama ben bunun Blair'in dikkatini çekmek için yapılmış bir Bass entrikası olduğunu tahmin ediyorum.
He wasn't forthcoming with the details, but I... I would imagine it's some new bass-type scheme to get Blair's attention.
Bayan Blair kafa yapan ilaç kullanmak konusunda tam bir kontrol manyağıdır, ruh haline yardımcı olacağını bilse bile.
No. Uh, Miss Blair too much control freak to use mind alter substance, even to help mood swing.
Yemin ederim, Bayan Blair'in sadece...
I swear, Miss Blair just...
Blair belli ki Blumic.
Blair's obviously bulimic.
Ama Bayan Blair artık her şeyi sindirebiliyor.
But Miss Blair digest everything now.
Blair bana bütün gençlik sıkıntılarını anlattı.
Blair told me all about her teenage struggles.
Biliyorsun Blair'in iyiliği için ne yapmam gerekiyorsa yaparım.
You know I'll do whatever I have to to ensure Blair's well-being. But believe me, she's doing great.
Chuck, Blair ile Louis'in bu gece bir etkinliğe gittiği hakkındaki yazıyı gördüğünü biliyorum.
Chuck, I know you saw the blast about Blair and Louis going to the event tonight.
Blair'in dikkati şu an aklımda olabilecek en son şey.
Blair's attention is the last thing on my mind.
Blair seni kurtarmaya geliyor.
Blair comes to your rescue.
En azından Blair'in seni tamamen unuttuğunu biliyorum.
Well, I do know that Blair is over you.
Blair, bu Peder Cavalia, bizi evlendirecek kişi.
Blair, this is Father Cavalia, the man who will marry us.
Blair, dinle. Şu an benimle görüşmek istemiyorsun biliyorum. Muhtemelen hiçbir zaman istemiyorsun ama buraya sorun çıkarmaya gelmedim.
Blair, hey, listen, I know you don't wanna see me right now, probably not ever, but I'm not here to cause problems.