Boşalt Çeviri İngilizce
6,572 parallel translation
Bir şey yapmaya kalkarsa, şarjörü boşaltın.
He tries anything, empty your clips.
Yemeğimi geri getirmenle birlikte, bu uzun dokuzluğu üzerine boşaltırım.
As soon as you get back with my food, I'll put this long nine on you.
Boşaltılmış ama artıkları kalmış.
It's been emptied, but there are dregs.
Çıkrık çevirmek zihnini boşaltıyor.
Spinning clears your mind.
Odayı boşaltın.
Clear the room.
Tarzana'da yeni boşaltılan üç odalı bir ev varmış.
A three-bedroom in Tarzana just opened up. Russ : Mm.
Orayı boşaltın, anlıyor musunuz?
Clear out, do you hear me?
Boşaltın.
Clear out.
Binayı derhal boşaltın.
You have to evacuate.
- Ceplerini boşalt.
Empty your pockets.
Solunum düzenli fakat zayıf. 85 / 40 3'e çıkartın, midesini boşaltın.
Breathing steady, but shallow. 85 / 40. Get her into three and throw up another bag of ringers, stat.
Bölgeyi boşaltın!
Move the perimeter back.
Boşalt!
Extract!
Yolu boşaltın!
Out of the way!
- Anlıyorum bayan. Fakat bölgeyi boşaltın ki arkadaşlar işini yapsın.
I understand, ma'am, but we need you to get out of the way so these men can do their jobs, okay?
- Pirinçleri limana boşaltırdık...
We unloaded rice...
Çöp kutunu boşaltıyordum.
I was emptying your garbage.
Hatta evdeki tüm çöp kutularını sen boşalt.
In fact, you can take out the trash for the whole house.
Sahili hemen boşaltın.
We need everyone off the beach right now.
Pekala, dışarıda eşyaları boşaltırken, kimseyi gördün mü?
Now, when you were outside unloading the groceries, did you see anyone?
Bu binayı boşaltın.
Evacuate this building!
Boşaltın!
Evacuate!
Boşaltın.
Evacuate!
Ben olsam tüm şarjörü boşaltırdım.
I would have emptied the mag.
Boşaltın!
Clear!
Ben de tam çekmeceleri boşaltıyordum.
I was just there cleaning out some drawers.
Bu katı boşaltıp birkaç tane son teknoloji şey ekledim.
I cleared out this floor, and added a couple of cutting-edge amenities :
Fiziksel bir şey, vücudundaki enerjiyi boşaltıyorsun.
It's physical, something stuck in your body.
Külü boşalt.
Unload the lye.
3922 numaranın J.P boşaltıcısının çıkarılması ve yan odadaki tatlı ama şirret küçük kızın da beslenme tüpünün değişmesi gerek.
3922 needs her J.P. drain removed, and the delightful but demon-like little girl next door also needs a new feeding tube.
Küçük, minicik insanlar. Küçük, minicik insanları beslenme tüplerinin ve boşaltıcıların değişmesi için bekletmek istemeyiz değil mi?
little, tiny humans... and we don't make little, tiny humans wait for things like feeding tubes and drain removals, do we?
- Evet biliyorum- - 3922'nin boşaltıcısının neden hala çıkarılmadığını mı biliyorsun?
Oh, hey, I know. Uh... You know that you still haven't done the drain removal on 3922?
Suitlerin klozetlerini boşaltırım.
I'll empty chamber pots,
Şuradaki şişeleri al ve hepsini tuvalete boşalt.
Take those bottles over there and empty'em in the bathroom.
Başka ne kafanı boşaltır, biliyor musun?
You know what else will give you a clear head?
Her yüklemede bir varil çıkartılıp yarısı boşaltılıyor ve boşaltılan yere aynı miktarda kokain dolduruluyor ordan da İngiltere'ye gönderiliyor.
One drum in every load is taken out, partially emptied, refilled with exactly the same weight in cocaine and shipped to England.
- Mürekkebini boşalt.
- Take out the ink.
Komşu bu sabah çöp arabası için çöpü boşaltırken bulmuş.
Neighbor said she saw a sanitation truck come by this morning, to empty her bin.
Havaalanı boşaltılıyor.
The airport is being evacuated.
İçindekileri boş ver, sadece boşalt.
Forget what's in it, just empty it.
Dışarı çıkıp hızlıca bisiklet süreyim de zihnimi boşaltırım.
Um, I'm just going to maybe go for a bike ride real fast and clear my... head.
Ortalarını boşaltıp ağırlıklarını azaltınca katedecekleri mesafe büyük ölçüde artacak.
We'll hollow out the center, which will reduce the weight and increase the distance they can travel.
Affedersin. Beethoven dinleyip, bavulumu boşaltıyordum.
Sorry, I was just unpacking, listening to Beethoven.
- Uygun olan bütün cerrahları çağırın. - Acil servisi boşaltın.
- Page all available surgeons.
Bayım, bölgeyi boşaltıyoruz. Güvenliğiniz için bizimle gelin.
We've cleared the area, come with us, you'll be safe.
Temiz bir atış yapabilmem için yolu boşaltın.
Get these guys off so I can get a clean shot.
Odayı boşaltın.
I'll clear the room.
Jenny'ye söz verdim, arabayı boşaltırken yardım edeceğim.
I said I'd help Jenny unload the shopping, she's...
- Bölümü haber için de boşaltın.
- And clear out the block.
Boşaltın!
( Alarm blaring ) Evacuate!
Tamam, alanı boşaltın lütfen.
All right, clear the area, please.