English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ B ] / British

British Çeviri İngilizce

8,629 parallel translation
Bu İngiliz propagandası.
This is British propaganda.
Sen de İngiliz propagandasısın!
You are British propaganda!
Bu bir İngiliz meselesi değil.
It's not a British matter.
Gandi açlık grevine devam eder ve o gece Simla'daki bütün İngiliz efendiler şık bir şekilde giyinmiş, tiyatroya gider.
Gandhi goes on hunger strike, and that very night all of British Simla dons its finery and heads to the theatre?
- İngiliz meselesi değil. Hem planlarımızı değiştirmek farklı bir durumu ortaya koyabilir.
It's not a British matter, and changing our plans might suggest otherwise.
İngiliz Kulübü'nden görünen meşhur manzaraya tanık olmak için geldiği doğru mu?
Is it true that he's come all the way to witness the famous views from the British Club?
"Chotipool" İngilizce yazılmış.
"Chotipool." British spelling.
İngilizler yönetimden vazgeçmezlerse zor kullanarak almak zorunda kalacağız.
If the British will not give up swaraj, we will have to take it from force.
İngiliz Kulübü'ndeki Köpekler ve Hintliler giremez tabelasıyla ilgili.
It was regarding the colour bar at the British Club. "No dogs or Indians."
Senin İngiliz götün değil mi o?
That's your British butt, isn't it?
İngiliz sakızı?
British gum?
Sonrasında ise Türkiye'de bir hafta geçirip 21'inde British Airways'in 117 nolu uçuşuyla döneceksin diye biliyordum.
I thought you were shooting a commercial in Madrid, then a week in Turkey, then back on the 21st,
Ya da bunun gibi bir şey.
British Airways Flight 117. Or something like that.
İngiliz baskısı altında kazandığımız haklar. Taşı sıkıp suyunu çıkardığımız gibi!
Rights that were squeezed from British oppression like water from a stone!
Ve bu kararlarla, kendimizi İngiliz sömürgeciliğinin son kalıntılarından özgür kıldık. İngilizceyi resmi dilden alt sınıf dil kategorisine indirdik. Ve yolun sol tarafında araç kullanımını yasakladık.
And with these decrees, we free ourselves from the last vestiges of British imperialist rule and demotion of English as an official language, and an immediate ban of driving on the left-hand side of the road.
İngilizler çok iyi rol yapıyorlar.
These British people are too good at acting.
2007'den beri 11 farklı ayak Kanada'nın, Britanya Kolumbiyası * sahillerine vurmuş.
Since 2007, 11 different feet have washed up in Canada on the shores of British Colombia.
Hayır, İngiliz kelepçeleri.
No, they're British.
Burada onaylanmış olan, koloninin zenci nüfusunun özellikle Hawkesbury bölgesinde, İngiliz yerleşimcilere karşı kin ve düşmanlığı dışa vurdukları görülüyorsa da yerlilerin öldürülmesi sert bir şekilde yasaklanmıştır ve yasanın öngördüğü en büyük ceza ile cezalandırılacaktır.
'While it is hereby acknowledged that the black population of the colony appears to have manifested a spirit of animosity and hostility towards the British inhabitants, in the Hawkesbury region in particular, the killing of natives is strictly forbidden and will be punished with the utmost severity of the law.
Buna rağmen, İngiliz vatandaşına ait bir mülke silahlı ya da düşmanca bir tavırla yaklaşan bir yerli olduğunda...
However, on occasion of any native coming armed or in a hostile manner to property belonging to a British subject...'
Ben İngiliz Ordusu'nun mütemadi büyücüsüyüm bayım!
I am a Magician-In-Ordinary to the British Army, sir.
İngiliz imparatorluğuna karşı savaşıyor...
And he is fighting against the british empire...
Evet, bizimkiler tüm çocukları İngiliz İngilizcesi öğrensin istemiş.
Yeah, my parents just insisted all the children learn British.
İngilizler her zaman çok kibar.
Always very polite, the British.
İngilizler savaş nasıl başlatılır onu bilir.
The British, they know cause wars,
Ama bütün insanların iyiliği için Sırplar'ın, Hırvatlar'ın, Bosnalılar'ın, Makedonlar'ın iyiliği için onları parçalara ayırırken çok dikkatli olmalı tiksinmeden ve üstünlük taslamadan yapmalıyız.
But for the good of all, Serbs, Croats, Bosnians, Macedonians, we must coax the smooth, without falling in disgust, nor condescension including the British are often evidence.
Ben İngiliz Konsolosluğu'ndan Stanley Gibson.
Stanley Gibson with the British consulate.
Alfred Lean adına bir İngiliz pasaportu,
Got a British passport for "Alfred Lean,"
- Brezilya usulü mü?
- Brazilian? - No, British.
Matematik 100, Sosyal Bilimler 100, Heceleme 98, ama bunun sebebi "amphitheater" kelimesini İngilizce imla kurallarına göre yazmış olmam, yani buna yarın karşı çıkabilirim.
100 in math, 100 in social studies, 98 in spelling, but that's because I used the British spelling of "amphitheater", so I think I can argue that tomorrow.
Senin gibi bir İngiliz'i Seattle'e hangi rüzgar attı?
So, what brings a nice British lad like you to Seattle?
Lachlan İngiliz bir şirkete satıldı demişti.
Wait, Lachlan said that-that was a-a British company.
- İngiltere Başbakanı'ndan sonra 5 dakika ayarlamaya çalışırım.
I can try for five minutes after her sit-down with the British P.M. Thank you.
Hmm, bu plütonyumun sodyum bikarbonat ile kusursuz bir şekilde tepki verdiğine inanıyorum.
[ British accent ) Hmm, I do believe this plutonium should react flawlessly with the sodium bicarbonates.
İngiliz aksanı.
A British accent.
Yok, İngiliz aksanı olmadı bu.
That's not British.
İğngiliz aksanı değdiğin böyle oğlur İğngiliz aksanıyla oğrtamı yumuşatacağım.
This is-a how you talka the British. I'ma soften the blow by a-talka the British.
Aman Tanrım Gandi'nin İngiliz barosunda yer alması gülünç!
Is he? Good Lord! Gandhi at the British bar.
Bir İngiliz beyefendisi olarak sözünüz senettir.
As a British gentleman, your word is your bond.
- İngilizler değil, benden nefret ediyorlar.
~ The British won't. ~ They hate me.
- Baba İngiliz olabilir mi? - Evet.
~ A British man, presumably?
Tarif ettiğiniz gibi sadece şiddet içeren davranışlar değil de İngilizler tarafından sürekli alaya maruz kalıyor musunuz?
Not just terrible acts of violence, like the one you just described, but routine mockery by the British?
Daha sonra sizi ayıran şeyin İngiliz itibarı olduğunu okulda öğrendik.
And then, at school, we were told it was something called "British values" that set you apart.
Kurbanın umutsuzca anne olmak isteyen bir melez tarafından öldürülmüş olabileceğini hatta katilin çocuğun babası olduğunu gizlemek isteyen bir İngiliz olabileceğini.
That the victim was murdered by an Anglo-Indian woman, desperate to become a mother. Or even a British man, desirous of keeping his paternity secret.
Böyle bir ayakkabı sizce bir kadın ya da bir İngiliz beyefendisi tarafından giyilmiş olabilir mi?
Can you imagine such a shoe being worn by a lady or a British gentleman?
Çok İngilizvari değil, değil mi?
Not very British, is it?
İngilizler yönetimden vazgeçmezlerse zor kullanarak ele geçirmek zorundayız.
I find you guilty. If the British will not give up swaraj, we will have to take it by force.
İngiliz Kulubü'nde renk engeli var.
The colour bar at the British Club.
Koyu saçlı, iyi giyimli bir İngilizle konuşmadınız yani hiç.
And you haven't had any conversations with a British man? Dark hair, well-dressed?
Britanyalıydı.
He's British.
- İngiliz aksanlarını öğren.
Learn your British accents.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]