Build Çeviri İngilizce
15,204 parallel translation
Dinle, bilirsin, bana bir arazi parseli ver, sana bir ev yaparım.
Listen, you know, you give me a plot of land, I can build you a house.
Vücut yapısı nasıldı?
What kind of a build did he have?
Mark White hakkında daha çok bilgi sahibi olabilmek için ailesini inceliyoruz.
We've been looking into Mark White's family set-up, trying to build up a better picture of him.
Pek de önemli değilmiş.
Okay. It's a small build.
Ediyorum, çünkü Earl buraya çok emek verdi.. .. ama yıldönümü etkinliğinize davet edilmedi.
I'm upset because I know Earl helped build this club, and he wasn't invited to play your anniversary show.
Buraya bir duvar inşa edeceğiz.
All right, so we're gonna build a wall over here.
Esasında dürüst olmayan biri ile yuva kurmaya çalışıyorsun.
You are attempting to build a life with a man who is fundamentally dishonest.
Çocuğum babasıyla bir yuva kurmaya çalışıyorum.
No. I am attempting to build a life with the father of my child.
Biz sayfasını temizlemek için barınaklar kapalı metal ve bir daha savunulabilir bir barikat kurmak.
We can scavenge the sheet metal off the shelters and build a more defensible barricade.
Bir olayı çözmek için bölge savcısıyla çalışıyorum.
I've been working with an assistant DA trying to build a case.
Bitiremeyeceklerini biliyorlarsa, neden başladılar o zaman?
But if they knew it could not be completed, why build it?
Onun inşaasına yardımcı olduğu Floransa budur.
That is the Florence he helped build.
Ama oraya bir şey inşa edemezsiniz.
But you can't build on it.
Turner, bir keresinde bana deneklerin raf ömrünü arttırmak için ilaç protokülü hazırlayıp hazırlayamacağımı sormuştu.
Turner once asked if I could build a drug protocol to extend the shelf life of our subjects.
Burayı inşa etmesine yardım ettin ve bunu bana söylemedin mi?
you helped him build this? And you didn't tell me?
Burada, Meyerizm Hareketi'nde, biz katedral inşa etmeyiz. Çünkü en gösterişli yapımız, altında durduğumuz çatı, ailedir.
Here in the Meyerist Movement, we don't build cathedrals, because our great edifice, the roof under which we stand, is family.
Yapmanı istedikleri bu uydular yapabilirsen binlerce kişi ölebilir, değil mi?
These satellites they want you to build, if you're successful, thousands of lives could be lost.
Birileri daha iyi askerler yapmaya çalışıyor.
Someone's trying to build a better soldier.
Kardeşlerime ve bana bir hayat kurmak için gece gündüz çalıştı.
He worked day and night to build a life for me and my brothers.
Annemle RC arabalarından yapar yarıştırırdık.
My mom and I used to build these RC cars and race'em around.
Atom bombasının yapılmasına yardım ettim.
I helped build it. The nuke.
Eğer Simon, Will'e bombayı yapmada yardım ettiyse, aynı dercede o da radyasyondan etkilenmiş olmalı.
Well, if Simon helped Will build the bomb, he would be suffering from the same levels of radiation sickness.
Nina'nın arkadaşlarının ona karşı bizimle çalışacağını sanmıyorum.
None of Nina's people are gonna help us build a case against her.
Annesinin kim olduğunu öğrenince bile bir ilişki kurmak istedi.
Even after he found out who his mother was, he still wanted to build a relationship.
Bu imparatorluğun kurulmasına ben yardım ettim ve şimdi sen bundan elini eteğini çekmek istiyorsun.
I helped build this empire, and now you want to wash your hands of it?
Yani büyük bir kralın kendisi için muhteşem bir mezar inşa etmesi pek akıllıca değil.
So rather unwise for a great king to build himself a great tomb.
Daha iyi bir insan yaratabilmek için kızlarına ihtiyacın var.
You need your girls to build a better human.
Brightborn yeni bir araştırma tesisi kurmaya karar verince yerini biliyordum.
So when Brightborn decided to build a new research facility, I knew just the place.
Tam boyda bir Alman tankı inşa etmek.
To build a German tank in full size.
Insan bunun sayesinde baskalariyla dostluk kurabilir.
This is something to build a relationship on.
Ve belki bu barışın üstüne birşeyler inşa edebiliriz.
And maybe we can build on that.
Burada yapmaya çalıştığın şeyi görüyorum. İnşa ettiğiniz şeyi yani.
I get what you're trying to do here, what you're trying to build.
Güveni kurmanız lazım.
You gotta build trust.
1950'lerde ordu, burayı yaptığında bu kısmı yer altı nehrinin üstüne inşa etmişler.
When the army build this place in the 1950s, they put this part over the underground river.
Olsaydı tekrar yaptırmak için Elliot Jones'a ihtiyaç duymazdı.
If he did, he wouldn't need Elliot Jones to build him that one.
Kocamın sahip olduğu her şeyi almasına ben yardım ettim.
Everything my husband has, I helped him build.
Kocamın kurduğu iş, benim yardımımla oldu.
Everything my husband has, I help him build.
Orada hayatlarınızı yeniden kurabilirsiniz. - Korku olmadan.
You can re-build your lives there... without fear.
Bir ilişki kuruyorlar.
They build a relationship.
Satmak için insanlar tutmak yerine önce platformu kurmak için mühendis almamız gerekmiyor mu?
Shouldn't we hire engineers to build the platform before we get people to sell it?
- Mühendisler ve satışçılar ne inşa edeceklerine karar vermek için birlikte çalışmalılar.
Engineering and sales must work together to decide what to build.
Bak, sana kutuyu yaparsak bittiğinde bize platformu kurmamız için izin vereceğine söz verir misin?
Look, if we build you the box, will you promise to let us build the platform when it's done?
Bana kutuyu yapın şimdi.
Build me a box... now.
Ya Barker fikrini değiştirir de platformu kurmamıza izin verirse?
And what if Barker changes his mind and lets us build the platform?
Ya kendine kutu yaparsın.
One, you build yourself the box.
Evet söyledi ama ben sonra Pied Piper platform kuracaksa beni kovması gerektiğini söyledim.
Yes, she said that, and then I said that if Pied Piper was going to build a platform, she would have to fire me.
- "Durun! Siz sert çocuklar!" "Taşağımız nasıl isterse bu ülkeyi öyle kuralım." dedi.
He said, "Avast, ye fellow badasses, let's build this country the way we motherfucking want to."
Platformu kurmak istiyorsak tüm yapmamız gereken platformu kurmak.
And so, Richard, if we want to build the platform, all we need to do is... build the platform.
Paralel şirket kuruyoruz.
We build... a skunkworks.
- Onları 40 santim aralıklarla yere koyacaksın. - Oh. Duvarı yere mi inşa edeceğiz?
We're gonna build a wall on the ground?
Hepimize tabut yapabilirim.
I can build us all coffins.