Built Çeviri İngilizce
14,998 parallel translation
Bir adım daha atarsan inşa ettiğin bu hayat yerle bir olur.
Take another step, and this life you built gets torched.
Sıfırdan yaptım burayı.
I built it from nothin'.
Aztec Rahipleri insanları kurban ettiklerini düşünmüyorlardı. Tüm dünya sona erecek diye bu yerleri inşa ettiler.
So, the Aztec priests, they thought if they didn't sacrifice people, the whole world would end, so they built all of these temples.
Şeytani Wells'in yaptığı hızlandırıcının küçültülmüş bir versiyonu. Ama Harry, anti maddeyi ve karanlık enerjiyi şehre salmak yerine Barry'e yönlendirecek.
It's an abbreviated version of the accelerator evil Wells built, except Harry is isolating the antimatter and dark energy to direct it to Barry instead of the entire city.
Hayır, Harry Potter buluşmaları için yaptığın.
No, the one you built for the Harry Potter convention.
Tabii ki de Mardon için yaptığın.
Yes, of course, the one you built for Mardon.
Satanistler tarafından yapılmış antik bir mabet.
An ancient shrine built by Satanists.
Burayı kendim inşa ettim, oğlumla.
Built this myself, with my son.
Bazılarımız kariyerimizi ünümüzle oluşturduk babamızın oynamamız için verdiği bir dergiyle değil.
Some of us have built our careers on our reputations, not by having their daddies give them a magazine to play with.
Aksi halde sosyalizm olur ki başarısız olmaya mahkûm.
Otherwise, it was just socialism, which is built to fail.
Mevcut kodun üstüne MALclient kurduk.
We built the MALclient on top of the existing code.
Caterina de'Medici ( Fransa Kraliçesi ) 1564'de Tuileries Sarayı'nı yaptırdı.
Catherine of Medici built the Tuileries Palace in 1564.
Babası gibi ajan olmak için doğmuş.
Built to be an agent, just like her father.
İçki yasağı döneminde yapılmış olmalı.
I think it was built during Prohibition.
Azteklerin de Orion kemeriyle ilgili bir ayini vardı.
The Aztecs had this ceremony built around Orion's Belt.
Burada emek verdiğimiz onca şey var.
I mean, everything that we've built here.
- Cüceler tarafından inşa edilmiş.
- It was built by dwarves.
Bana inanmayacaksın biliyorum ama bir gün, kalbinin etrafına ördüğün duvarları yıkacak biri gelecek.
And though I know you won't believe me, someday someone will come along who will tear down those walls you've built around your heart.
İki tane başkent kurdum.
I built two.
Ama anladığım kadarıyla yeni çalışma yerleri yapılıyor. Midlands'de.
Yet, I understand there are new workhouses being built in the Mid-lands.
Hepsi birikti ve bir gün şöyle düşündüm... " Gitmem lazım.
So it all built up, and one day I was like, " I got to get out.
Evimizi inşa etmeden önce o arazide bulunan küçük pis bir kulubede hiçbir hakları bulunmayan bir aile yaşıyordu.
Before we built our house, there was a family that lived on that land in some nasty little shack that had no right being there.
O bir cankurtarandı.
She's got built-in life preservers.
Tüm interneti tarayan, talihsizlikleri ve sonuçları olay günlüğüne kaydeden ana yapıyı tamamladık.
We built a mainframe that scans the entire Internet, logging every online disaster and its repercussions.
Ama şu anda kurulan yapılan üstüne kurulmuş olacaktır.
But whatever is there now was probably built on top of whatever was there.
Eğer bu kilise 13. yüzyılda inşa edildiyse aradığımız şey altında olmalı çünkü burası oldukça yeni.
Well, I'll tell you one thing, if this church was originally built in the 13th century, whatever we're looking for has got to be underneath, because this is way too new.
Aziz Laurentius 1954 yılında inşa etti.
Saint Laurentius was built in 1594.
Ya X işareti gerçekten de alanı işaretlemek içinse?
That's usually how they're built. What if the cross, or "X", really does just mark the spot?
Burası, burada ne inşa ettiğimiz ya da ben asla sikinde olmadık.
You never gave a shit about me or this place, About what we've built.
Bu yer kötü kanın, çocuk cesetlerinin üzerine inşa edildi.
This place is built on bad blood, On the body of a dead kid.
O pencereler, bu binadaki her şey gibi, dört nükleer patlamaya dayanacak güçte yapılmıştır.
Those windows, like everything in this building, are built to withstand a blast equivalent to four nuclear explosions.
Bu dünyayı inşaa ettin, ne için?
And you built this entire world, and for what?
Kraliçe tüm tünellerini oraya inşaa etti.
That's where the Queen had them tunnels built to.
Güneşten korunmak için tüneller yaptık.
We built tunnels to hide from the sun, undetected.
Yerleşik paratonerler.
Built-in lightning rods.
- Sana bir kitaplık yaptım.
- I've built you a bookcase.
Lois, bu ev hangi sene yapıldı?
Lois, what year was this house built?
Tatlım, birlikte inşa ettiğimiz bu hayatı seviyorum ben.
Honey, I love this life that we've built together.
Kendim yaptım.
I built that up myself.
Efsane bir tünel inşa etti.
He just built a fabulous tunnel.
Siz çocuklar çok daha iyi bir fare kapanı tasarladınız sanırım?
Guess you guys built a better mousetrap, huh? Huh.
Terahertz telsiz ile nitrid transistör teknolojisini birleştirmişler.
Nitride transistor technology, a built-in terahertz radio.
Patlayıcı çantaya sabitlenmişse zamanında etkisiz hale getiremeyiz.
If the detonator is built into that case, there will be no way to disarm the device in time.
Bu bina yedi haneli bir bağış ile yapıldı.
With a seven-figure donation that built this wing.
Cezaevi, insanlık üzerine kurulu değil mahkum.
Prison wasn't built on humanity, inmate.
Hiç merek ettin mi, eski Floransalılar öyle kocaman bir katedralı bitirelemeyecek bir şeyi niye inşa ettiler?
Have you considered why the old Florentines built a cathedral so enormous no one could complete it?
Evin 1972 yılında inşa edildiğini söylediler.
They told us that it had been built in 1792.
- Piç kurusu dediğini yapmış demek.
- Son of a bitch built it.
Şöyle ki, bu binayı ben yaptım, Yani, aslında, tüm girişlerin nerede olduğunu biliyorum.
Well, I built this place, so I think I know where all the entrances are.
Kurduğum hayat... benim bile değildi.
The life I built... it wasn't even mine.
- Yüklemek için bir site kurdum.
I built a site for it.