Bumpy Çeviri İngilizce
685 parallel translation
Sarsıntılı bir iniş olacak.
It's gonna be a bumpy landing.
Engebeli bir yol bu, doğru
We're on a bumpy road, it's true
Posta arabası çok kalabalık ve sarsıntılıydı bende üstü açık bir araba satın aldım ve bir önceki duraktan sonra buraya kadar kendim sürdüm.
The stage was so crowded and bumpy that I bought a spring wagon and drove the last leg myself. - Why, yes.
Evet, yolculuk biraz sarsıntılıydı ama o uçağı İsveç'e gönderdiğiniz için çok minnettarım.
Yes, the trip was a little bumpy... but I'm certainly glad that you sent that plane to Sweden.
Ama arızalı bir teker olduğumu anlayacaksın.
But you will admit I was a bumpy wheel.
Aşkın engebeli yollarında
On the bumpy road to love
Sallantılı bir gece olacak.
It's going to be a bumpy night.
Engebeli yollarda jipin içinde zıplamaktan, kıçımın kemikleri aşındı.
My bottom is worn to the bone with bouncing about in jeeps on bumpy roads.
Felâket sarsıntılı bir araba!
It's a hell of a bumpy ride!
Bu sarsıntılı yolculuk için üzgünüm.
Um... um... well, I'm sorry about the bumpy ride.
Bu yol çok engebeli otelci.
The ride's getting bumpy.
- Yol bozuk.
- The road's bumpy.
- Azorlar'ın üzerinde biraz sallandık efendim.
Good flight? A bit bumpy over the Azores, sir.
Bu hep böyle sarsıntılı mıdır?
It's always bumpy like this?
Yerde tümsekler var.
The ground is bumpy.
" Bozuk yollar ve toz fırtınası sebebiyle Kongre Heyeti gelişini ertelemiştir.
" Congressional Committee delayed by bumpy roads and dust storms.
Ne pis, ne sarsıntılı bir yol oldu, değil mi?
Oh, what a nasty, bumpy ride, huh?
Biraz sarsıcı oluyor, Davey ama her türlü hava koşulunda uçmalısın.
It's a little bumpy, Davey but you have to fly in all kinds of weather.
Bumpy...
Bumpy...
Bumpy seni Harlem'e götürmemizi istedi.
Bumpy says to bring you uptown.
Şu pencereden fırlattığın herif Bumpy Jonas'ın adamıydı.
That cat you threw out the window was a flunky for Bumpy Jonas.
Bu, Bumpy'nin hoşuna gitmeyecek.
Bumpy isn't gonna like it.
Bumpy'yi ipleyen kim!
I don't care what he likes!
Bumpy bir iş için seni arıyor.
Bumpy wants you for something.
Düşünsene, Bumpy de senin peşinde olacak.
With Bumpy looking for you when all hell's about to break loose?
Sende Bumpy'nin telefon numarası var mı?
You got the number of Bumpy's private phone?
İçeri girdiğinize sevindim.
Glad you let yourself in, Bumpy.
Daha satılığa çıkmadım.
I'm not on the hustle, Bumpy.
Senden kim nefret eder ki?
Who could hate you, Bumpy?
Ve seni bulurum.
And I'll get you, Bumpy.
Bumpy bunu sizin yaptığınızı düşünüyor.
Bumpy thinks maybe it was you.
Bumpy sana bunun cevabını verebilir.
But Bumpy could probably tell you that for sure.
Sana Bumpy'nin ekibini genişlettiğini söylemiştim, hatırlıyor musun?
Do you remember I told you that Bumpy was doubling his crews up in Harlem?
Mafya Bumpy'ye karşı.
Mafia against Bumpy.
Bumpy'nin seni niye tuttuğunu bilmek işime yarar.
It might help if I knew what Bumpy hired you for.
- Bumpy ile randevum vardı.
- I have an appointment with Bumpy.
Bumpy'ye geldiğimizi söylersin.
Tell Bumpy we were here.
Bumpy seni öldürür.
Bumpy'll have your tail.
Sen sinsi bir ispiyoncusun Bumpy.
You're a cagey spook, Bumpy.
Şunu fark ettim Bumpy.
I found out some things, Bumpy.
Beni kullandın Bumpy.
You been using me, Bumpy.
Anlaştık Bumpy.
You just been hustled, Bumpy.
Bumpy Jonas adına buradayım.
I'm speaking for Bumpy Jonas.
Bumpy Jonas'tan da haberi var.
And he knows Bumpy Jonas is involved.
O zaman Bumpy'ye sorsun.
Tell him to ask Bumpy then.
Harlem'e gidip Bumpy'ye kızının iyi olduğunu söyle.
Except go back to Harlem and tell Bumpy his little girl is fine.
Bumpy'ye seni teslim etsem belki de daha iyi olur.
I should take you uptown and turn you over to Bumpy.
Bumpy onları aldırtır.
Bumpy'll handle the transportation.
Arkası çok rahatsız.
It's really bumpy back here.
Çok sarsıntılı geçti!
It was so bumpy!
- Önümüzde sarsıntılı bir hava var.
- No, we got bumpy weather ahead.