Burro Çeviri İngilizce
134 parallel translation
Keçinin bağlasan durmayacağı eşeğin açlıktan öleceği bir yer işte.
A goat couldn't live in that range. A burro would starve.
Sen hala bu ülkeyi yakmaya çalışıyorsun!
You just try stealing a man's burro in this country!
Haydi.
Burro.
Haydi!
Burro!
Bırak eşeğimi.
Get away from my burro.
Ben gidip merkebin yükünü boşaltayım.
I'll go unload the burro.
- Pekala, git de merkebi getir.
- All right, go get the burro.
Merkep satıcısı haklı belki de.
Maybe the old burro-seller's right.
- Git kasabadaki tüm merkepleri al.
- Go and buy up every burro in town. Hurry.
Öyle, şu arabaya eşeği bağladın mı, her yere gidersin.
Yeah, that little old buckboard's part burro. Just goes anywhere.
Bunu kendin istedin.
You get on that burro.
Onu burda bırakıp gidelim Ben, Lütfen.
Leave him with the burro, Ben, you don't need him. Please.
Lina, şu atları tut, eşeği bırak gitsin
Here, Lina, hold the horses. Leave the burro.
Hayır, o bir burro.
No, it's a burro.
- Burro nedir?
- What's a burro?
Joey, Burro nedir?
Joey, what's a burro?
Eşekten indikten sonra varmak iki gün sürüyor. Peki.
Takes two days to reach them after you get off a burro's back.
Yıllar geçip, bir yığın şişeyi devirdikten sonra bir bufalo ve bir eşek arasındaki farkıe bile söyleyemez hale geldi.
After so many years and so many bottles he couldn't tell the difference between a buffalo and a burro.
Ama Yaşlı Fırtına pes etti, ve sonra da böyle gitmeye başladı. Yaşlı bir eşek gibi, bilirsiniz işte.
But Old Thunder give up, and then he was walking like this, like an old burro, you know.
- İnatçı eşek de burada.
And the stubborn burro is out here.
Çek, Burro, çek!
- Pull, burro, pull!
Bu sıpa için katırınız mı?
Your mule for that burro?
Hay mucho burro alli!
Hay mucho burro alli!
Burro is. is hee-haw!
Burro is... is hee-haw.
Burro... burro is hee-haw, hee-haw!
Burro... burro is hee-haw, hee-haw.
- Çanağım, çanağım nerede?
- My bowl. Where is my bowl? - Come on, burro!
Eşek, katır, aygır...
Donkey, mule, burro...
Eşek gibi çalışıyorsun.
You work like a burro.
Katırları götüremeyiz.
No more burro!
Adam eşeğini satacakmış.
This man wants to sell a burro.
Bir dolar bile etmez o eşşek.
That burro ain't worth a dollar.
Şu şirin eşeğe bak.
Look at that cute burro.
O eşek teyzem Maria.
That burro is my Aunt Maria.
Qué burro!
Qué burro!
Gelin çiçeğimi eşek yemişti.
The burro that ate my bouquet.
Kocaman sombrero şapkasıyla, plastik bir eşek üstünde oturuyordu.
She had on a big sombrero, she was sitting on a plastic burro.
Merkep eti.
It's carne de burro.
Dos'un iki demek olduğunu biliyorum. Burro ne demek?
I know that dos means "two." What's burro mean?
Buraya helikopter veya katırla geldiğimde sıklıkla merak ediyorum...
As I travel here by helicopter or burro I often wonder
Bu sabah eşekle getirdiler.
They brought it in by burro this morning.
Eşek satın almama yardım edeceğini söyledi.
He said he'll buy me a burro.
Bir de eşek kiralamak için bir fiyat istiyorum.
Give me some prices on renting a burro.
- Eşeği gören var mı?
- Anybody seen the burro?
Eşeği gördün mü?
- Have you seen the burro?
- Eşeği görmedim.
- I haven't seen the burro.
Eşek nerede?
Hey, where is the burro?
Evet, "öbür köpekcik".
Si. You know, otro burro.
Güzel birini bul kendine! Hey, bebek!
Find you a nice burro! Hey, baby!
- Bunu görüşmemiz gerektiğini sanmıyorum.
I really think we need to discuss the burro first.
- Diğer katır nerede?
What happened to the other burro?
Oh, bak!
A burro!