Buzzes Çeviri İngilizce
273 parallel translation
Keşke neyi kastettiğimi gösterebilsem.
- I wish I could show you what I mean. - [Doorbell Buzzes]
- Haber verince.
- When he buzzes.
Her söylediğin kelimde bir beddua çıkar ağzından. Ve hayattaki hiçbir kişi anlatamaz size, ne nedir diye.
A curse buzzes out of your mouth with every word you say and nobody alive can tell which is which or what you mean.
Avukat tuttun mu?
- Have you got a lawyer? - [Buzzes]
[Buzzes]
[Buzzes]
Sana söyleyecek bir şeyim yok, Billy.
I have nothing to say to you, Billy. [Doorbell Buzzes] Billy!
Size reklama başlamanız için işaret veririm.
I'll give you two buzzes to start your commercials.
Senin için bir kız arkadaş olduğunu söyleme.
( doorbell buzzes )
ve döndürüp gökte döndürüyor!
It still buzzes in the sky!
bir ülkenin göğünde döndürüyor, mütevazisinden güçünü çekiyor,
it buzzes in the sky of a nation which draws its force from its humility.
ve Cezayir'ın göğünde döndürüyor, yeniden ölümü yaratıyor, yeni bir özgürlüğünün peşinde.
In the sky of Algeria buzzes a crisis which creates death.
Sadece sessizce oturun.
- [Doorbell Buzzes]
Belki...
- [Doorbell Buzzes]
Onun seni kollarında tuttuğu, seni öptüğü, seninle aşk yaptığı düşüncesine dayanabileceğimi mi sanıyorsun?
Do you think I could bear the thought of him holding you in his arms- kissing you, loving you? - [Doorbell Buzzes]
Hımm.
Mm [Intercom Buzzes]
Bırakıyorum!
[Intercom buzzes]
Bay Andrews'la çalışmak nasıl? O harika biri.
[Intercom buzzes]
- Günaydın, adım Cathy A...
- Good morning : My name is Cathy A - - [Intercom Buzzes]
- Evet, Miss Page?
- [Intercom Buzzes] - Yes, Miss Page?
The Times, "Mavi Bomba Metropolis'te".
The Times, "Blue Bomb Buzzes Metropolis."
[ ]
( INTERCOM BUZZES )
Eve gidiyorum bu kadar muamma yeter.
I am going home, no more buzzes!
Tamam.
- Okay. - [Door Buzzes]
Kurallara aykırı.
Against regulations. [Buzzer Buzzes]
Bir basın üyesi olarak değil, bir Amerikan vatandaşı olarak ısrar...
[Buzzer Buzzes] As an American citizen, not to mention a member of the press, I insist...
- Alo?
- ( phone buzzes )
Söyleyebileceğime emin değilim.
Not sure I should. [Phone Buzzes]
Evet?
[Bell buzzes, man answers] Yes?
( kapı otomatiği )
( DOOR BUZZER BUZZES )
Özür dilerim. Mucckamal Haifa Bulvarı'ndan sola döndüm.
[BUZZES] I'm sorry. I turned left on Mucckamal Haifa Boulevard.
Çınlıyor.
It buzzes.
5 dakikada bir kapı çalıyor.
The door buzzes every five minutes here.
Deney tüpleri, şişeler ve vızıldayan o elektrikli şeylerden istiyorum.
I want test tubes, beakers and one of those electrical things that buzzes.
- [Elektrik sesi ] - [ Çığlık devam eder]
- [Electricity Buzzes ] - [ Screaming Continues]
"Evet" için bir kez, "hayır" için iki.
One buzz is for'yes', two buzzes for'no'.
Çok şık.
Oh, it's very posh. [DOOR BUZZES]
Kapıya bakar mısın Frasier?
[DOOR BUZZES] Frasier, would you get that?
Bu akşam seni evine bırakmamı istersen, çekinmeden söyle.
Well, if you need a ride home tonight, don't hesitate to ask. [DOOR BUZZES]
Bir tanesi yetmiyor!
- I can't suck just one. - [Buzzes]
Babam hep "Eğitim seni istediğin yere götürür." derdi.
Dad always said, "Education will take you anywhere." [DOOR BUZZES OPEN]
Böö!
- [Buzzer Buzzes]
Oh, bu ne kadar rahatlatıyor!
This buzzes right through me and feels so good.
intikam gökte döndürüyor.
Revenge buzzes in the sky,
- Evet?
[INTERCOM BUZZES]
- Bu ne tür dikiş?
It sounds big, folks. [Static Buzzes]
İhtiyacın olduğunda hiç hemşire bulamazsın.
[Patient Assistance Board Buzzes] There's never a nurse when you need one.
- Evet?
( intercom buzzes ) - Yes?
- Afedersiniz...
[Doorbell buzzes]
Hayır üzgün falan değilsin.
Din... [doorbell buzzes] Dink, you're... Hello?
Acaba...
EXCUSE ME, DO YOU HAVE- ( tazer buzzes ) - ( grunts )
Buraya gelecek altı konuğum var...
[DOOR BUZZES]