Cabin Çeviri İngilizce
5,202 parallel translation
Madison 9 numaralı kulübeyi kullanıyormuş.
Madison used cabin 9.
Pam Parsons'ın söylediğine göre Madison onun kulübesinden saat beşi geçe çıkmış.
Pam Parsons says that Madison left her cabin at 5 : 00 this morning to come here.
Bunu Madison Pryce isimli bir kadının kulübesinde bulduk.
We found it in a cabin that is used by a woman named Madison Pryce.
Grant beni kulübe tekrar davet ettiğinde 9 numaralı kızın kulübesi olacağını tahmin ettim.
When Grant invited me... to the Foragers'again, I thought about... the girl in cabin 9.
Kulübeye kamera koymama izin verecekti.
He let you put the camera in the cabin.
Ama o sabah kulübeye kamerayı koymak için gittiğimde kız erken geldi.
But when I went to the cabin to put the camera in that morning the girl came back early.
Bizimkilerin George's County'de kulübeleri var.
My folks got this cabin up in P.G. county.
Kurtarma ekiplerinin raporuna göre kabinde meydana gelen arıza nedeniyle 10 ile 12 yolcu kapasitesine sahip uçak kaza yaptı.
Rescue officials report that the cabin was retrofitted with restraints with the capacity for 10 to 12 passengers.
Gelecek hafta için bu kulübeyi kiraladım.
I rented this cabin for the next week.
Bu kulübe de ne kadar çok kalırsam, o kadar çok mala çakacağım.
The longer I stay in this cabin, the more laid I'm gonna get!
Herkesi bir araya toplayın.
Get everyone in the the cabin.
Bizi kamaralara yahut makine dairesine falan saklayamaz mısınız?
Let us in the cabin or the engine room. Put us somewhere else.
Gitsem de kamaramda duvarları izleyip duracağım.
I'm not gonna sit around my cabin staring at the walls.
Babanın kulübesindeyiz.
We're at your father's cabin.
Bilmiyorum ama kulübeye indiğimizde elimizde gerekli malzemeler olmayacak.
I don't know. Once we get down to the cabin, we won't have access to the right equipment.
Hemen. Tamam.
Start getting people to the cabin, now.
Sen kulübede lazımsın.
I need you... down in the cabin.
Spencer, Sutton'a biraz bile benziyorsa ben şansımı kulübede deneyeceğim. Karar verildi.
If Spencer's anything like Sutton, I'll take my chances in the cabin.
Kabin ekibi, iniş için lütfen oturun.
Cabin crew, please take your seats for landing.
- Kulübede de mi?
Cabin, too?
- Ne kulübesi?
What cabin?
Avcı kulübem.
My hunting cabin.
Her şey bir yana, adam kaçırma cezası bu kulübede ölmekten daha iyi olmalı.
Besides, beef for kidnapping... It got to be better than dying up here in this cabin.
Belki de sorulması gereken soru "Buraya neden geldik?" değil de "Geldiğimiz yer neden burası?" sorusudur. Buraya. Çocukluğunun geçtiği kulübeye.
Maybe the question isn't why we're here as much as why are we're HERE this place, the cabin where you grew up.
Ben, Hatake ve annem. Aşağıdaki kulübede çekilmiş.
Me, Hatake and my mother in that cabin downstairs.
Lütfen aşağıda kulübe olmasın.
Please tell me there's no cabin down there.
Lütfen kamarama gidip raftan bir kitap alıp gel. Rusça olan.
Please go to my at-sea cabin and grab me a book off the shelf, the one in Russian.
Dağlarda bir kulübede yaşamama izin verebilirsin.
You can let me go live in a cabin in the mountains.
Ana kamarada düğün videosu izliyorduk.
We were watching a wedding video in the main cabin.
Kamaramızda seni bekliyordum.
I was waiting for you in our cabin.
Bunlar kurşunlama olayından hemen sonra ana kamarada çekilen fotoğraflar.
These were taken in the yacht's main cabin moments after the shooting.
- Cal Morrison'ın kulübesindeydin.
You were at Cal Morrison's cabin.
Hatake annemin kulübesinin bire bir kopyasını neden yapmış olabilir?
But why would Hatake build an exact replica of my mother's cabin?
Evi sanması için bu sahte kulübeyi neden inşa etmiş?
Why build a fake cabin to make her think it was home?
Çocukluğumun geçtiği kulübenin kopyasını yapmışsın.
You built a replica of my childhood cabin.
Kulübe kopya değil.
The cabin is not a replica.
Finley, kulübede öldürdüğün adam için özel kuvvetlerden biri gibiydi demiştin değil mi?
Finley, the guy you killed at the cabin, you said he fought like Special Forces, right?
Tüm kabin ekibi adına bir dakika için vaktiniz almak istiyorum...
On behalf of the cabin crew, I want to take a moment to say...
Kabinin her yerinde.
All over the cabin.
Görmek üzere olduğunuz şey, barakama girmeye çalışan 19 yaşında bir kadın. Onu kontrol altına aldım.
What you're about to see is a 19-year-old woman who attempted to break into my cabin.
Tupper Gölünde... bir kulübesi var.
He has a cabin... up at Tupper Lake.
Babamın kulübesinde eski bir telsiz devresi var. Belki Darien kullanır diye düşünmüştüm...
Well, my dad had an old ham radio set in his cabin, and I thought maybe if Darien was...
Kafamda hep babamın kulübesinde olduğunuzu canlandırmaya çalışıyorum.
I keep trying to picture you all in my father's cabin.
- O kulübeyi neden inşa ettiniz?
And you built that cabin.
Kulübeye ineceksin sanıyordum.
I thought you were going down to the cabin.
Noel kabinin içini araştırıyordu, değil mi?
Noel was searching inside the cabin, wasn't he?
Biz de satın aldı dandik kabin Lake Sawyer ilk evlendim.
The crappy cabin we bought up at Lake Sawyer when we first got married.
Kurt'un, Siyah Nehir yakınlarında bir kulübesi var.
Kurt has a cabin near Black River.
Kulübeye dönmemiz gerekiyor.
We need to get back to the cabin.
Orada yukarıda ufak bir kulübem var.
I have a little cabin up there.
- Log Cabin Maple?
Log Cabin Maple?