Calm Çeviri İngilizce
37,741 parallel translation
Gretchen sakin ol.
Gretchen, calm down.
- Sakinleş ve bana neler olduğunu anlat.
Whoa, whoa, whoa, calm down and tell me what happened. I am calm.
- Tamam Louis, sakin ol.
- Okay, Louis, calm down.
Gerçekten sakin olmak istemiyorum, Çünkü tek düşünebildiğim şey tahtam.
I don't really want to calm down, because all I can think about my wood.
Mike onu sakinleştirecek ve bize haber verecek.
Mike's gonna calm him down and let us know.
Herkes sakin olsun tamam mı?
Everyone just... be calm, okay?
Sakin ol Todd.
Calm down. J-just take it easy, Todd.
Sakin ol.
- Calm down.
- "Sakin ol" mu?
- Calm down? !
Sakin kalmalısın.
You have to stay calm.
Sadece sakin olmamız lazım.
We just need to stay calm.
- Pek sakin gibi değilsin.
- Well, you don't seem calm.
- Lee Jeong Su, sakin olup beni dinle.
Lee Jeong Su, calm down and listen to me.
Öncelikle, sakin olman lazım.
= First, Lee Jeong Su, you have to calm down. =
Şu anda sakinim, çabuk söyle.
I am... right now I'm calm. Just hurry and tell me.
Sakin ol, doktor bulacağım.
Try to calm down and I'll find a doctor.
Tamam, sakin ol, nefes al.
Okay, calm down, breathe, good.
Sakin ol.
Calm down.
Yani bir dakika durup rahatlamaya bakalım.
So let's just take a beat calm down.
Yine kırmızı kafaya dönüşmeden önce sakin ol.
Calm down before you go all Carrot Top again.
Sakin olun ve kimse zarar görmesin.
Stay calm and no one will get hurt.
Sakin olun.
Calm down.
Biz krallığın gariyanları, koruyucusuyuz, kaos ve huzur arasındaki duvarız.
We're the kingdom's guards, its protectors, the might wall between chaos and calm.
Sakin olun, sakin olun.
Calm down, calm down, calm down.
Sakin kalmanız gerek efendim.
Look, you're going to have to calm down, OK?
Sakin kalman lazım.
- You need to calm down. - ( OK. )
- Sakinleş Louise.
Calm down, Louise...
- İkiniz de sakinleşin.
- Both of you, just calm down...
15 oda.
Please stay calm. 15 rooms.
Onu sakinleştirmek için yatıştırıcı verdim.
I had to sedate her to calm her down.
- Eğer sakin olursan sana saldırmazlar.
If you stay calm, they won't attack.
Sakin ol.
Stay calm.
Tamam, peki, herkes sakin olsun, bu sadece Büyükbaba Munster'dır belki. *
Okay, all-all right, everybody just calm down, it might just be Grandpa Munster.
Sakin olun!
Calm down, calm down!
Ne yazık ki, dün akşamki konuşma biraz sinirleri gerdi...
Unfortunately, last night's speech did little to calm the frayed nerves...
Tamam, sakin ol ve bu işin aslını hemen öğreneceğim, tamam mı, Maria?
Um, okay. You got to stay calm, and I'm gonna get into this right now, okay, Maria?
- Sakinleş biraz.
- You need to calm down.
- Sakinleşemem!
- I cannot calm down!
Bayan, sakinleşmelisiniz, tamam mı?
Ma'am, you're gonna have to calm down, okay?
İnanılmaz sakindi.
He was incredibly calm.
Sokakta bir yabancı çantasını çalmış ve yüzüne vurmuş.
Some stranger in the street took her bag, hit her in the face.
- Çalmış yani.
- Stole it. - What?
Bence, yiyecek çalmışsın.
I think you've been stealing food.
Nasıl sakin olayım?
= How can you tell me to calm down?
Rey insanlık tarihinin kayıp olan en değerli tek nesnesini çalmış olabilir. Çin İmparatorluğu Yeşim Taşı Mührü.
It's possible that Rey stole the single most valuable missing object in human history, the Imperial Jade Seal of China.
Pink Floyd parçaları çalan bir grupta bas gitar çalmıştım.
I was a bass player in a Pink Floyd cover band.
Biri bebeğimin beşiğini çalmış, ya içinde olsaydı?
Someone stole my baby's crib. She could've been in there.
Kız ağabeyinden LSD çalmış. Ağabeyinin sorumluluğuydu.
That girl stole the LSD from her brother, that's his responsibility.
Birisi kaçmaya çalışmış bir silah çalmış, güvenlik tarafından vurulmuş.
One of them tried to escape, stole a weapon, she got shot by a guard.
Tatlım, sakinleş.
Honey, calm down.
Henshaw virüsün formülünü Yalnızlık Kalesi'nden çalmış. Yani Cadmus virüsten istediği kadar üretebilir.
Henshaw stole the virus's formula from the Fortress of Solitude, which means Cadmus can make as much of the virus as they want.