Caution Çeviri İngilizce
1,616 parallel translation
Başbakanın olarak, ihtiyatlı olmanı öneririm.
As your prime minister, I urge caution.
- Ah, ihtiyatın canı cehenneme.
- Oh, to hell with caution.
Ama bence hata yapmaktansa dikkatli olmalıyız.
But I think that we should err on the side of caution.
Yetkililer "kirli bombalar" yada kimyasallar için ikaz ediyor.
Officials continue to caution that the explosive devices could be, quote, "dirty bombs"
Yetkililer Toksinin tam etkisini anlayabilmiş değil, Fakat bu kesinlikle öldürücü.
Officials do not yet fully understand the lethal properties of the toxin, but continue to caution that it is acutely fatal.
Testler tamamlanıncaya kadar, şişelenmiş su kullanılmalı.
There was a word of caution earlier to use bottled water until tests have been completed.
West Street'teki birimlerin dikkatine.
Units on West Street to use caution.
Anlaşmadaki iki madde dikkatimi çekti.
I caution you in two points in the text.
Bu arada, her şeyde uyaracak, birlikte ilerleyeceğiz.
Meantime, you may depend we shall advance along the pass with every weight of caution.
En iyi yol ikazı yalanlamak.
Our best course lies in caution.
Şüphelinin silahlı ve tehlikeli olduğu değerlendirilmektedir.
Proceed with caution. Suspect is considered armed and dangerous.
"Dikkat! Patlayıcı Madde."
Caution : explosive ordinance. "
Daha fazlasını öğrenene kadar, adımlarımızı dikkatli atmalıyız.
Until we know more, we need to proceed with caution.
Belki ona uyumada yardımcı olması için bir yatıştırıcı verebilirim... ya da dozajını arttırırım, yine de bu sıralar dikkat etmeliyim. Neden?
Perhaps I could give him a sedative to help him sleep, or I could increase his dosage, although I'd caution against that at this time.
Çılgın biri.
He's a caution, that one.
O yüzden, tedbirli olmak istiyorum.
I don't know what these papers mean and for that reason, I'd like to err on the side of caution.
İhtiyat senin güçlü yanındı.
Caution is your strongpoint.
- Benim de anladığım bu. Her ne kadar ulusal meteoroloji servisi böyle bir çağrı yapmasa da, ben Homstead sakinlerinin her şeye hazırlıklı olmasını öneririm.
- That's my understanding, as well, but even though the national weather service is saying that we'll all be safe down here, i would caution all Homestead residents to be prepared for anything.
Modern zaman gladyatörleri rüzgara karşı ölümsüzlüğe giden yolda, canlarını tehlikeye atıyorlar.
Modern-day gladiators throwing caution to the wind, risking their very lives for a chance at immortality.
Bu gece önlemi ve kolesterolü rüzgâra bırakacağız.
Tonight, we throw caution and cholesterol to the wind.
Vala'nın deneyimleri bir yana, herkesin fazladan dikkatli olmasını istiyorum.
Vala's experience notwithstanding, I want everyone to exercise extreme caution.
Benden üsttekilere borcum var ve onlar tedbirli olmak istiyor.
I'm beholden from those above me, and they demand caution.
Abartılı bir tedbir... ama siz de her zaman tedbirlisinizdir, efendim.
Excess of fuckin'caution, but you yourself, sir, are absolutely safe!
Bir sonraki gece dışarı çıktık o kadar sarhoştun ki kendini olayların akışına bıraktın ve o gece Melinda Castleberg'le takıldın. Hoş kızdı doğrusu.
We went out the next night, and you were so flustered that you threw caution to the wind, and you hooked up with Melinda Castleberg!
Bu puro konusunda seni uyarmam gerek.
I have to offer you a word of caution.
Dediğim gibi, dikkatli kullan.
As I said, use with caution.
Şimdi ortak bir hayata birlikte adım atıyorsunuz... ama, bu bir... uyarı... çünkü... aşk kendiliğinden ve mükemmel olabilecekken, bencilce de olabilir.
And this time you enter into it a little older, little wiser, but also, and this is key, uh... with a bit of caution. Because... while love can be spontaneous and wonderful, it can also be selfish.
Şüphelinin silahlı ve tehlikeli olduğu sanılıyor.
All units proceed with caution. The suspect is considered armed and dangerous.
- Dikkatli davran.
- Proceed with caution.
Onu ararken dikkatli olmak gerek.
Calling him should be done with caution.
Elektromanyetik bariyer serbest kalıyor. "
Caution. Electromagnetic barrier is disengaging.
Tecavüzlerin yalan olduğu haberini yayınlamadan önce temkinli olmam gerektiğini düşündüm.
I felt I had a responsibility to exercise caution with a story implying the rapes might've been faked.
Farkındayım ama Pi Sigma kulübünü hedef gösterirken bu kadar temkinli değildin.
I noticed. But I didn't see much caution when you implicated the Pi Sigma house.
Çok dikkatli olun, Apollo.
Use extreme caution, Apollo.
İhtiyatlı ilerleyin.
Proceed with caution.
Caddelerde çalışan kadınları dikkatli olmaları için uyarmak istiyoruz.
We'd like to stress to the women who work on these streets to please take caution.
Biraz tedbirli olabiliriz.
Perhaps a little caution.
Dikkatli devam etmeliyiz.
" We must proceed with caution.
Dedi ki Dikkatli olduğum sürece Tekrar sevişebilirmişim.
He said, assuming I exercise reasonable caution, I can have sex again.
"İhtiyatla yaklaşın."
Approach with caution.
Şüpheliyi tutuklarken hassasiyetle yaklaşılmasını vurgulamak isterim.
I'd like to urge strong caution in apprehending the suspect.
Önce tedbir, sonra Jimenez.
Caution first, jimenez later.
Bu yeterli mi Bayım?
Caution is the Word'sir.
Anlaştık efendim.
And caution is the act'sir.
Tedbirli olmak gerek.
Caution. Caution.
Lon Kirk'ü tedbirli bir şekilde idare edeceksiniz demedik mi? Ajan Walker ve Casey?
Which part of "Handle Lon Kirk with caution" wasn't clear, Agents Walker and Casey?
Ele geçir ama tedbirli ol.
Bring him in. And take caution.
Uyarmam gerekir.
Word of caution...
Küçük bir uyarı :
Word of caution...
Hata yapmaktansa uyarıyı tercih ederim.
I would rather err on the side of caution.
Dikkat!
Caution!