Cave Çeviri İngilizce
5,176 parallel translation
Daha sonra kocası dediği kişi için o zavallı özrü duyacağım ve sonra o herifin kafatasını canlı canlı yüzeceğim!
And then I'm gonna take that pathetic excuse for a man she calls a husband and I'm gonna cave his fucking skull in.
Yokuştan aşağı inersen aşağıda bir mağara var.
If you go down that sloping road, at the bottom, there's a cave.
Burası mağara adamının yeri mi?
So, this is the man cave?
Dün gece bir mağarada uyuduk biliyor musun?
I slept in the cave at night.
Mağarada mı?
cave?
Gece sivrisinekler ısırdı biliyor musun? Sonra bir mandayı sevdim.
You can dip in the waterfall and sleep in the cave.
O piçleri oymamız gerek.
We need to get these assholes to cave.
- Evet, gidip şu mağarayı bulalım.
Let's go find the cave.
- Mağaraya bakmaya gidecektik.
We were gonna go look for this cave.
- Mağaraya mı?
Cave?
Evet, biraz araştırma yapacaktık ve bölgemizde bir mağara olması gerekiyordu.
Yeah, we were doing some research and there is suppose to be a cave somewhere on our property.
Kamptan çal sonuncunuz gidene dek mağaraya sakla, sonra ortaya çık ve ödülü al.
Steal from the camp, uh, hide in the cave until the last of you were gone, then come out and claim the prize.
- Mağarada başka ne var?
What else is in the cave?
Mağara sohbeti bu kadar.
- Yes. Okay. Enough with the cave.
Mağara resimlerine benziyor.
This is like cave art or something.
Mağara çizimi mi?
A cave drawing?
Para kazanmaya başladığımdan beri Maria'yla mağara devri insanları gibi şikişiyoruz.
[laughs] Me and Maria been fucking like cave people since I've been getting paid, man.
Sammy sanırım Bat Cave'i bulduk.
Sammy, I think we found the Bat Cave.
Burada yaşarken ve bir mağarada uyurken gelip beni kurtardığına dair rüyalar görürdüm.
You know, when I was living here and sleeping in a cave, I used to dream of you coming to rescue me.
Biz mağaradayken onu bizim kamp alanından aldığını söyledi.
He said he took him from this very camp while we were off in his cave.
Yankı mağarasına götür.
Take him to the Echo Cave.
İzler direk mağaraya gidiyor.
The tracks lead directly into that cave.
Mağara bir çeşit hapishaneyse neden bizi durdurmaya gelen gardiyanlar yok?
If the cave is some sort of prison, why aren't there any guards posted to stop us?
Yankı mağarası.
Echo Cave.
Yankı Mağarası ismini şu eski deyişten almıştır.
Echo Cave derives its name from an old saying...
Mağara sizden kendiniz hakkında bir gerçeği itiraf etmenizi talep edecek.
The cave demands that you reveal a truth about yourself.
Bu andan itibaren Kenny Powers'ın acımasız ejderha ruhu mağarasına geri çekilecek.
So from this moment forward, the vicious dragon that was Kenny Powers will retreat back to his cave.
Tortul tabakalardaki bu damar birkaç on yıllık süre öncesine dayanan bir tür eriyik göçüğünü gösteriyor.
This seam in the sedimentary layers suggests some sort of molten cave-in a few decades back.
Yenilenmiş idealizmin, koleksiyonların hava taşıtı mağaran etrafını genç, çekici ajanlarla doldurman falan orta yaş krizi yaşıyorsun.
Your renewed idealism, your collectibles, your airborne man cave, surrounding yourself with young, attractive agents - - you're having a mid-life crisis.
Noel'i César'la geçireceksin ve mağaradan uzaklaşmak yok.
You spend Christmas Eve with César. And don't go far from the cave.
- Sanırım damadın kafana sopayı indirip seni mağaraya sürüklemesini kastediyorsun?
- YOU MEAN THE GROOM CLUBBING YOU OVER THE HEAD AND DRAGGING YOU TO HIS CAVE?
Şu an viskini içerken oldukça rahatsın ancak aynı şekilde gözetimde tutulurken veya tek gözlü bir mekanda yemeğini yerken de aynı rahatlıktasın.
You're very comfortable here with your glass of scotch, but you're just as comfortable sleeping in a cave with rebels or sharing dinner in some hole-in-the-wall noodle shop.
* * * Nick Cave The Bad Seeds
♪ I got a feeling I just can't shake ♪
Ters yarasa mağarası benim en sevdiğim.
A reverse bat cave is my favorite.
Sen bir vampirsin, mağara adamı değil.
You're a vampire, not a cave man.
Ya da kıyı ini gibi.
Or a sea cave.
Belki de birileri senin kıyı inini kapatmaktan hoşlanıyordur.
Maybe someone would like you to shut your sea cave.
Fishlegs, karşı koymadan vazgeçemezsin.
- Jeez. - Fishlegs, you can't cave in.
Belli ki siz üçünüz tılsımı bu mağaradan çıkarmışsınız.
So, obviously you three took the Hosen out of this cave.
- Ağzını yüzünü sikicem şunun.
- I'll cave in his fuckin'face.
Gazeteleri kesmediğinde, ya da komşuları süzmediğinde, o mağaraya saklanıyor, ve kıymetli oyuncaklarıyla oynuyor.
When he's not cutting up the paper or draining the neighbors, he's holed up in that cave, fussing over his precious toys.
Mağarada mı buldun?
You find it in the cave?
Sadece doğu yakasındaki bu sahilden batı yakasındaki bu mağaraya gideceksiniz...
You just have to go from this beach on the East side to this cave on the West side...
Pekâlâ, içimizden biri egzersizi es geçip ejderhaları adanın diğer ucundaki mağaraya götürmeli.
Okay, one of us is gonna have to skip the drill and take the dragons to the cave on the other side of the island.
Bu mağaranın nerede olduğunu bilen var mı?
Hey, anybody know where this cave is?
Sizinle mağarada görüşürüz.
I'll see you back at the cave.
Zorlu mağara.
Ooh, tough cave.
Mağaranın içinde mi?
A cave?
Neden mağarada uyudunuz?
Why did you go to the cave?
- Mağara var mıydı?
Is there a cave?
- O mağaraya gidiyorsun ve sakladığın yemeklere mi göz atıyorsun?
- You go off to this cave,