Cece Çeviri İngilizce

Biraz Schmear ister misin, Cece?

Want some schmear, Cece?

Cece gitmelisin.

Cece, you should go.

Cece.

Hey-hey! Cece.

Cece'nin yeni erkek arkadasini, siradan kisiyi gördünüz mü?

Did you guys see Cece's new boyfriend, the commoner?

Vay be Schmidty, Cece'nin çitasini harbiden de asagiya çektin.

Oh, wow, Schmidty, you really lowered Cece's bar.

Ben de Cece'nin seks partneriydim.

I, too, was a sexual partner of Cece.

- Cece'yi geri kazanabilirim sanirim.

- I think I can get Cece back.

Cece, bunu izle.

Cece, watch this one.

Neden iki aydir beni hiç aramadin Cece?

Why haven't you called me back in two months, Cece?

Cece...

Hey, uh, Cece, I...

Cece oyun parkında altına pisledi, dün.

Cece did on the playground earlier- - Yesterday.

Cece, içeri gir.

Cece, go back inside.

- Cece ile Schmidt yatıyorlar!

Cece and Schmidt are sleeping together!

- Tam Cece'lik bir iş.

That is so Cece.

Winston bana Cece ile Schmidt'in yattıklarını söyledi!

Winston told me Cece and Schmidt are sleeping together!

Schmidt, Cece ile anlaşmalı seks yapıyor ve bu konuda yalan söylüyor.

Schmidt has been having consensual sex with Cece and lying about it.

20 yaşımdan beridir kızları sıraya diziyorum sanki beni Hindu tapınağına götüren merdiven gibi, bu kişi de nam-ı değer Cece oluyor. Çünkü kendisi Hindistanlı.

Since my 20s, I've had a string of lesser paramours which, like weathered stone steps, have led me to the Hindu temple, a.k.a. Cece, because she's Indian.

- Selam Cece.

Oh, hey, Cece.

- Cece ile yattığına inanamıyorum.

I cannot believe you slept with Cece.

Sırlarla dolu bir dünyada yaşamak istemiyorum da ondan Cece.

Because Cece, I don't want to live in a world with secrets.

Bu... Cece kurtul şu motordan!

Cece, get rid of the motorcycle!

Şunun parlaklığına bir bak!

Oh, boy, look at her glisten! Oh, Cece.

Cece. Bu spor sutyeni şu an Tanrı'nın işini yapıyor vallahi.

That sports bra is doing God's work right now.

Neyin var senin bayım? O Cece'nin suyu!

That is Cece's water!

- Cece'yi... gördünüz mü?

seen... Cece?

- Ne? - Cece bunu giymene izin verdi mi?

- And Cece let you wear it?

- Nesi var bunun be?

- Cece! - What's that about, man?

Cece, nefes... alamıyorum.

Cece, I can't... breathe.

Cece, Schmidt ile aranızda olup biteni neden bana anlatmadığını biliyorum...

Cece, I know why you didn't tell me about Schmidt- - because you like him!

- Ne? Tişört Cece.

The shirt, Cece.

Tamam Cece, ben hallederim.

All right, Cece, I got her, I got her. All right.

O fesleğene ne yapıyorsun öyle Cece?

What are you doing to that basil, Cece?

Ben Cece.

I'm Cece.

Bu sabah Cece Drake ile tanıştım.

Hey, I, uh, I met Cece Drake this morning.

Cece ile her şey etkileyici.

Everything with Cece's intense.

- Ben de. Cece.

I'm Cece.

Cece Drake.

Cece Drake.

Cece Drake...

Cece Drake...

Tamam, Cece.

All right, Cece.

Merhaba, Cece.

Hey, Cece?

Bir de Cece var tabii ki.

And obviously Cece.

Bak Cece. Ates!

Hey, look, Cece.

Cece yine ekti beni.

Cece bailed on me again.

- Cece başlattı.

Cece started it.

- Neden Cece?

Why, Cece?

Ne bileyim Cece.

I don't know, Cece.

Cece.

Cece.

Cece seni yargılamıyorum.

Cece, I'm not judging you.

- Cece!

Cece!

Cece?

Cece?

Neden, Cece?

Why, Cece?