Charges Çeviri İngilizce
9,184 parallel translation
- Suçlamayı bildir.
- Issue the charges.
FBI'ın müdürü J. Edgar Hoover Lepke'yi narkotik suçlamalardan hapse tıkabileceğini biliyordu.
Director of the FBI, J. Edgar Hoover, knows he could put Lepke away for narcotics charges.
Lepke'yi ikinci derecedeki uyuşturucu suçlarından teslim olmaya ikna edebilirlerse federaller cinayet suçlaması için onu Dewey'e verecek Luciano'ya hapisten çıkmak için ihtiyacı olduğunu düşündüğü kozu verecekti.
If they can convince Lepke to turn himself in on lesser drug charges, the feds will hand him over to Dewey for murder, giving Luciano the leverage he thinks he needs to get out of prison.
Bence dedem, Luciano'nun fuhuş suçlamalarından aldığı cezanın ağırlığına oldukça şaşırmıştı.
I think my grandfather was somewhat surprised at the severity of the sentence that Luciano got on the prostitution charges.
Dewey, Vito Genovese'ye karşı cinayet suçlamalarının dosyalarını hazırlattı.
Dewey files murder charges against Vito Genovese.
Suçlamalarla yüzleşip patronluğunu korumaya çalışabilir ya da kaçabilirdi.
He could either fight the charges and try to keep his power as boss, or he can go on the run.
Luciano, duruşmayı Arkansas'ta ayarlayabilirse Dewey'in suçlamalarından rüşvetle kurtulabileceğini düşündü.
Luciano believes if he can arrange his trial in Arkansas, he'll be able to bribe his way out of Dewey's charges.
New York'ta, "Lucky" Luciano kefaletle kurtuldu fuhuşa zorlamaktan yargılanacaktı.
Back in New York, Lucky Luciano is out on bail, facing charges of compulsory prostitution.
- Bu suçlamaların tuhaf bir yanı yok.
There's nothing funny about these charges.
Thomas Dewey uygun fırsatı gördü ve Dutch Schultz'un vergi kaçırma giderlerinin peşinden gitti. Onu buraya getirin.
Thomas Dewey sees his opportunity and goes after Dutch Schultz on tax evasion charges.
- Pamela Richardson. - Pamela Richardson mı? Bob Woodward olmuyor muydu?
He rarely leaves home, except to go to work, until three months ago, and then there are dinner charges and movies for two.
Geçen yıl polis bir kaç kez aile içi şiddet şikayetiyle evine gitmiş ama işlem yapılmamış.
HPD responded to multiple domestic disputes at his house in the last year, but no charges were filed.
Natalie Morris. FBI tarafından adam kaçırma ve seks ticareti suçlarından aranıyor.
Natalie Morris- - wanted by the FBI for kidnapping and sex trafficking charges.
Eğer hikayeniz doğru çıkarsa yetkililer hakkınızda suçlama olmaksızın Suriye'ye gidip ailenizi ziyaret etmenize... -... izin verecekler.
If your story checks out, the authorities here are going to allow you to travel to Syria to see your family before you face charges.
Bana ve şirkete karşı olan suçlamalarını düşürdüklerini haber vermeye geldim.
I just wanted you to be the first to know that they are dropping all charges against me and Societal.
Geçen yıl yaptığınız suçlamalardan dolayı
Tried to have you brought up on charges last year.
Sığınma evine giderse, hakkında suçlama yapmayacaklar. Bu durumda benim cezam da bitti yani?
They agreed not to press charges if he'd come with them to a shelter.
Samir sizi Jason Harper olarak teşhis ederse suçlamalarınıza cinsel saldırı da eklenir.
I should warn you, though, Mr. Meyer, if Samir identifies you as the man who called himself Jason Harper, I have to add sexual assault to these charges.
Ancak, Kalinda ve Diane'e karşı yapılan suçlamaları düşüreceğine dair...
I'll only do it if I have your guarantee You'll drop the charges against kalinda and diane.
Malcolm'un suçunu hafifletmek için anlaşma yapmanın bir yolu vardır mutlaka.
I mean, there's gotta be some kind of deal we can make. Help reduce Malcolm's charges.
Şimdi susun yoska buradaki hakim... sizi ateizm ile suçlayacak ve birisinin yemek davetinde yargılanmak ahlak kurallarına göre aykırıdr.
Hush, now, or the magistrate here will have to bring you up on charges of atheism, and it does so go against all rules of decorum to have to testify against one's dinner guest.
Ölü, tır şoförümüz Delvin Powell'ın sabıkası. Angola'da beş yıl uyuşturucu ve silah suçlamalarından yatmış.
Rap sheet on our dead truck driver, Delvin Powell- - served five years in Angola for drug and weapons charges.
Bölge savcısıyla konuştum ve suçlamaları, alkollü araç kullanmaktan dikkatsiz araç kullanmaya düşürdüm. Yani sadece 20 saatlik bir kamu hizmeti yaparak ehliyetini geri alabileceksin.
So, listen, I spoke to the D.A. and got the charges reduced from DUI to reckless driving, which means you can get your license back, and you only have to do 20 hours of community service.
- Suçlamalar düşürüldü.
Charges dropped.
Kendimi ölü gösterdiğim için hala suçlamada bulunabilirler.
They might still press charges against me for being dead when I wasn't.
Hakkında soruşturma açmayacağız, ya da kimliğini açığa çıkarmayacağız.
We won't be pressing charges against her, nor will we reveal her identity.
Charlene'e karşı dava açmayacaksın.
You're going to agree not to press charges against Charlene.
Bir nüfuz nehri derin derin akıyor yoksa Yargıç Denner'a size karşı ne kadar kolay birinci dereceden cinayet davası açtırdığımızı unuttunuz mu, Ajan Keen?
Our river of influence runs deep or have you forgotten how easily we made Judge Denner suppress first-degree murder charges against you, Agent Keen?
- Bu kez ona karsi suçlama da olmayacak.
No charges are gonna be filed at this time.
Bir yıl önce silahla alakalı suçlardan tutuklanmış.
He was busted a year ago on gun charges.
Suç duyurusunda bulunma niyetinde misiniz?
Do you intend on pressing charges?
Bay Preezy, bir kaç hafta önce cinayetle suçlandı.
Mr. Preezy was indicted on murder charges a few weeks ago.
Gene söylüyorum, cezası daha düşük bir suçlama pazarlığı yapayım.
Which is why I say it again... At least let me try to negotiate a plea to lesser charges.
Ölüm cezasıyla karşı karşıya.
He faces grave charges.
O işbirliğini sağlarsam, karşı suçlamalardan vazgeçeceğini söyledi.
He even offered to make the charges against you go away if I get her to cooperate.
Polis memurlarının yapılan tüm suçlamalardan aklanması ulusal bir tartışma başlattı.
The police officers were acquitted of all charges, sparking a heated national debate.
Flemenk hep barış ve aşka gitmeden önceki bir çift ilaç masrafları ama başka bir şey yok.
A couple of drug charges before the Dutch went all peace and love, but nothing else.
Kredi kartı harcamasını tespit ettik ve güvenlik kameraları da dediğini doğruladı.
But we found gas charges on his card, and the security cameras picked him up there.
- Söylediğin gibi yapılan suçlamalar dosyadan çıkarıldı.
Like you said, his charges were written off.
Sana karşı olan şuçlamalarla Stef'in ilgileneceğini düşündüm.
I was cool with Stef helping you with your charges.
Biz de üst katlarla aynı parayı ödüyoruz.
We pay the same charges as the top floors.
Suçlamalar değişti.
The charges have changed.
Ucuz bir fiyat veriyor ama uyuduğunda altın dişini alıyor.
He charges little, but he takes his gold teeth when you sleep.
Alman İstihbaratı'nı hukuk kurallarını yok saymakla ve Faisal Marwan'ı ikinci kez sahte suçlamalarla tutuklamakla suçladım.
I accused the BND of abrogating due process and arresting Faisal Marwan for the second time on what I claimed were bogus charges.
Yolsuzluk, jüri kararlarına müdahale ve hatta cinayet teşebbüsü..... hakkındaki pek çok suçlamalardan bazıları.
Rumors of embezzlement, jury tampering and even attempted murder, among a host of other charges.
Diğer bilgilere bakıldığında 1971 Greta ve Margaret tecavüz davası 1977'de Mary'le Therese'ye tecavüz girişimi önceki dört çeker aracının kapısındaki kurşun deliği... "
"When taken with other information, " the 1971 rape charges of Greta and Margaret, " the 1977 attempted rape of Mary and Therese,
Cinayetle de suçlayabilecek somut delil bulmak için bir haftamız var demektir.
Gives us a week to get together a brief of evidence to lay murder charges.
Milat'ın avukatı, jürinin, onun savunmasını pür dikkat dinlemesini istedi zira müvekkili, Avustralya tarihinin akla gelebilecek en kötü olası suçlamalarıyla karşı karşıya.
Milat's barrister asked the jury to pay close attention to his address because his client is facing the worst possible charges imaginable in Australia's history.
Ona karşı hiç bir suçlama yapılmamıştır.
No charges have been filed against her at this point.
Lepke, yaklaşık iki yıl boyunca kanundan kaçmıştı.
Louis Lepke is being hunted by the FBI on drug charges and by Thomas Dewey for murder. Lepke has evaded the law for nearly two years.
Devlet Vito'ya karşı suçlamalarını düşürecekmiş.
The D.A.'s gonna drop the charges against Vito.