Cola Çeviri İngilizce
1,144 parallel translation
Evde koka kola bile yok.
There's no Coca-Cola in the house.
- Ne koka kolası diyorsun sen?
- What are you talking about, Coca-Cola?
- Koka- kola.
- Coca-Cola.
Coca Cola'ymış!
It's Coca Cola!
Coca-Cola için olanını biliyorum.
Oh, I like the one for Coca-Cola.
Coca Cola ile mi?
With coca cola?
- Coca-Cola.
- Coca-Cola.
Coca-Cola.
Coca-Cola.
Bana şey ver Coca-Cola.
Give me some... Coca-Cola.
Coca-Cola'mız yok.
We don't have Coca-Cola.
Bizde Royal Crown Cola var.
Royal Crown Cola is all we got.
Sandviç, portakal, çiçek, şekerleme, Coca Cola...
Sandwiches, oranges, flowers, candles, Coca Cola...
Oh, çeri kolanız var mı?
Oh, you got a cherry cola?
Bir kola.
A Coca Cola.
Amaro, viski, brendi ve kola var.
I got amaro, whiskey, brandy, Coca-Cola?
Senin kız kardeşin ve o Coca-Cola satıcısı gibi mi?
Like your sister and the Coca-Cola salesman?
Coca-Cola'da çalışıyor. Tanıdık geliyor mu?
He works for Coca-Cola.Any chance?
Cola
Cola.
Benden önce buradaydı, Cola'yı sevdiğim için atmadım.
That's from the previous tenant, but I kept it because I love Coca-Cola.
- Bir cola.
- A Coke.
Coca Cola!
Coca Cola!
Oradan bir bira lütfen. Bir de kola olacak.
I'll have one of them beers, please, plus one Coca-Cola.
Pepsi hesabına da mı çalışıyor?
Does he work for Pepsi-Cola too?
Coca - cola yada nükleer enerji gibi.
Like Coca-cola, or nuclear energy.
Coca-Cola yöneticileri Londra'ya geldiğinde,... kraliçe onları havaalanında karşılamıyor, değil mi?
When the governor of Coca-Cola drops in to London, the Queen don't go dashing off to Heathrow, does she?
Bob ve Cola da Texas'a doğru gidiyor.
Bob and Cole are heading for Texas.
Hayır, bana küçük boy diyet kola lütfen.
No, a small diet cola, please.
Bana bir Cola ver.
Give me a Coke.
Fazla yiyen olmaz. Ama kola içen çok olur.
Main thing, we have enough cola.
- Apalachi.
- Apalachi cola.
Bir de büyük kola.
And a gigantic Coca-Cola.
Mikey, bak, Coca-Cola aldım. Parti yaparız, değil mi?
Mikey, look, I have some Coca-Cola, we have party, yes?
Ya da Coca-Cola'yı.
Or Coca-Cola.
Nowak, işte küçük Cola!
Nowak, here mini Cola!
- Kola falan?
- Cola?
Kolanı sehpaya bırakıp gazeteni almaya gidersin.
You come in the room with a Coca Cola, you set it down, you go to get a newspaper.
Ray, bizim tek yaptığımız şey, bir ürün satmak, Coca-Cola gibi.
Ray, all we're doing is selling a commodity, Ray, like Coca-Cola.
Bizi ilgilendiren şu ; Cola daha iyidir.
As far as we're concerned, things go better with Coke.
Sana bir kola ya da 7UP ısmarlamamı ister misin?
Can I interest you in a Coca-Cola or a 7Up?
Şuna bak, filet au cola.
- Look here, filet au cola.
Tatlı olarak, kola cevizi doğranmış esrarlı yoğurt alacağım.
For desert, I'll have the space yoghurt with chopped cola nuts.
Coca Cola.
Coca Cola.
Colamız var.
We have cola.
- Bize cola-rom ısmarlar mısınız?
You know who I am?
- Coca Cola.
Coca Cola.
Kola mı yoksa bira falan mı?
Would you like a Coca-Cola, or a beer?
Ama her şeyden önce sana viski soda ikram edeyim sana da kola.
First of all, i'm going to give you a drink of scotch and soda, Want you to have a coca-cola.
Belki çizburger, yanında patates ve kola alırız.
Maybe we pick up cheeseburger, side of fries, and Coca-Cola.
Biraz da buz, ne dersiniz?
Whiskey and Coca Cola maybe?
Ben Coca
- I'd like a Coca-Cola.
- Cola isterim.
- Coke?