Connections Çeviri İngilizce
2,692 parallel translation
İş tavsiyesi için bana..
- [Groans] - He never got back to me about his job connections.
Güzel.Bazı iş tavsiyeleri ya da her neyse..
Great. So you remember how you said you were gonna hook me up with some career connections or whatever?
FBI ile yakın bağlantısı olan bir dosta.
A friend... With close connections to the FBI...
Durduk yere gerçek olmayan şeylerin arasında bağlantı kuruyor olamaz mısın?
Isn't it possible you're making connections that.. That aren't really there?
Amacımız, aramızdaki bariyerleri kırmak,... yeni bağlar oluşturmak ve kötü davranışları üstlenebilmek.
The goal is to break barriers, forge new connections, and own up to bad behavior.
Jason, bu gece yeni bağlantılar kurmakla ilgili.
Jason, this day is about forging new connections.
Sizin bağlantılarınız ve benim kas gücüm.
Your connections and my muscle.
Ama dünyalarınız tamamen farklılarsa bu bağlantılar aşınmaya başlayacak ve sonunda biri aslında olduğu şekilde görünmeye başlayacak.
But if your worlds are completely different, these connections will erode, and eventually, I think one will begin to seem more and more like what it is.
Matematiksel hesaplamalar sayesinde tüm bunlar önceden hesaplanırmış. İşte bütün bu sayıların kaydını tutmak ve birbirlerine rastlayıp hayatları kesişecek insanların bağlantılarını sağlamak benim işim.
It's all been predetermined by mathematical probability and it's my job to keep track of those numbers to make the connections for those who need to find each other the ones whose lives need to touch.
İnsanlığın bütün evrensel döngüsü, sadece elektromanyetik enerjiye ve bağlantılara indirgeniyor.
The whole cosmic wheel of humanity comes down to just electromagnetic energy and connections.
7,080,360,000 insan ve sadece birkaçımız aradaki bağı görebilir.
7,080,360,000 people. And only a few of us can see the connections.
Orada merdivenin yanı sıra biçimsel olanlar kadar, anlamı olan bağlantılar da kurmaya çalışıyor olabilir.
Now, that could be, along with the ladder, where he's trying to make substantive connections as well as formal ones.
Frederick'in Washington'daki eski dostlarından birisinin Birleşmiş Milletler'deki Transilvanya konsolosluğuyla bağlantıları varmış.
One of Frederick's old Washington friends has some connections with the Transylvanian consulate at the united nations.
Kulağa delice geliyor ama hani şu dergilerde falan okursunuz ya, öyle bir sihirli bağ hissettim onunla.
I know it sounds crazy, but it felt like one of those magical connections that you read about, you know?
Eğer Almanlar Drax'a "Amiral Kısaltma" demeye başladılarsa arka odalarda bu ofisle bağlantılı biriyle konuşuyorlar demektir.
If the Germans have started calling Drax "Admiral Acronym", they've been talking in back rooms to someone with connections to this office.
Beni ara. Departmanda bir iki tanıdığım var.
I got a few connections in the department.
Sen ve ben, doğru bağlantılarla yapabileceğimiz şeylerin sınırı yok.
You and me, right connections, there ain't any limits on what we can do down here.
Ama Devil, peki o doğru bağlantılara nasıl ulaşacağız?
But, Devil, just how do you think we're gonna get our hands on those right connections?
Bahsettiğin benim kız kardeşim ve senin burada tanıdığın bağlantıları olan insanlar olduğunu biliyorum.
That is my sister you are talking about, and I know you know people here, people with connections.
Evet, bağlantılarım var ama bizi bu tarz durumdan kurtaracak türden değil.
Yeah, I have connections, but not the kind to get us out of a situation like this.
Bir Pan Am hostesinin Kremlin'de bağlantısı nasıl olabilir ki?
How does a Pan Am stewardess have connections at the Kremlin?
Korkunç bir şey. Ama boşuna durumları ilişkilendirmeyelim.
I know that it's awful, but... try not to make connections that aren't there.
Yetenekleri var, küçük tekno-solucanlarla bağlantıları var ve bilgi onlarda.
He had the skills, he had the-the connections to the little techno-worms, and they had the information.
Bollywood'dan bağlantımın olup olmadığnı sorup durdu.
He keeps asking if I have Bollywood connections.
Dinleyin, yalnız insanları bir araya getirmekte ustayım ama burası doktorların dinlenme odası,... anayoldaki dinlenme yerinin arkasındaki ağaçlık alan değil, tamam mı?
Listen, I'm all for lonely people making connections, but this is the doctors'lounge, not the wooded area behind the highway rest stop, all right?
Artı Ming benim için, mafya bağlantılarıyla 200 imza alabilir.
Plus Ming can get me, like, 200 signatures with her mafia connections,
Ne, bağlantın mı var?
What, do you have connections?
Hiçbir bağlantım yok.
I don't have any connections.
Annem buna engel olabilmek için etrafındakileri kullandı.
My mom used her connections to prevent that.
Sınıfla şu anda herhangi bir bağlantım yok.
I have no connections to your class at this time.
Sonra Telecomix twitter bağlantısıyla internete dial-up bağlantılarla başadı.
And then Telecomix started to tweet connections to the Internet, dial-up connections.
Pandora'yı duyduğumuz ilk anda bütün bağlantıları bulup çıkaran Danberg'ti.
Danberg was the one who found all the connections.
Siyasilerle biraz bağlantım var.
I got some connections in politics
Ama bir evi taşımak için yeteneğin ve bağlantıların var.
But you have the skills and connections to move a house.
Tanıdıklarım var.
I got connections.
- Frankfort'un Detroit'le bağlantıları sıkıdır ve şu anda buraya doğru geliyorlar.
Frankfort heavy with connections to Detroit, headed down south as we speak.
Evet, şahsi bağlantılar kurarak pozitif olmamı sağlar.
Yeah, yeah. It keeps me positive, making more personal connections.
Senin bağlantıların var onlara güveniyorum.
You have connections, I'll give you that.
Ve bu bizi giderek daha derin bağlantılar arayışına itmeye devam ediyor.
And it keeps getting us to look for deeper and deeper connections.
Postane bağlantılarımla.
My postal connections, you know.
Cinayetlerle bağlantısı var.
He has connections to the murders.
- Arayabileceğin birkaç bağlantım var.
- I have some connections you can call.
Bir sonraki programda bunların etkileyici dünyasını resifin ötesindeki yaşamı ve bu büyülü yerle olan bağlantılarını ele alacağız.
In the next programme we explore the fascinating worlds and wildlife beyond the reef, and discover their connections to this most magical place.
B.B.Benim param var. Bağlantılarım var.
I-I-I've got money, I've got connections.
Paran var bağlantın var.
You have money ; You have connections.
Demir Eller, yer altı dünyası bağlantılarını halleder, İşte Burada işler böyle yürür.
Emotionless analyzes our cases and directs our investigations, and Iron Hands has connections all over the underworld.
Hayır, bırakalım da gönüllüler bizim yerimize yapsın.
Let the news cycle make the connections for us.
Muhtemelen duygusal bağlar kurmaktan kaçınıyor.
Probably avoids emotional connections.
Eğer biri istediğimiz şey ile bizim aramızda duruyorsa o kişiyi aradan çekmek için kullanabileceği bağlantıları var ve dağınıklığı temizlemede oldukça iyi biri.
If someone stands between us and something we want, she has the connections to make them roll over, and she is damn good at cleaning up messes. Such as?
Ama bağlantı esnasında bu filtre zayıflar.
But during the connections this filter weakens.
Bağlantılar bu kadar da değil.
Well, the connections don't stop there.