Cooler Çeviri İngilizce
2,233 parallel translation
Manzarası daha az güzel olan İsviçre'nin Cenevre kentinde araştırmacılar en gelişmiş mikroskopla insanlık tarihine bakıyorlar BHÇ, veya Büyük Hadron Çarpıştırıcısı.
In the cooler but no less scenic city of Geneva, Switzerland, researchers are peering through the most advanced scientific microscope in human history - - the LHC, or Large Hadron Collider.
Evren öylece yayılarak, açılarak geçen her saniyede daha da büyüyerek ve soğuyarak var oldu.
The universe simply inflated into existence, Unfolding, unfurling, Getting bigger and cooler with every passing moment.
Hayır, belki bu konuşan viskidir ya da büyük ihtimalle biradır ya da sabah çantamda bulduğum ılık şaraptır.
No. Look. Maybe this is the scotch talking, or possibly the beer, or that wine cooler I found in my sports bag this morning, guys, are we sure we don't wanna have this intervention?
Arabadaki soğutucu bira dolu.
I got a cooler full of beers in the car.
Bebeği öksürük şurubuyla yatıştırıp,... soğutucunun içine koyarız,... ufak hava delikleri de açarız.
We could put the baby in a cooler, sedate him with cough syrup, tape it shut, put tiny air holes in the top.
Şimdi, nereden soğutucu bulabiliriz?
Now, where can we get a cooler?
Ahududulu şarap soğutma kovası.
It's raspberry wine cooler.
Çünkü onun bizden daha havalı olduğunu söylediğinde, biz de kabul ediyoruz.
Because we accept when he says that he is cooler than we are.
Güneş genç bir yıldızdı, bugünkü halinden daha soğuktu.
The sun was a young star, cooler than it is today.
Onları her gece soğutucuda tutuyoruz.
Had to keep them in a rotating cooler all night.
- Arabası daha havalı.
Cooler car, though.
Bu bir soğutucu.
It's a cooler. Ha-ha!
Arkada soğutucu var. Buz gibiler.
Back there is a "Cooler." They're icy cold.
Denetci oldugum icin damacananin yaninda dolanamam.
Since I'm the auditor, I can't be hanging around the water cooler.
Etrafta takılıyorum olamaz su soğutucu.
I can't be hanging around the water cooler.
Kürsünün arkasında bir soğutucu var.
Stashed a cooler behind the pulpit.
Yeniden toplanıp, sakin kafayla sorunun üstesinden geleceğiz.
We will reconvene and allow cooler heads to prevail.
- Daha da müthişiyse Graphicon'daki çizgi romanlar, lazer savaşı ve tuhaf ama içten gelerek tasarlanmış kostümlerdir.
Or even cooler comic books, laser tag and mega fans dressed in pathetic but heart felt costumes of Graphicon.
Bazı zamanlar, büyük konuştuğumun farkındayım, Artie ama marketten bir şarap buzluğu bile alamam.. ... yani benim için her ne planladıysanız... Sakin ol, sakin ol, bir nefes al, bir nefes al.
I know that I might talk big sometimes, Artie, but I can't even buy a wine cooler in this state, so whatever you might have planned for me- - breathe, breathe, breathe, breathe, breathe.
Sonunda yine benim lafıma geldiler.
Cooler heads prevailed. Mine.
Taşıyıcı ne kadar soğuksa, gebelik de o kadar yavaşlar.
The cooler the host, the slower the gestation.
Sadece James Bond'dan çok daha önce, bu yüzden... Daha müthiş.
Except it's before there was a James Bond, so it's... cooler.
Adamım, tamam üçüncü sınıfta havalıydılar.
Dude, they were cooler in the 3rd grade.
Cooney adasından daha zevkliydi.
It's so much cooler than the one in Coney Island.
Rex? - Hayır, Lyndon. Ama Rex daha havalı bir admış.
Rex, it's Linden but ah, Rex is a much cooler name, can I use it?
- Motosikletler daha havalı.
- Motorbikes are cooler.
Eğer daha iyi bir şekilde söyleme yolunu biliyorsan senden de duymak isterim.
If you can think of a cooler way to say it, I'd like to hear it.
- Endişelenme tatlım, sen babamdan daha havalısın.
Oh, don't worry, honey. You're way cooler than my dad,
Gitgide daha havalı oluyorsun.
You just keep getting cooler.
Eskiden böyle değildim ben.
I used to be a lot cooler than that.
- Yalnızken bir fiyakam vardı ya benim.
- I was a lot cooler when I was single.
Evet, hiç bir şey ellerin kanayana kadar kürek çekmekten daha kıyak değildir.
Yep, nothing cooler than rowing until your hands bleed.
25 daha havalı bir sayı gibi geldi, ve siz de pek bir havalı görünüyordunuz.
I thought 25 was a much cooler number, and you guys just seemed so cool.
Bazen, soğukkanlı kafalar galip gelir.
Sometimes cooler heads do prevail.
Soğukkanlı kafalar mı?
Cooler heads? What?
Dalga geçmek için değil bu vibranyum'un niteliklerini araştırmaktan çok daha zevkli.
No kidding. This is way cooler than studying vibranium.
Bu daha da güzel.
Yeah, that's much cooler.
Ve bu ısısal değişiklikler evrenin gelecekteki yapısına dair ipuçları.
The red and yellow areas are warmer, the blue and green regions cooler.
Soğutucuyu aldın değil mi kanka?
You got that cooler, buddy?
Soğutucuyla bunun için malzeme.
A cooler! With stuff...
Sanırım yaz... Biz pek hava şartlarına uyum sağlamazdık da.
Summer, much cooler because there was no A / C...
O Istakozu 30 dakika önce hazırlamıştım, strafor kutusuna koyup soğumaya bırakmıştım.
That was the lobster I killed 30 minutes earlier and put in a styrofoam box and placed in the cooler.
Hava geçirmediği için, soğutucuya koyarak soğutmuş olmuyorsun.
Because it's airtight, putting it in the cooler does not refrigerate it.
Ra Im sen düşündüğümden daha harikaymışsın.
Ra Im, you are a lot cooler than I thought.
Karşımda duran bu adam o adamdan daha karizmatik.
The man who's standing right in front of me is much cooler than that man.
Şu an tam önümde oturan bu kadın zihnimi meşgul eden kadına kıyasla, oldukça harika.
That woman who's sitting in front of me now, compared to the woman who's been running around in my mind. is much cooler.
Ra Im sen düşündüğümden daha harikaymışsın.
Ra Im is really much cooler than what I had thought.
Bizim kurallarımız sizinkilerden daha güzel.
Our rules are just cooler than yours.
En az 30 derece daha soğuk.
At least 15 degrees cooler.
Bu çok daha güzel.
This is cooler.
Bu soğuk olan.
This is cooler.