Course Çeviri İngilizce
144,828 parallel translation
Elbette kendimize göre gizli bilgilerimiz var Bakan Moss.
Mais oui. Of course we have our discretions, Secretary Moss.
Tabii ki.
Of course.
Hepsi zehirsiz, tabii ki.
All non-toxic, of course.
Tabii ki isterim ama...
Don't you want that? Of course I do, but...
Evet, tabii ki.
Yeah, of course.
Tabii ki var.
It's not about us. Of course it is.
Birbirimize karşı hislerimiz var. Tabii ki olacak ama... Bunun için savaşı kaybetmeye değer mi?
Look, we have feelings for each other, of course we do, but... is it worth losing a war over?
Tabii ki karıştırdın.
Of course you did.
Tabi ki öyledir.
Of course it is.
Tabi ki, daha fazla burada yaşayamazsın.
Of course, you will no longer live here.
Bayan Desai, tabi ki.
Frau Desai, of course.
Ve tabi ki, tekrardan birlikte, olmak, ayrıca oyunda da başrol olmak istiyor. Ama bildiğiniz gibi şu an Sloane ile birlikteyim, ve Sloane şu anda oyunun da başrolü.
and, uh, she wants to get back together with me, of course, and, uh, she wants to star in the play, but the only thing is, I'm with Sloane now, you know,
Kesin öyledir.
Of course you are.
Elbette, anlıyorum.
Of course. I understand.
Tabiki.
Of course.
Tabiki hayır.
No, of course not.
Tabi ki bunu yapmanda bir sakınca görmüyorum.
Of course I am okay with it.
Hayır, tabi ki bir tane var.
Oh, no, we have one, of course.
Bilir tabi, neden bilmesin?
Of course he does.
Tabi ki de, hayır.
No. Of course not.
- Tabi ki.
- Of course.
Tabi ki, bebeğim.
Of course, baby.
Elbette.
Of course.
Elbette...
Of course...
- Tabi ki.
- Yeah, of course.
Hayır, hayır, tabi ki hayır, elbette hala seninle evlenmek istiyorum.
No, no, no, of course, of course, of course I still want to get married.
Tabi ya, haklısın.
Right, of course.
Bu konuda pek bir bilgim yok ama, çevrimiçi kurslar alabilirim.
I don't know anything about wills, but I'm willing to take an online course.
Evet, tabi ki.
Yeah, of course.
Tabi ki bakarım.
Of course.
Tabi ki geldim.
Of course I came.
Hayır, tabi ki öyle değil.
No, of course not.
Tabi ki haklı.
Of course he was right.
Tabi ki hayır.
Of course not.
Elbette. Yemek de geliyor bu arada. Söz ama bir ara verelim.
Of course, and there's food coming, I promise, but let's take a break.
Tabii ki de.
Of course you will.
Evet tabi ki.
Yes, of course.
Tabii ki köri severim.
Of course I like curry.
- Elbette öyle, ama şimdi çok daha fazla işimiz var.
- Well, of course you are, but there's just so much more ground to cover now.
Tabii ki öyleyim.
Of course I am.
-'Evet tabi ki.
-'Yes, of course.
- şüphesiz.
- Of course.
Elbette istiyorum.
Of course I do.
Ancak, elbette bunu biliyorsun, değil mi DCI Huntley?
But, of course, you would know this, wouldn't you, DCI Huntley?
Elbette araştırdık, efendim.
Of course we have, sir.
Müdür Hastings, Şu anda, DC Desford, DS Arnott ve DS Flynn'i, ve sizi adaleti yanıltmak için bir komplo kurmadığınızı söyleyemem. Benim aleyhine getirdiğiniz, asılsız olduğuna inandığım eylemler,
Superintendent Hastings, at this time, I'm unable to exclude you, DC Desford, DS Arnott and DS Flynn from a conspiracy to pervert the course of justice in the actions you've brought against me, which I believe are unfounded,
Tatbiki öyle.
Of course it is.
Evet, elbette şimdi tam olarak ne kastettiğinizi hatırlıyorum.
Yes, of course, now I recall exactly who you mean.
Tanrım, elbette.
God, of course.
Elbette onlar güvende.
Of course they're safe.
Onu adaleti saptırdığı şüphesiyle tutuklamak istiyoruz.
We'd like to arrest her on suspicion of perverting the course of justice.