English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ C ] / Cruise

Cruise Çeviri İngilizce

2,910 parallel translation
Gemi gezisi için tamamıyla hazırsınız.
You're all set for the cruise.
Eğer ona yılbaşına kadar birini bulamazsak, gemi gezisine bizimle gelecek.
If we don't get her a guy by New Year's, she's gonna come on the cruise ship with us.
Yani, yılbaşı geldiğinde, Jill'e bir yolcu daha binerse teknenin batacağını söyle.
So, if New Year's comes up, just tell Jill that one more passenger on the cruise ship, it'll sink.
Büyük gemi seyahatine gideceğini sanıyordum.
I thought you were going on your big cruise.
Jill, seyahate, bizimle gelmeni istiyorum.
Jill, I want you to come on the cruise with us.
Beni bu geziye getirmesinin sebebinin Pacino ile ilgili bir dalavere olduğunu düşünüyorum. Bu da kafamı kurcalıyor.
I feel like the only reason he brought me on this cruise is for some Pacino-related shenanigans and it just gets in my head.
Bana, bu geziye gelmeni istediğini, çünkü yılbaşını, annen olmadan yalnız geçirmeni istemediğini söyledi.
He told me he wanted you to come on this cruise because he didn't want you to spend your first New Year's Eve without your mom alone.
Jack, ya normal sesinle konuş, ya da beni bu geziye getirmenin gerçek sebebini anlayacağım.
Jack, speak in your regular voice or I'll know the real reason why you brought me on this cruise.
Gemi seyahati mi?
A cruise.
Ne gemisi?
What cruise?
Şu an Bahamalar'a giden birteknede.
She's on a cruise in the Bahamas right now.
Tom Cruise'un Rain Man'de neler yaptığından haberdarsın değil mi?
You know how Tom Cruise had always pissed-off at Rain Man?
Ve otomatik pilottayız.
And we're at cruise control.
1988'de konuşlandırılmış, nükleer bomba taşıyıp, füzelerle dolaşıyor.
It was deployed around 1988, carries nuclear bombs and cruise missiles.
- Alamar'da ki son yolculugumuzu hatirliyor musun? - Evet.
You remember our last cruise to Al Anbar?
Ben çok büyük bir geminin kaptanıyım.
I am a cruise ship captain of a very large vessel.
- Ben de gemi kaptanı değilim.
I'm not a cruise ship captain.
Burada yazdığına göre adamımız gemiyle seyahate çıkıyormuş.
Says here the guy's getting ready to take a cruise.
3 kişi gemide, üçü de karada.
You got to have three on the cruise, three on the land side.
Babası Ahmet'le gemi seyahatinde olacağız.
I'm gonna be on a cruise with his dad, Ahmed.
Birkaç ay önce şuradaki sahile yakın yere Hollandalı bir gemi çarptığından beri adada zombiler kol geziyor.
Now we were walker free in this island, since a few months ago when a Dutch cruise ship crashed right off the coast there.
Bir eğlence gezisi olmalı.
Must be a party cruise.
Bir kruvazörde eğlence subayı idim.
I was an entertainments officer on a cruise ship.
Yaşıtlarınız Cayman'daki lüks tekne gezisi ile böbürlenirken siz bir savaş alanında, bağımsızlık ve özgürlük için savaşmış olacaksınız.
While your peers boast about that luxury cruise in the Caymans, you fought for liberty and freedom in a war zone.
Kapıyı aç, tamam mı? 12'den vurunca Jamaika seyahati kazanıyorsun!
The jackpot is a cruise to Jamaica!
Yani, bir süreliğine seyir halinde olacağız.
So we'll just gonna cruise for a while.
Cruise füzeleri.
Cruise missiles.
Ondan sonra belki Eolie Adaları'nı tekneyle gezebiliriz diye düşündüm. Ya da onun gibi bir şey yaparız.
I thought after that maybe we could go on a little cruise in the Aeolian Islands, you know, say something like that.
- Bay Chatterjee'ye yaptığınız ziyaretlere umut...
Don't pin your hopes on that cruise with Mr
Beni gemi turuna götürme gibi bir niyetin yok senin!
.. cruise together, you had no intention of taking me on a boat!
Hukuk ödülü çok yakında.
LAW award function is on the cruise.
Bekârlar gemi yolculuğuna kaydoldum.
♪ did a singles cruise.
Modernistlere bir iyilik yapılabilir. İyi yerleştirilmiş bir ya da iki Cruise füzesi.
Might do the modernisers a favour - a well-placed Cruise missile or two.
Charles'ın suikastı duyulduğunda seni affetmeleri için bir sebebin olacak....... ve Amerika Dışişleri Bakanı'ndan duyduğuma göre tomahawk cruise füzesi ile eşleştiğinde çok güçlü bir parça oluyormuş.
When the news about Charles's assassination gets out, you'll have a window of forgiveness in your hands and, to quote the US Secretary of State, it's a very powerful item when paired with some Tomahawk cruise missiles.
Eğer cruise füzelerini İran'a gönderirsen İranlılar da karşı atağa geçecekler.
If you send cruise missiles into Iran, the Iranians will send something back.
* Zevkli bir yolculuk olmadı *
♪ No pleasure cruise ♪
Haftaya da şu günübirlik alkol gezisine katılsak olmaz mı?
How about next week, we, uh, we go on one of those booze cruise things.
11, turistik gemilerle yolcu kaçırıp, yolcuları soyuyordu.
11, she's a stowaway on cruise ships, robbing passengers.
Ben sanal Vincent, size sevgi festivalimin lezzet dolu her bir noktasında hem de büyüleyici Global Dynamics deniz tarlasında yapacağınız deniz altı yolculuğunda rehberlik edeceğim.
I'm virtual Vincent, and I'll be your tour guide through each delectable course of my feast d'amour as well as through your undersea cruise through the enchanting Global Dynamics aquafarm.
Evet, ahbab, ben Tom Cruise'um Doğru duydun...
Top Gun, dawg, I'm Tom Cruise. That's right...
- Tom Cruise benim...
I'm Tom Cruise...
- Sana söyledim dostum, Ben Tom Cruise'um.
I told you, I'm Tom Cruise.
- Baksana, ben Tom Cruise'um.
Guess what? I am Tom Cruise.
- Tom Cruise.
Tom Cruise.
Çoğu zaman, hangimizin Goose, hangimizin Tom Cruise olduğu konusunda tartışırdık.
Often times, we would joke with each other... Who was Goose and who was Tom Cruise.
Bu durumda bende Tom Cruise oluyorum.
And that would make me Tom Cruise.
Ben Tom Cruise'um millet.
I'm Tom Cruise, guys.
Eskiden orada ecstasy satardım.
I used to cruise and sell ecstasy there.
- Katılıyorum.. içsek daha iyiydi
Yeah, I'm with you. Bring on the booze cruise.
Kurtarma görevindeyiz, orman gezisinde değil.
We're on a rescue mission, not a jungle cruise.
Ben lanet olası Tom Cruise'um.
I'm fucking Tom Cruise.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]