Crush Çeviri İngilizce
5,537 parallel translation
eh, Detective Wong'un biraz eziklik yaşadığını düşünüyorum.
Well, I think he has a little crush on Detective Wong.
Allison Doss, Brandon Lender'a 7. sınıftayken aşık olmuştu.
Allison Doss had developed a crush on Brandon Lender in seventh grade.
Seni böcek gibi ezeceğim, King Coal *.
I'll crush you like a gnat, King Coal.
Gel şunu ezelim Claire.
We'll crush him, Claire.
Seni, oğlunun gözü önünde ezip geçeceğim. Sonra ikinizin de gücünü emeceğim.
I can crush you before the eyes of your son, then I will consume you both.
Düşmanımı ezmek istermiş gibi hissediyorum.
I feel like I want to crush my enemy.
Herhangi bir isyancıyı ezeceğim.
I will crush any rebellion
Atalarınızı mezarından çıkarıp onlara işkence edeceğim.
Ill dig up your ancestors and crush them.
İkinci gün kızlar çıplak ayakla üzümleri eziyorlar.
Girls crush the grapes barefoot.
Babam dedemle uğraşırken, ben de uzatmalı sevgilim Dana Caldwell'le takılıyordum.
While pops was tiring out my dad, I was trying to keep up with my long-time crush, Dana Caldwell.
Artık Barry'nin kampanya menajeri benim, ve seni ezip geçeceğiz.
I'm Barry's campaign manager now, and we will crush you.
Onun özgüvenini parçala ve geri gel.
Just crush her self-esteem and get out.
Julian önemli bir dolandırıcı elbette Jacob ona her zaman saygı duydu ve... Her zaman onu bir kahraman gibi gördü lanet olsun.
Julian is the kingpin con of course, and... and, um, Jacob's always looked up to Julian, and... always had a hero crush type thing on him, for fuck's sake.
Bak, ona dokunaklı bir aşk beslediğini biliyorum ama burası lise değil.
Look, I know you have some kind of pathetic Love Is cartoon crush on her, but this isn't high school.
Bana iPhone bulmaya ne dersin, böylece ben de fotoğraf çekip, Candy Crush oynayabilirim.
No, why don't you get me an iPhone... so then I can take pictures and play Candy Crush?
Ve sana utanç verici bir şekilde vurulmuştum.
I had this embarrassing crush on you.
Onlarla kapışmak için en iyi zaman şimdi.
Now's the best time to crush'em.
Büyük buluşmadan önce Geceler'le kapışacağız.
Before your huge meeting we'll crush the Nights.
Bütün amigo kızların sana neden tutulduğunu sanıyorsun?
Do you know how every girl on the cheer team had a crush on you?
Sana vurgunum.
I have a crush on you.
Ardiles, sana hep tutkundu.
Ardiles - - he always had a crush on you.
Hoşlandığım ünlü hemcinsim Nathan Fillion!
My same-sex celebrity crush is Nathan Fillion.
Yani, çok seksi olduğunu düşünüyorsun, sonuna kadar değecek bir çift cici ayakkabı, sonra da sen ne kadar uğraşırsan uğraş onlar sana uymamak konusunda ısrar ediyorlar.
I mean, it's like you find this really sexy, crush-worthy... pair of kitten heels, and then you discover no matter how hard you try to break them in, they keep on resisting you and won't open up to you.
Tamam, ilk hamilelik korkumda gitmiştim o zamandan beri ona vurgunum.
Okay, I have had the hugest crush on him ever since my first pregnancy scare.
Görünüşe göre Gordon iş ortağına biraz yanıkmış.
Sounds like Gordon had quite a crush on his partner.
Bana biraz yanık olduğunu biliyordum ama asla bu kadar saplantıIı olabileceğini zannetmiyordum.
I knew he had a bit of a crush, - Flynn : Hmm. - but I never thought that he was so obsessed.
- Seni ezeceğim.
I am gonna crush you!
Claire bayılırsa o şey Claudia'yı ezer.
If Claire loses consciousness, that thing could crush Claudia.
Yoksa Claire, onu bir böcek gibi ezer.
Or Claire will crush her like a grape.
Değerlendirmemin son bölümünde otomatlarınızdan birini rastgele seçeceğim ve insan gücüyle sallandığında üzerime düşüp, beni ezecek mi bakacağım.
For the final stage of my appraisal, I am going to randomly select one of your vending machines to see if it can be rocked using human strength enough to tip and crush me.
Craig, Craig, otomat makinası devrilip seni ezmeyecek.
Craig... Craig, this vending machine is not gonna tip over and crush you.
Parçaladın.
You did crush it.
- Benden hoşlandığınız için.
Because you've got a crush on me.
Geceleri ayakta durup, babalarının hapse girmelerini görmenin onları ne kadar üzeceğini düşünüyorum.
I stay awake at night thinking how much it would crush them, seeing their father hauled off.
Ama bunun seni asla sevemeyecek bir kızdan hoşlanmanın farkı ne?
I had a little crush on a guy who could never love me, but is that any different than you having a crush on a girl who can't possibly love you?
Birisi sabunu düşürdüğünde, kafamızı yaracak ve omurgamızı parçalayacak, Morty.
You know, if somebody drops the soap, it's gonna land on our heads and crush our spines, Morty.
Hasiktir! Bizi o kayayla mı ezeceksiniz?
You're gonna crush us with a boulder?
Yıllardır Joanna'ya aşıktım, ama sonra o en iyi arkadaşımla tanıştı ve işim bitti.
I've had a crush on Joanna for years, but then she met my best friend and I was finished.
Sen bana çok uzun zaman önce âşıktın.
You... you had a... you had a crush... a long time ago.
Âşktan daha fazlasıydı.
It was more than a crush.
Ama şimdi sana çakmam gerek.
- It is. But now I'm gonna have to crush you.
Eskiden ona aşıktım.
I kind of used to have a crush on her.
Tabii Candy Crush falan oynamıyordum, ödev yaptım.
I wasn't like playing Candy Crush or anything, I did homework.
- Aşığın. - Evet.
He's your crush.
Bana eziyet edecek falan sandım.
And I felt like he was gonna crush me or something.
Nefes alamadım ve bana eziyet edecek sandım.
I couldn't breathe and I just felt like he was gonna crush me.
Niye bekliyorum birkaç hap atıp Kaylen'ın yanına yatarak uykuya dalmamızı beklemiyorum, bilmiyorum.
I wonder why I wait why I don't just crush up some pills crawl into bed beside Kaylen and let us drift off to sleep.
Gerçekte nasıl biri olduğunu öğrenmek onları tam anlamıyla yıkacak.
It'll crush'em to find out what kind of man he really was.
Profesyonel olarak ona vuruldum.
I have a total professional crush on her.
Hayır!
We have to leave this awesome table right now'cause you have some kind of man crush on Phil, the king of Scuba. No!
Lütfen, çocuklar.
Well, yeah, if you want me to crush your skull with it.