Da değilsin Çeviri İngilizce
1,996 parallel translation
Neden Avrupa'da değilsin?
Why aren't you in Europe?
Los Angeles'ta mısın? Neden Santa Barbara'da, .. okulda değilsin?
Why aren't you in Santa Barbara, in school?
Üstelik istemezsen, kondom kullanmak zorunda da değilsin.
You don't even have to use a condom if you don't want to.
Evet. Kızgın da değilsin yani?
And you're not mad?
Yalnız olmak zorunda da değilsin.
And you won't Have to do it alone.
Hatta beni sevmek zorunda da değilsin, fakat iki dünyada da yaşamışlığın verdiği benzersiz perspektifimi de görmezden gelemezsin.
You don't even have to like me, but you can't deny I have a unique perspective, shaped by having lived in two worlds.
Hem çok iyi bir yalancı da değilsin.
And you're not a very good liar, anyway.
Arzularına karşı gelip kendini inkâr edecek tarzda bir adam da değilsin.
And you're not the sort of man to deny yourself an object of desire.
Bir şey yapmak zorunda da değilsin.
You don't have to do anything.
Çok uzun süredir Dillon'da değilsin.
You won't live in Dillon for long.
Zorunda da değilsin, Charlie.
Well, you don't have to, Charlie.
Gay oldun diye puşt da değilsin ki.
you can be gay and not be a fag.
Zorunda da değilsin, küçük kardeşim.
You don't have to, little brother.
Ya da değilsin.
Or not.
- Elinde bıçak olan eğitimli bir suikastçıya "Sorun sen değilsin, benim." konuşmasını vermek çok da iyi fikir değil.
- Probably not the best idea to give the "It's not you, it's me" speech to a trained assassin wielding a knife.
Biliyorsun, o kadar da ateşli değilsin, çocuk.
You know, you're not that hot, kid.
Ve bu konuda dürüst olacak kadar adam değilsin, ya da B ) ondan gerçekten çok hoşlanıyorsun ve bununla başa çıkabilecek kadar adam değilsin.
Or B, you actually do like her and you're not man enough to handle it.
Çünkü sen o kadar da kötü biri değilsin.
You... You're not all that bad.
Tecavüzcü sen değilsin, ve kurban da sen değilsin, o yüzden sadece rahatla ve şovun tadını çıkar.
You're not the rapist, and you're not the victim, so just relax and enjoy the show.
Bu da demek oluyor ki bir kralın işlerini yapabilecek kapasiteye sahip değilsin. Azledildin.
You dismissed.
Cesur ol. Biliyorum, ama sen profesyonel değilsin ve düşünüyorum da belki gidip- -
I know, but you're not a professional, and I'm thinking maybe we should have gone that route.
O kadar da sevimli değilsin.
- Hold it. You're not that pretty.
O kadar da iyi bir medyum değilsin.
You're not so psychic.
O kadar da saf değilsin.
You're not that naive.
Aslında gerçek şerif değilsin, "onlar" dediklerinse sen ve sahibi olduğun kasaba, ki o da gerçek bir kasaba değil.
Technically, you're not a real sheriff, and when you say "they", you mean you, being that you own the town, which isn't really a town.
David, tam bir dönek ya da sorumsuz olabilirsin, dostum ama sen katil değilsin.
David, you may be highly volatile and utterly irresponsible, but you, my friend, you're not a killer.
Ve çok da bir şey değilsin.
And not much of one.
Ve sen çok da eğlenceli değilsin.
And you're not that much fun.
O kadar da sarışın değilsin.
You're not so blonde it.
O kadar da hassas değilsin biliyorum.
Come on, I know you're not queasy.
Çocukla da konuşabilirim, mecbur değilsin.
I can talk to the boy too. You don't have to.
O kadar da büyük değilsin.
- You're not that big.
İnan ya da inanma çekip gitmemim nedeni yalnızca sen değilsin.
Believe it or not, my ejector - seat malfunction... wasn't totally about you.
Hem ilk aradığım da sen değilsin.
And for all you know, you're not the first person i asked.
Sen polis ya da dedektif değilsin.
You're not a cop, you're not a detective.
Kimseyi infaz edecek bir halde değilsin, bu gezegendeki tek arkadaşlarını da rahat bırak.
You're not in any shape to execute anyone, let alone your only friends on this planet.
Artık o kadar da kahraman değilsin, ha?
Not such the hero now, eh?
Bana olanlardan da sen sorumlu değilsin.
Any more than you're responsible for what happened to me.
Artık Mossad'da görevli değilsin.
You are no longer in the employ of Mossad.
Şimdi, o kadar da zeki değilsin, kız arkadaşını sikiyorum, değil mi?
Not so clever now I'm humping your girlfriend, are you?
Polis değilsin asla da olmayacaksın.
- You're not a cop, you never will be... - Mm-mm.
Hadi ama o kadar da kötü değilsin.
- Come on, you're not that bad. - Just do me a favor.
Ya da dışlanmış biri değilsin.
Or an outcast.
Annemden kiraladığım arabaya zarar veren ilk baş belası sen değilsin, ve sonuncu da olmayacaksın.
You weren't the first prankster to destroy the car I rent from Mother, and you won't be the last.
- O konuda da pek parlak değilsin.
- That you're not doing so well on that.
Bunu onunla da paylaşmak zorunda değilsin.
You don't need to tell her.
- Sen benim anam değilsin, olmayacaksın da.
/ You're not my Mom and you won't be.
Lakin Sagittarius kadar da iyi değilsin.
But not up to the level of Sagittarius.
Ben, dışarıda gördüğün sigara içen, bilgisayar oyunları oynayan haydutlar gibi biri değilim, sen de değilsin.
I am not like the rest of those thugs you see out there smoking blunts and playing video games, and neither are you.
O zaman çağıramayacağımdan da emin değilsin.
Then you're not so sure I can't.
Beni en çok korkutan da, kendini böyle çekmen çünkü bu sen değilsin David.
I guess what scares me the most is you pulling away like this because it's not like you, David.