Denis Çeviri İngilizce
494 parallel translation
- Saat 6'da Denis'le randevum var.
- I'm meeting Denis at six o'clock.
- Denis hasta mı?
- Denise is ill?
Denis'de olamaz.
Demise couldn't have.
Kabullenmemek için size saldırmış ve sevgilin olan Denis.
She attacked you for not giving in, and Demise, who was your lover.
Üzülme, Denis!
Don't worry, Denis!
Pusu yattı, Denis.
Cancel the ambush, Denis.
Francis ve Denis, tango virtüözleri.
Francis and Denis, the tango virtuosi
Şimdi de herkesi, Francis ve Denis ile İspanya'ya davet ediyoruz.
And now, everyone to Spain with Francis and Denis
Paris'in Saint-Denis bölgesinden Milletvekili başkanı.
Deputy Chambris, from the Saint-Denis district of the city of Paris.
Saint-Denis bölgesi milletvekili... devamlı olarak, bu mecliste bulunmayacak...
The deputy from the Saint-Denis district... will be absent from this assembly. Mr. President. Permanently.
Sayın Başkan, size Saint-Denis bölgesinden yeni milletvekilini tanıştırabilir miyim?
Mr. President. May I introduce the new deputy from Saint-Denis?
- Denis.
- Denis.
Ben Denis Archer, valinin yardımcısı.
I'm Denis Archer, the governor's aide.
Denis Bon Marche eczanesinde çalıştığınızı söyledi.
Denis tells me you're working at the Bon Marche pharmacy.
- Denis?
- Denis?
- Denis Archer, yardımcım.
- Denis Archer, my A.D.C.
- Senin fikrin ne, Denis?
- What's your opinion, Denis?
Yani, Denis Archer, Margot ile ;
I mean, Denis Archer marries Margot.
Bloomsbury'deki kokteyl partide Margot'a bakan adam... Ya da bir çağ davetinde- - Denis Archer'ı kıskanırlardı.
Maybe the men looking at Margot at some cocktail party in Bloomsbury... or at a literary tea - well, they'd envy Denis Archer.
Silahlarımızla St. Denis sokağını kontrol edebiliriz.
We'll control Rue St Denis with our weapons.
Ben yatmadım. Ama yatan arkadaşlarım var. Demişlerdi ki çok istiyorsan eğer, St-Denis sokağına git.
No, but I know some pals who have and they said... if I really wanted to, I should go to rue St-Denis
- Merhaba Denis.
- Hello, Denis.
Denis.
Denis.
Ama Denis...
But Denis...
- Denis!
- Denis!
- Aldım, Denis.
- Yes, Denis.
St. Denis kilisesine hangi silahları koydun?
What arms did you put in the church of St Denis?
Fransa temsilcisi, Doktor Denis Leveque, söz istiyorlar.
Recognizing dr. Denis leveque, the representative of france.
Geçen gün havaalanından dönerken, arabam Saint Denis yolunda arızalandı.
The other day, on the way back from the airport, my car broke down on the rue Saint Denis.
St Martin yolu değil, St Denis.
Not rue St Martin, rue St Denis.
Rue Saint Denis
Saint Denis Street
Rue St. Denis'e gitmek istemem.
Anything to leave the Rue St. Denis.
Almanlar Saint-Denis ve Duniere'de polis karakollarını silâhsızlândırdılar.
The Germans have disarmed the police stations at Saint-Denis and Duniere.
- Denis Law'musunuz?
- Are you playing Denis Law, striker?
Her neyse, Denis Law bu hafta yıkanıyor.
Anyway, Denis Law's in the wash this week.
Bence hayatta nereye giderseniz gidin insanlar sık sık kaybedecek neleri olduğunu düşünürler.
I had no parents, I wasn't married, so what did it matter? Denis Rake was a boy.
Alman birliklerinin geçişini engellemek amacıyla Londra'dan getirdiğimiz paraşütlerle oluşturduğumuz gruba teçhizat sağladık.
And we sent Denis Rake as a radio operator. "The Mont-Mouchet," like most of the Maquis groups consisted of members from the forced labor group which was based in Auvergne.
Biz de Denis Rake'i bir telsiz operatörü olarak gönderdik. Diğer pek çok Maquis grubu gibi "The Mont-Mouchet" merkezi Auvergne olan, zorla çalıştırılan grup üyelerinden oluşuyordu.
What we didn't know was that on the night Denis Rake arrived in France, the Germans made an all out attack
Bilmediğimiz şey Denis Rake'in Fransa'ya vardığı gece Almanların ani bir saldırı yaptığı ve Denis Rake'in savaşın ortasına balıklama daldığıydı.
and Denis Rake landed smack in the middle of the battle. He spent the night in a tree, which he climbed down the next day in order to send us a message saying he'd arrived rather unexpectedly and that all was well.
Merhaba, ben Denis Compton.
Hello. Hello, Denis Compton here. No...
Denis, çok iyi bir stilisttir.
Dennis. He's a designer. He's good, too.
Denis çok eğlenceli biridir.
Dennis is so campy and funny.
Denis Marshall'ın oğlun benden imzalı bir futbol topu istedi.
Denise Marshall's boy asked for an autographed football.
Sanırım, St. Dennis'te bir İngiliz kampında.
There's a camp at St. Denis for the English.
Kimin hatası bu duvar gibi sağır karı... Dennis Compton'un mu?
Whose fault is it, you cloth-eared bint, Denis Compton's?
St. Denis civarında iş tutan bir fahişe.
She's a hooker near St. Denis.
St. Denis'deki fabrikaya gitmemiz gerekiyordu.
We should visit the factory in St. Denis.
Benim için bu Saint-Denis, Boulon.
For me it's Saint-Denis, Boulon.
Saint-Denis'e git.
You get to Saint-Denis.
Denis!
Denis!
Denis Rake bir çocuktu.
He was very patriotic, with a very deep sense of duty.