Dew Çeviri İngilizce
543 parallel translation
Şebnemdeki çiğ damlalarını arıyorum
Searching for a dewdrop in the dew
Akşam çiyi bebeğin kıyafetlerini ıslatacak.
The evening dew will dampen the baby's clothes
Geri gelip seni ağaçların, yaprakların, nehirlerin, otlarda çiğlerin olduğu yere götürene kadar sana biraz gölgelik etsin.
It will give you some shade until we come to take you back where there are trees and leaves and rivers, dew on the grass.
Sonra da çiğ tutmadan içeriye almalıydın. - Devam et!
Before the dew comes, it should have been taken in.
Ve şafak çiğ tazeliğindeyse Sen, sen olduğuna memnun değil misin?
And if the dawn is fresh with dew... aren't you glad you're you?
Tabloda taze kan damlaları belirdi.
It was as if the painting had sweated a dew of blood.
Kollarından çiğ taneleri süzülür aşağıya
Wringing out dew From the sleeves
Erkenden çiğ düşen yerdir oraları
Where early fa's the dew
Ah bu katı, kaskatı beden bir dağılsa, eriyip gitse bir çiy tanesinde sabahın.
O that this too too solid flesh would melt, thaw, and resolve itself into a dew.
İnsan hayatı ne kadar kırılgan ve bir sabah çiği gibi uçup gidiyor.
A human life is truly as frail and feeting as the morning dew.
Gerçi Milanolu kadınlar da "Sulu Göz" derlerdi.
The Milanese women, however, used to call me "Dew Eyes"
Bu California yağmuru alışılmıştan biraz daha ağır.
This California dew is just a little heavier than usual.
Kaliforniya şebnemi.
California dew.
O'nun sevgisi sabah çiği gibi üzerinizde olacak. Ve bir gül gibi açacaksınız.
For his love will be with you as a morning dew, and you shall blossom like a rose.
Yaşamlarımız bir yapraktaki çiy tanesi kadar kırılgan ve kısa...
our lives are as fragile as the dew on a leaf and will end as quickly...
Onun yatağında bugüne kadar bir saatliğine bile uykunun altın şebnemini tatmak bana nasip olmadı. Korkulu rüyalarıyla gözlerim hep açık kaldı.
And never yet one hour in his bed... did I enjoy the golden dew of sleep... but have been wakened by his timorous dreams.
Randy, bu Howard Cole Irene'in kocası, ve Bayan Donna Dew, Hollywood'un en yeni yıldızlarından.
Randy, this is Howard Cole, Irene's husband, and Miss Donna Dew... one of the bright new stars of Hollywood.
Bayan Dew bu gece çok güzel değil mi?
Isn't Miss Dew beautiful tonight?
Umarım Bayan Dew olmaz.
I hope it isn't Miss Dew.
Hollywood'dan gelen Bayan Donna Dew.
A little import from Hollywood, Miss Donna Dew.
Teşekkür ederim Bayan Dew.
Thank you, Miss Dew.
Son zamanlarda Bayan Dew'u gördünüz mü?
Tell me, have you seen Miss Dew lately?
# Sabah çiy'ini özlemiş olacağım #
# Would miss the morning dew #
Ve bakire kızlar sabah erkenden gül derlerler üzerlerindeki çiğ henüz taze iken.
And the maidens gather the flowers early in the morning while the dew is still fresh upon them.
# Gözyaşı mı o, yoksa çiğ mi?
Teardrops or the dew
Kimse ihtiyar adamın bir şeyini çalacak değildi. Yine de çiğ zarar vereceğinden yelkeni ve ağır misinaları eve götürmek iyi olacaktı.
No one would steal from the old man but it's better to take the sail and lines home as the dew was bad for them.
Mutluluk sanki bir damla...
Happiness is like a drop of dew
Kalbim, susuzluğu bir damla su ile bastırılmış bir kuş.
My heart is a bird whose thirst is quenched by a drop of dew
Orada çimlerin uzerinde çiy var.
There's dew on the grass.
Muhtelif şebnem kokuları...
Various scents of the dew,
Şehre gelene kadar yağmur damlasından başka bir şey içmemiş. Şehirde şarabın tadını alınca bir alkoliğe dönüyor.
He drank only dew, until he came to the city, where he tasted wine and became an alcoholic.
♪ Ve çiy gibi taze teniyle ♪
♪ And skin fresh as dew ♪
Kutuplardaki uzak erken uyarı karakolu kutup buzlarının eridiğini bildiriyor.
DEW line headquarters just below the pole reports the polar ice caps are melting.
Üç dört saat boyunca şişeyi durmadan kafaya dikince, yemin ediyorum ben de duyabiliyordum.
After three or four hours nipping away at that bottle to keep the dew off, I swore I could hear it, too.
Hiç kuşkusuz, pembe hayallerden söz etmişsinizdir.
Apparently the dew interfered with your romantic plan.
Sabahları, ağaçların yapraklarından düşen çiyim ben.
The morning dew, dripping from the leaves of the tree.
Ağlamak faydasız.
The evening dew will harm your health.
Ama DEW çizgisi ve NORAD emisyonu başka bir şey.
But DEW line and NORAD emissions are something else.
Şuraya baksana, çiy düşmüş.
Look at the dew. This is dew, isn't it?
Allah başına mutluluk yağmuru yağdırsın.
May Allah send the dew of happiness on your head.
Hayatın ve umudun ışığı sevdikleriniz üzerinde ışıldayacak yine. Ve toprak ölülerinizin ruhlarını diriltecek tekrar.
The dew of light and earth shall again fall upon thy loved ones and the earth will revive the spirits of the dead
Yüzünüz pırı pırıI derim ; Taze çiğle yıkanmış sabah güIü sanki.
I'll say she looks as clear as morning roses newly washed with dew.
Rüzgardan daha tutarsızdır düşler. kah kuzeyin donmuş bağrını okşayan. kah kızıp uzaklaşarak oradan yüzünü çiylerin damladığı güneye çeviren rüzgar.
and more inconstant than the wind, who woos even now the frozen bosom of the north, and, being angered, puffs away from thence, turning his side to the dew-dropping south.
Irak'ta çiyden toplanıp uçakla gelir en kaliteli içme suyunda temizlenir, hafifçe öldürülüp leziz, beş kat yumuşak, üç kat kremalı İsviçre sütlü çikolatasıyla kaplanır ve glikozla süslenir.
Dew picked and flown from iraq Cleansed in the finest quality spring water, lightly killed And then sealed in a succulent swiss quintuple smooth
Gündoğumunda açan bir çiçek gibi.
A dew-kissed flower sparkling in the sunrise.
Sabah uyandığımızda her şey çiy ile kaplıydı.
When we woke up in the morning, Everything was covered with dew.
" Akça ağacın gümüşi yaprakları.
Sparkled in the mornin'dew
" Bal buğusunu içime çektim,
And I breathed the honey dew
Evet, "Kasımpatı Çiği".
Oh yes, it was "Chrysanthemum Dew."
Damlalar saçarak birkaç mucize ve çikolatayla kaplar?
Sprinkle it with dew Cover it in chocolate and a miracle or two
- Çimler yeni kesilmişti ve yapışmaları gerekirdi çünkü gece çiğ de olur.
Why? It was freshly cut, and it was sticky because it was at night and there was dew.