Değmez Çeviri İngilizce
3,317 parallel translation
Kendime sürekli, "bu adam gözyaşlarına değmez"
I just kept telling myself,
Benim için uğraşmaya değmez.
Do not do these things thinking it's a teenager.
O, buna değmez...
He is not worth your- -
Buna değer mi değmez mi bunu söylemek bana düşmez.
I can't tell you if it's worth it or not.
Neyse, Lassie ünlü oldu ve sadece 48 saat kaldı. Bu yüzden Yargıç risk almaya değmez olduğunu düşünüyor.
Anyway, Lassie's a celebrity's kid, and there's only 48 hours left, so the judge thinks it's just not worth the risk.
İnan bana, o adam gözyaşlarına değmez.
That man wasn't worth the tears, believe me.
... amacı ya da hayalleri olmadan hayat yaşamaya değmez.
[CARSON] WITHOUT GOALS OR DREAMS... ISN'T A LIFE WORTH LIVING.
Ve unutmayın... Strese girmeye hiç değmez.
And remember that stress is not good for us.
Değmez.
It's not worth it.
Buna değmez.
It ain't worth it.
Sözünü etmeye değmez.
Don't mention it.
Bizim ödeyeceğimiz paraya değmez.
Not for top dollar.
Ama buna değmez.
But she's not worth it.
Bunların hiçbiri bu taya hakkını vermeye değmez.
None of that does justice to this colt.
Kız da, o da buna değmez ama.
But she ain't worth it. He ain't worth it.
Çok güzel bakar ama bilirsin, zamanına değmez.
Very good looking, but you know, not worth the time.
Buna değmez.
'not worth it.
Arap pislikleri için kavga etmeye değmez!
We're not fighting over some dirty Arab!
Hangilerinin saklamaya değer, hangilerinin değmez olduğunu bilmen gerekir.
You got to know what's worth keepin and what's worth letting'go.
Buna değmez. Bana bir iyilik yap.
It's not worth it.
Hayır, gerek yok. Değmez.
No, not necessarily.
Değmez bile.
The little runt's more trouble than he's worth
Uğraştığına pek değmez...
Hardly, worth the effort
- Hayat hikayesiz hiçbir şeye değmez.
- Life is worth nothing without stories.
Risk almaya değmez.
It's not worth the risk.
Belki kız buna değmez.
Maybe the girl is not worth it.
Gidip görmeye değmez demiyorum.
I'm not saying it's not worth a look.
Teşekkür kartı göndermeye değmez miymiş?
Wasn't that worth a thank you card?
Hakkında konuşmaya değmez, inan bana.
He's not worthy of discussion, believe me.
Neden? Çünkü buna değmez.
Because he's not worth it.
Hiç bir şey sınırı bu kadar aşmaya değmez.
Well, nothing is worth crossing this kind of line, Lemon.
Riski almaya değmez.
It's not worth the risk.
* Hayatım yaşamaya değmez sen olmazsan yanımda *
♪ My life ain't worth living ♪ ♪ If I can't be with you ♪
- Hayır, riske girmeye değmez!
No, it's not worth the risk!
Sen de ağlama, değmez.
So don't cry. It's not worth it.
- Buna değmez.
- It's not worth it.
Buna değmez!
It's not worth it!
Adamım, o buna değmez.
Man, he's not even worth it.
Ne demiştim değmez mi?
What did I tell you? Is this worth it or what?
Cazip görünüyor, ama yine de onları daha da utandırmak için masraf etmeye değmez.
As tempting as it sounds, I don't know if we need to be spending money to further their embarrassment.
Ek hazırlıklar yapmak haftalarımızı alır. O zaman bile bu riske değmez.
We'd need weeks of additional preparation, and even then, it's not worth the risk.
Buna değmez.
It's not worth it.
- Hadi söyle, değmez mi şuna?
- So tell me, isn't it won't it?
Fakir olduğun için ölmeye değmez.
Being broke isn't worth dying for.
Hayır, değmez!
No, it is not!
Konuşmaya değmez.
Don't mention it.
Belki de o bir mermiye bile değmez.
Maybe he ain't worth the price of a bullet.
Sadece akışına bırak, değmez buna.
Just let it go, it's not worth it.
Sizinkilerin zahmetine değmez bence.
I don't think it'd bother your people too much.
yasamaya degmez.
Not worth living.
Cazip görünüyor, ama yine de onlari daha da utandirmak için masraf etmeye degmez.
As tempting as it sounds, I don't know if we need to be spending money to further their embarrassment.