Diamonds Çeviri İngilizce
4,237 parallel translation
Sanırım bu adamlar çalıntı elmaslardan daha fazlasının ticaretini yapıyorlar.
Guess these guys are trafficking a lot more than stolen diamonds.
Elmasları severim.
I'm very fond of diamonds.
Gazetelere göre elmaslar şüphelinizin katiliyle beraber kaybolmuş.
Yeah, according to the papers, those diamonds disappeared along with the killer of your suspect.
Angela Branson hani şu elmas işi boyunu aşan kız. Onu hatırlıyor musun?
It shows that the bullet that killed Angela Branson, who was "the girl that got in over her head stealing diamonds" - - do you remember her?
Elmaslarimla ilgilenmemisler.
My diamonds- - they weren't interested in.
İçinde elmas parçaları falan yok muydu onun?
Don't you have some with specks of diamonds in it or something?
Ortaya çıktığım anda, nemli cildimin parıltısı aynı ay ışığındaki elmaslar gibiydi.
As I emerged, my moist skin glistened like diamonds in the moonlight.
Siyah elmasların anlamını da.
Or what black diamonds mean.
Elmasları bulduğumuz gibi internette araştırdım.
Well, as soon as we found the diamonds, I did some surfing.
- 100.000 değerinde temiz elmas.
A hundred thousand in clean diamonds. Steep.
Patronunla kavga ettiğin, uyuşturduğun müşterilerinin taşlarını çaldığın, öldürdüğün anlaşılırdı.
That you fought with your boss, drugged him, stole his client's diamonds, and then killed him.
Viktor'un katiline yaklaşıyoruz ancak tutuklama yapmadan önce müşterilerinin taşlarını bulmalıyız.
We're closing in on Viktor's killer, but before we make an arrest, we need to find his client's diamonds.
Akıllı bir katil, Mavi Orkide'yi masum bi adama cinayet komplosu kurmak için kullanır ve küçük elmasları kendine saklardı.
A smart killer would use the Blue Orchid to frame an innocent man for murder and keep the small diamonds.
2 milyon dolarlık çalıntı elmas... seni uzun süre rahat yaşatırdı.
$ 2 million in stolen diamonds would have kept you living in style for a long time.
Asıl plan buydu fakat Viktor'dan elmasları çalınca bu, bu en çılgınıydı.
That was the original plan. But once I lifted the diamonds off Viktor, it... it--it was the craziest thing.
Viktor'a elmasların karnında olduğunu söyledim.
I told Viktor that the diamonds were trapped in his stomach.
Küçük elmaslar.
Tiny diamonds.
Tayland'dan bir parti elmas var.
There's a batch of diamonds from Thailand
Bunca hokus pokus üç beş parça elmas için.
All these hocus pocus Just for a bit of diamonds
Thais'ten bir parti elmas aldım. Kara borsada satmak istemiştim ama daha ben parayı alamadan- -
I got a batch of diamonds from the Thais I wanted to sell it on the black market
Biraz elmas satarak bir şeyleri değiştirebilirim sandım ama işi batırdım.
Thought I'd make some change selling some diamonds Well I blew it
Depo 10-2'deki buluşmayı ayarlamaktan ben sorumluydum.
You wanted to sell the diamonds to Tang I was in charge of arranging your meeting at Warehouse 1 0-2
Elmas çantasıyla neden ilgileniyorsun?
Why are you interested in the case of diamonds?
Elmas değil mi?
Not diamonds?
Önce bana elmas demiştin şimdi değil diyorsun ve benim iş ağımı da buna karıştırdın.
First you tell me it's diamonds Now you're saying it's not And you got my network involved I know what's in the case
Elmaslarımı geri istedim o kadar.
I simply wanted my diamonds back ls that wrong?
Bir Ay taşı, on elmas değerindedir.
Moon rocks are worth ten times their weight in diamonds.
Evet elmaslarım.
Oh, my diamonds, yes.
Charles, benim elmaslarımı takıyor.
Charles, she's wearing my diamonds.
Mücevherle falan mı kaplı?
Is it studded with diamonds or something?
Elmas dizili sayısız adam var beni kazanmak için ithal arabalar ve ev anahtarları olan.
There are countless guys lined up with diamonds, imported cars, and offictel keys to win me over.
- Elmas.
Diamonds.
Evet, elmas insanda o etkiyi bırakır, ama... sen hala çok gençsin ve...
Well, diamonds seem to have that effect, but... you're just- - you're still so young and...
Düşük ayarlı elmaslardan bahsettiğini biliyorum, ama yine de...
I know she was referring to low-grade diamonds, but still...
Bana sahip olmak isteyen, hanları hamamları, lüks arabaları olan adamlar var.
There are men lined up with diamonds, luxury cars, and condo keys just to have me.
Çanta alırdım, mücevher alırdım ona.
I would've bought her bags and diamonds.
Bir tür eski tip kolye ucu. Bir karatlık küçük elmaslar.
One of a kind, vintage pendant, one carat small diamonds.
Karo kızı 21 yapar.
Queen of diamonds makes 21.
Fakat ben seni, elmaslara ve kürklere boğamam.
But I can't shower you with diamonds and furs.
Mücevheri kaybolan kadın var ya, meteliğe kurşun atıyorlarmış.
It's insurance fraud. The woman with the diamonds?
Görünüşe göre mücevher kalorifer peteğinin ızgarasına düşmüş.
The diamonds slipped down into a heat register, apparently.
Elmaslar Kraliçesi Bayan X, vay canına.
The Queen of Diamonds is Lady X. Wow.
Uçakta adadaki bir fuarda sergilenmek üzere getirilen iki milyon değerinde elmas varmış.
Well, the plane was transporting a couple million dollars'worth of diamonds for a jewelry expo on the Island.
İşe bak ki, elmaslar da kayıp.
And no surprise- - the diamonds are missing, too.
Ron bir koruma işi alır, elmasları çalar ve uçaktan atlar.
Ron gets a job as an armed guard, steals the diamonds, and jumps out of the plane.
Elmasları bulunca Steve veya Lucy'ye ihtiyacı kalmayacak.
All right, I got it. Once he finds the diamonds, he's not gonna need Steve or Lucy.
Elmasları ver ben de gitmene izin vereyim!
Just give me the diamonds, and I'll let you go!
Sadece elmas olamaz.
It can't be just diamonds
Para ve elmaslar gitti.
The money and the diamonds are gone
Çantadakiler elmas değil.
Those are not diamonds in the case
Elmaslara ilave bir şey mi?
Something extra for the diamonds?