Diyemem Çeviri İngilizce
2,037 parallel translation
Görünüşe göre kadın bir fahişeymiş ama maalesef şu an başka bir şey diyemem.
It does appear that the woman was a prostitute, but I'm afraid that's all I can say right now.
Dövmen hakkında birşey diyemem.
But I don't know about that tattoo. But Draguta will probably like it.
.. tabi ki periler bundan hoşnut oldu diyemem.
Which the Ferryman didn't fail to bring to her attention.
Hayır, beyim, var diyemem. En azından bildiğim kadarıyla yok.
- No, sir, can't say I do, at least none that I know about.
Ama Zabel hakkında sahte söylentiler yaymasına bir şey diyemem bu çok ciddi bir konu.
But they can get him for running false rumors on Zabel, that's serious.
Tuttum diyemem.
I can not say yes.
- Hayır diyemem.
- Yeah, I could use a hand.
Ne yapabileceğime bakarım, başka bir şey diyemem.
All I can say is I'll see what I can do.
Afyonun varsa bir şey diyemem.
Not when you've got some opium.
Ben buna güven diyemem ama ben güvenmiyorum da diyemem.
I cannot say that I trust but I cannot say that I don " t trust.
- Hepsini ben yaptım diyemem.
- I can't take all the credit.
Buna hayır diyemem.
I shall not miss it.
Ölmüş diyemem.
I'm not saying they're dead.
Teklif çok iyi ama yerin altından elinde bir teklifle çıkan herkese "evet" diyemem.
It's tempting, but I can't just say yes to every offer that comes through that floor.
Onun hasta olduğunu pek diyemem.
I wouldn't say he was ill.
- Hayır, "çok" diyemem.
- No, I wouldn't say "lots."
Kendi adıma bir şey diyemem ama şuradaki çok eğleniyor gibi.
I can't say for myself but she seems to be highly amused.
Ben mi, diyemem eminim...
I'm pretty sure you can't actually say that.
Sana artık Şampiyon diyemem.
I can't keep calling you Champ.
Var, ama yüzüne sen 3. adamsın diyemem.
I do, but i wouldn't call her "the third man" to her face.
Yani, Nate'e Vegas'tan uçakla gel diyemem
I mean, it's not like I can ask Nate to fly in from Vegas.
Ona bir şey diyemem, Efendim.
I can't speak to that, sir.
Onun yüzüne bakıp "üzgünüm, bu işe yaramadı." diyemem.
I can't look her in the face and say, "sorry, it didn't work out."
Birşey diyemem.
I wouldn't say.
"Sadece bir kadınım" diyemem.
I can not say "I am a woman."
Diyemem hanımefendi.
I can't, ma'am.
Onların yerinde olsam ben de başka türlü davranırdım diyemem.
I can't say I'd react any differently if I was them.
Kahramancılık oynayan çocuklara pek takım diyemem.
Oh, the kids out there playing hero are hardly a team.
Var diyemem.
Not that I can tell.
Ama bardağa hayır diyemem.
But I never say no to a glass.
Hayır diyemem, oldukça doğru.
It's pretty much accurate. Huh.
- James Canter'a diyemem.
- Not to James Canter, I can't.
Yaptığın şeyi tamamiyle destekliyorum diyemem, ama Quinn'in işleri yoluna koyma şeklinden de pek hoşlanmadım. Yani...
Well, I can't say I totally support what you're doing, but, um, I also didn't like the way Quinn handled things, so...
Ve millet, bazılarınız buna klozet finali diyor ki ben de değil diyemem.
Folks, I don't mean to be crude, But I understand that this game Has unofficially been called
- Tamam, zenci diyemem sana, değil mi?
Okay, I cannot pull off "my brother," can I?
İnsanlara yiyecek almak kendini zengin hissettiriyorsa buna bir şey diyemem ama kıçını öpeceğimi sanma.
Look, if you want to go around giving people food So you can feel high-an d-mighty about yourself, fine. But don't expect me to kiss your behind.
Ama teklif edilmedi de diyemem.
Although, I can't say I haven't been offered.
Tek gecede değiştim diyemem çok yavaş oldu, hatalar yaptım.
And I'm not saying that I changed overnight, it has been slow, and I have made a lot of mistakes.
Babam da " Öyleyim ya da değilim diyemem...
My daddy tell him, " Well, I can't say one way or the other,
Birşey diyemem, onun motoru.
I can't argue, it's his.
Ama imkânsız diyemem.
But I can't say that it's impossible.
Gittim diyemem.
Can't say that I have.
Aşka inanmıyorum diyemem.
Love is... Can't say I don't believe in it.
- Evet. Bu adamlarin yanina gidip, "iste yeni ev arkadasim, ona Doktor diyebilirsiniz." diyemem.
I can't say to these guys, "Hey, this is my new flatmate, he's called the Doctor."
İşim yok diyemem.
I can't say I'm not free
Sanatçıyım diyemem.
I wouldn't say I'm an artist.
Korseleri özledim diyemem!
I can't say that I miss corsets.
İstemem diyemem ama...
Not that I don't want to. All right.
Amerikan görüntü yönetmenleri bunu yapmıyor diyemem ama... onlar muhteşemdi.
Not to say that the American cinematographers didn't use painting. They were brilliant.
Sevindi diyemem, ama en azından, T.J. McChucklenuts için çalışmaktan iyidir.
He wasn't thrilled about it, but at least he wasn't working for T.J. McChucklenuts.
Alışık olduğum durumlar. Güzel diyemem tabii.
I worked with the, uh arson squad in San Diego for a couple years so I'm not unfamiliar with the issues.