Duane Çeviri İngilizce
674 parallel translation
Bu Kuzey Dakota'dan Duane Howard'dı.
That was Duane Howard from North Dakota.
Duane Miller'ı kürsüye davet ediyoruz.
We call Duane Miller to the stand.
Duane Miller.
Duane Miller.
"Katie Duane, Ohio doğumlu." Tarih yok.
"Katie Duane, born Ohio." No date.
Duane.
Hey, Duane!
Okuldaki tek güzel kız, Jacy. Onu da Duane kaptı.
Jacy's the only pretty girl in school, and Duane's got her.
Duane'le sen yatılı okuldasınız.
You and Duane both in a boarding house.
Seni seviyorum ama Duane'i de seviyorum.
I love you, but I love Duane too.
Babam başardıysa, Duane de başarır.
If Daddy could do it, Duane could too.
Tekdüzeliği çabuk keşfetmek istiyorsan, Duane'le evlen.
So if you want to find out about monotony real quick, marry Duane.
Duane geliyor mu?
Duane coming?
Duane'le başım derde girer ama.
I'll have a big problem with Duane, though.
Merhaba, Duane.
Hi, Duane.
Çok seksisin, Duane.
You're so sexy, Duane.
Hayır!
No, Duane!
Duane'i sevmediğimden değil, ama bu yaptığı magandalık.
Nothing against Duane, but that's a roughneck for you.
Duane, seni arıyordum.
Duane, been looking for you.
- Duane'in mi?
- Duane's?
Duane, çabuk ol.
Oh, Duane, hurry.
Duane'den haber aldın mı?
Ever hear from Duane?
Duane'e her zaman biraz aşık olacağım.
I'll always be a little in love with Duane.
Hey, dostum!
- Hey, Duane. - Hey, buddy!
Duane'in orduya girdiğini duydum.
Say, I hear Duane joined the Army.
Duane'le ikiniz oynayalı sanki daha çok zaman önceydi.
Seems longer than that since you and Duane played ball.
Duane'i geçen gün gördüm.
I seen Duane a while ago.
Duane burada mı?
Duane here?
Duane.
Duane.
- Hoşçakal, Duane.
- So long, Duane.
" Duane Eddy'nin bir dostuyla yemek yiyeceksiniz dostu Duane'in parçalarını ıslıkla çalmak isteyecek.
"you will have lunch with a school friend of duane eddy's " who will insist on whistling " some of duane's greatest instrumental hits.
Geç kalıyorsun, Duane!
And you're late today, Duane.
- Duane?
Hey, Duane?
Duane,
Duane? I mean...
Kusura bakma, Duane...
Look, I'm sorry, Duane.
Duane hakkında konuşmak istemiyorum.
Uh, I don't wanna talk to you about Duane, huh?
Duane değil, benim hakkımda konuşalım.
All right, let's don't talk about Duane, let's talk about me.
Duane, yani Abdullah, Bill Duke ve Lonnie, lvan Dixon.
( MAKES BUZZING SOUND ) Duane, uh, I, I mean, Abdullah, is Bill Duke. Lonnie, Ivan Dixon.
Oh,... Bu babam... Büyükbabam...
Oh, you see... that's my dad, that's Father, and that's my brother, Duane.
- Duane ve ben de nehir kenarına gittik.
- Duane and I went to the boat basin.
Şimdi gitmem gerek. Biliyorsun Dünya gezegenine dönmeliyim.
I have to go now, Duane, because I'm due back on the planet Earth.
Duane götürür.
- No. Duane can.
- Evet, Duane halleder.
- Yes, Duane is. I'll be right...
İstediğin her şeyi yiyebilirsin Duane.
You can eat anything you want, Duane.
Bak Duane, çok çeşit var.
Look, Duane, they have a wide selection.
Duane bu işi sen hallet.
Duane, you take care of it.
Sağ ön lastiğin inmiş Duane.
Your right front tire is flat, Duane.
- Duane Capps olduğu şüphesiz.
- No question. It was Duane Capps.
Duane Capps ile ben çıkıyordum.
I'd been going with Duane Capps.
Duane Bendix'i çağırıyoruz.
We call Duane Bendix.
Dün neredeydin, Duane?
Where were you yesterday, Duane?
Seninle konuşmam gerek, Duane.
Duane, I wanna talk to you, Duane.
- Elaine.
Duane.