Dörtnala Çeviri İngilizce
183 parallel translation
Dörtnala borusu çal!
Sound the gallop!
Daha seni dörtnala koşturacağım.
I'll have a gallop from you yet.
Yeni arkadaşlığımızı kutlamak için fundalıkta dörtnala gidelim mi?
Well, let us celebrate our new friendship by a gallop over the moors.
Dörtnala uzaklaştı.
He's just riding away.
Dörtnala!
Gallop!
Birden bire, dörtnala, doğru üstümüze gelebilir,
Suddenly, at full gallop, riding right upon us,
Atlıyorlar, zıplıyorlar, dörtnala koşuyorlar.
You can hardly see them as they flash by!
Atlar dörtnala!
Horses to gallop!
Koca koca hayvanları eyersiz olarak sırf ayaklarımla tutunarak... dörtnala koşturabilirim.
I can ride great geldings bareback at a full gallop, holding on with just my thighs.
Bir dakika önce dörtnala geldi, yorgun ama memnun görünüyordu.
He came galloping in a minute ago looking tired but satisfied.
- Dörtnala!
- At a gallop!
Hadi, dörtnala gidelim.
Come, at a gallop.
Dörtnala, görebiliyor musunuz?
Can you see this gallop?
Dörtnala Hayalet. 1'e 15 ve bu yarış tam ona göre.
Galloping Ghost. He's 1 5-1 and it's his kind of a track.
Sanki dörtnala giderken üstümü değiştiriyor gibiyim.
Try dressing on the front seat at a gallop.
Güzel bir duş alayım, sonra Roma'ya doğru dörtnala koşacağız.
I'll have a nice shower and then we'll go to rome at a gallop.
Hedefine doğru dörtnala gidiyor, güzel, tatlı bir hedefe. Ona ulaşmasına bu dünyada hiçbir şey engel olamaz.
It gallops towards its object - its sweet, sweet object - and then nothing in the world can hold it back.
Komşu tepelerde birkaç gün dörtnala gezin, bir şeyiniz kalmaz.
A few gallops over the downs will have you back in the saddle in no time.
Dörtnala gidelim oğlum.
Full gallop, son.
Stepan dörtnala nereye gitti?
Where did Stepan gallop to?
Hayır, ama yarım günlüğüne dörtnala giden birini kiralarım.
No, but I call a half-a-day gallop a romp.
- Acele edin, dörtnala.
- Hurry up, gallop!
Senin ve Ben'in hatırına, buraya gelmek için bütün gece dörtnala at sürdüm.
I galloped all night loqg to make it here for you and Ben s sake...
Dörtnala komşu köylere gidin ve ne pahasına olursa olsun söz alın, ancak bu aylak öğretmen için bazı önlemler almalıyız.
Gallop to the neighbouring villages and promise whatever it takes, but bring some people in order to teach these idlers a lesson.
Kasaba meclisi şerifin peşinden dörtnala gitti.
The town council's out on a gallop with the Sheriff.
Dörtnala gidin.
Troop at the gallop.
Dörtnala, hücum!
At a gallop, charge!
Dörtnala!
At the gallop!
Dehşete düşen baba, inleyen oğlunu kucağında tutarak... dörtnala at sürer.
" The father, terrified, gallops on, holding the moaning child in his arms.
Dörtnala!
Canter!
Dörtnala gidiyor çayırlarda
Galloping through the sward
Dörtnala! ...
Gallop, ho!
"Dörtnala giden adam Ateş atlarında"
"Man who gallops on fire horses."
Biniciliğe olan düşkünlüğünü bildiğimden iki tane at satın aldım. Birlikte dörtnala koşturabiliriz.
Knowing how fond you are of riding, I bought two horses so we could go for a gallop together.
Amca, zaten kafamın içinde atlar dörtnala, bu kekelemenle daha da berbat ediyorsun!
B-b-b... Uncle, there's a galloping in my head and you're making it worse!
Atlar dörtnala koşuyor içinde.
Galloping inside it.
Kafamın içinde atlar dörtnala koşuyor ve toynakları tepişiyordu...
There was a galloping in my head and a pounding... Yes.
Şu dörtnala koşan atları özlemeyeceksin bile.
You won't miss those wild gallops over the plain.
Ölene dek dörtnala gidecekler, ta ki biz... onlara "dur" diyene dek.
They'll gallop till they die, they will... if we don't say "stop."
" Ben en azından dörtnala gittim.
"At least I galloped. When did you?"
Pekala, sen hiç dörtnala gitmedin.
All right, you never galloped.
Eğer ben o çocuğun dörtnala gitmesiyle senin tüm eğitimin arasında bir seçim yapacak olsam...
If I have to choose between his galloping and your sheer training...
Senin o çocuğu, kendi kendine, dörtnala gittiği o kabustan kurtarma gücün var.
Your power to pull him out of the nightmare he's galloped himself into.
Bir daha dörtnala gitmeyeceksin, AIan.
You won't gallop anymore, Alan.
Dörtnala geçerken bana baktı.
I stood still and he took a brief look at me while he was at a gallop.
Tek bir bakışla mı? Hem de dörtnala?
A look while at a gallop?
Bu günü çok uzun zamandır hayal ediyordum ama bu kadar cesur, yiğit ve akıllısını beklemiyordum. Benim için yedi denizi aşıp gelen. Yanımda olabilmek için çölleri ve kanyonları dörtnala geçen.
I've been dreaming of this day for so long but little did I expect one so brave and valiant and wise one who's crossed the seven seas for me and galloped across deserts and canyons to be by my side at last.
Ama dörtnala değil, değil mi?
But not at a gallop, surely.
Ben her zaman dörtnala giderim.
I always go downhill at a gallop.
- Yol boyunca dörtnala gider misiniz?
- Yes, do not waste a second. - Yes,'ve heard!
Dörtnala.
Riding away.