English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ E ] / Eatin

Eatin Çeviri İngilizce

377 parallel translation
Bu insanlar ne zaman yemekten vazgeçecekler, Allah aşkına?
When will these people learn to stop eatin', for Christ's sake?
- Onun nesi var?
- What's eatin'on her?
O halde, sorunun ne?
Well, then, what's eatin'you?
İçini kemiren bir şey var.
Something's eatin'you.
- Böyle bir anda nasıl olur da yemekten bahsedersin?
- How can you talk of eatin at a time like this?
Sıkıntısı ne bunun?
What's eatin him?
Nesi var bunun?
What's eatin him? Say
Senin neyin var?
What's eatin'you?
Yabani tavuktan iyi yemek oluyor.
- Makes good eatin'— wild hen. Don't it?
- Derdin ne?
- What's eatin'you anyway?
Derdin ne?
- What's eatin'you?
- İçini kemiren ne?
What's eatin'ya?
Bu gece kendi yatağında uyuyup ev yemekleri yiyeceksin, Jeb.
Once you're sleepin'in your own bed and eatin'at your own table, Jeb,
Jim, neyin var?
Jim, what's eatin'you?
- Evet ama onları yemek yerken kullanmalıyım.
- But I gotta use'em for eatin'!
Seni rahatsız eden ne?
What's eatin'you?
İçeri gel, aç gibiyim.
Come on in, I feel like eatin'.
Bil bakalım Mindy's'de kim kahvaltı ediyor?
Guess who's sittin'in Mindy's right now, eatin'a steak breakfast.
İçini neyin yediğini biliyorsun.
You know what's eatin'at ya?
Eskiden sürekli yerdim.
I used to be eatin'it all the time.
Şimdiye kadar yakaladığım tek kısrak... ateş yiyen bir rahibin kızıl saçlı kızıydı.
The liveliest little filly I ever roped... was a redheaded daughter of a fire-eatin'preacher.
- Devam et. Kışın hükümetin sığırlarından yararlanmak için kabilesiyle Wingate'e gitmiş.
Scar's band was headed north to winter at Fort Wingate, eatin'agency beef.
Arliss, o pis köpekle yemek yemeyi bırak!
Arliss, quit eatin with that nasty old pup!
Güzel yemekti.
Good eatin'. Bye-bye.
Neyin var? Sadece zenci olduğumu söylediğim için mi...
What's eatin'you?
Sonunda sığır eti yiyeceğim.
It's gonna end with me eatin a corn beef.
Bu yediğin en pahalı tavuk olacak, oğlum ama her kuruşuna değer beraber yiyeceğin çekici misafir düşünüldüğünde.
This is gonna be about the most expensive chicken supper you ever et, boy... but worth every cent of it... considering'the charming'company you're gonna be eatin'it in.
- Tatlım, acının ekmeğinden yiyordum.
" Honey, I've been eatin'" the bread of sorrow.
Yiyip bitirdiğin nedir?
What's eatin'you?
Derdin ne senin?
What the hell is eatin'you?
Yeme havasındayım.
I'm for eatin'.
Yiyebileceğiniz her şey bu masada.
Everything we're gonna be eatin'is on this table.
- Yiyorum ya işte.
- I`m eatin` it, see?
Bak, yiyorum Ratzo. Mmm.
Look, I`m eatin` this shit, Ratso.
- Canın tekrar yemek çekiyor mu?
- You feel like eatin'again?
Ne için şimdi kraker yiyorsun?
What are you eatin'the pretzels for now?
İşte, ayrılmak zorunda kalırsak, iyi yemeklik olur.
Here, if we get split up, this'll make good eatin'.
- Bence düşmanla aynı masada yemek yemek çok onur kırıcı.
- I think it's disgraceful, eatin'with the enemy.
Hali hazırda benim suyumu içip benim otlarımı yiyorlar.
Right now they're drinkin'my water... and eatin'my grass.
Jim Bridger'i, Kit Carson'ı, Ciğer Yiyen Johnson'u tanırdım.
Knew Jim Bridger, Kit Carson, Liver Eatin'Johnson.
Son altı aydır ne yediğinizi sanıyordunuz?
What do you think you've been eatin the last six months?
Ayakta yemek güzel.
Sure is nice to be eatin'standin'still.
Evet, haklısın.Bugünlerdeki işlerin gidişine göre, tam yemek vakti.
Yeah, you're right. The way things are these days, it's good to be eatin', period.
Senin derdin ne?
- What's eatin'you?
Günün birinde bu yangın tuzaklarının içinde 10.000 kişiyi öldürecekler,... ve ben de birisinin çıkıp, bize nasıl inşa etmeleri gerektiğini sorana dek duman yutup, ölü taşıyacağım.
You know, one of these days, they're gonna kill 10,000 in one of these firetraps. And I'm gonna keep eatin'smoke and bringin'out bodies... until somebody asks us how to build'em.
Açık büfede oturmuş, yemek yiyormuş ve bir kadın görmüş. Kadın sinek şakşağı ile sinek öldürüyormuş.
He was sittin'in the buffet, he was eatin', and he saw a woman... and she was swatting'flies.
Hiç değişmemişsin.
- I was eatin'dinner. - You haven't changed a bit.
Öyle olsa bu tavşanı yiyor olmazdım.
Otherwise I wouldn't be eatin'hare.
Yemekte kullanıyorum.
I use'em for eatin'.
- Red Shirt'ün ta kendisi, yüzbaşı!
The black-hearted, gut-eatin'- -
İçimi kemiren bir şeyi itiraf etmeliyim.
I got a confession eatin my guts...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]