Eee Çeviri İngilizce
10,896 parallel translation
Eee, size Elvis taklidi yapayım mı ha?
I can do an Elvis impression
Eee, nasılsın?
So how have you been?
Eee...
So...
Eee?
So?
eee ne düşünüyorsun?
so what did you think?
Eee, Dex.
All right, Dex.
Eee, Dan?
All right, Dan?
Eee, neyden bahsediyorduk?
So, what were we talking about?
Eee, başka diyeceğiniz var mı?
So, any last words?
Eee, aranızdan kim neler olduğunu anlatmak ister?
So, which one of you wants to tell us what happened?
Eee, tüm gece yapacağın şey bu mu?
So is this what you're gonna be doing all night?
- Eee, var mıyım yok muyum?
- So am I in or not?
Eee?
Well?
Eee.
So.
Eee, ne kadar?
So, how much?
Eee Molly?
So Molly.
Eee?
And?
Ne, eee'si?
Well, what?
Eee, Nick.
Well, Nick.
Eee... Zor bir gün mü geçirdin?
So... hard day?
Eee, şeylerin nerede?
And, um, where's all your stuff?
Eee, kaçmaya mı çalışıyordun?
So, are you trying to escape?
Eee?
So...
Eee, baban sürprizine şaşırdı mı?
So, was your dad surprised?
Eee?
Yeah?
- Eee. Ne öğrendin?
- So what did you learn?
Eee. Yani?
- Yeah, so?
- Eee, olabilir.
- Erm, yeah.
Eee, cornflakeli ve Marslı, ya da, ona benzer bir şey?
Erm... What about, er, cornflakes and Mars or summat?
Eee...
Er...
- Oo, peki o zaman, eee...
- Oh, right. Er...
- Eee, iyidir.
- Er, yeah.
Eee, karavan.
Er, caravan.
- Eee?
- And?
- Eee, onu tam duyamadım.
- Er, I couldn't hear him.
Eee, bilirsin... O ergenlik çağında ve... Gerçekten de Joey'in arkadaşını model olarak kullanmak uygun mu?
Well, you know... he's a teenager and... is it really appropriate to be using Joey's friend as a model?
Eee, saat 10 : 00.
Well, it's 10 : 00.
Eee, cebimde yakında boşa çıkacak... West Village'da kira kontrolü yapılmış.. Bir evin anahtarı var.
Well, I happen to have in my pocket... the key to a rent-controlled apartment in the West Village... soon to be vacated.
Eee... Neden tabletle bu kadar ilgileniyorsun?
So... what makes you so curious about the tablet?
Eee...
Okay, I...
Eee, Ibiza?
So, Ibiza?
Eee, şu anda sizin simüleşeğinizin yanında duruyorum.
Well, I'm standing here in sunny, beautiful overbluff with your simulit shadow.
Eee, Quincy'e giden otobüs artık çalışıyor.
Well, the bus to Quincy's running again.
Eee... 100'ü geri al.
Well... Keep that hundred.
Eee, o da gitti..
Well, that's gone too.
- Eee?
- Right?
- Sanki şey gibi ımm, fakat anlamadım.
- The eee like jee, but I don't get this.
Eee, Dave, buu, ee, Sook-yin Park.
Uh, Dave, this is, uh, Sook-yin Park.
Eee, onları nereye koydun?
Well, where did you put them?
- Birini bulursam, programım için 200,000 verecek. - Eee?
- Yeah?
Eee.. şimdi nediyorsun bakalım şu...
Now that there's what you call a good taste of the insurance fraud.