English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ E ] / Eel

Eel Çeviri İngilizce

498 parallel translation
Haşlanmış yılanbalığıyla biraz'sake'istiyorum.
I want some sake with roasted eel.
Walt Cushman Gloucester'a benden önce dönerse, kendimi yılan balığıyla asarım.
Walt Cushman beats me into Gloucester, I'll hang myself with an eel.
Söyleyin ona yılan balığı gibi derisini yüzeceğim.
Oh, tell him to go peel an eel!
Yılan bile olsa buradan çıkma ihtimali yok.
No chance for a getaway. An eel couldn't get through.
Kaskatı kesilmişim.
Oh, I'm as stiff as a vanished eel.
O paranın, Tanrı'nın hizmetinde kullanılmasına izin verseydin, inayetinin sana yöneldiğini hissederdin.
If you let that money serve the Lord's purpose, He might f eel kind towards you. Keep talkin', preacher.
Artık kendimi arınmış hissediyorum.
I f eel clean now.
Çok kötü kızmaya başladığımı hissediyorum.
I can f eel myself gettin'awful mad.
Pazar günü akşam yemeğine kızarmış yılan balığı yersin.
You shall have fried eel for dinner on Sunday.
Bir restoranındayım şu an.
I'm at an eel restaurant now
Harris, yılan balığı görmek ister misin?
Harris, want to see a prairie eel?
Şu dişliyi görüyor musun?
See that little cogwh eel?
Hangi koltuğa, hayatım? Herhangi birine.
IT'S JUST THAT I LOVE TO KN EEL AT YOUR FEET.
Fark etmez.
WELL, KN EEL IN A CHAIR.
Yılan balıklarının petrol koktuğundan şikayet ediyordu.
He complained that his eel tasted of crude oil.
Yılan balığı yakaladım sanmıştım!
I thought I'd caught an eel.
Ahtapot, tempura, teriyaki soslu tavuk soslu yosun, haşlanmış yılan balığı.
Octopus, tempura, chicken teriyaki seasoned seaweed, boiled eel.
Fena olmaz leziz yemek, yılan balığı, ciğerli börek.
We wouldn't mind a tasty meal of paté de foie and filleted eel.
- Yılanbalığı!
Eel.
Yılanbalığı mı?
Eel? Eel.
Yılanbalığı çabuk bozuluyor.
Eel spoils quickly.
Ya da renkli derisi göz okşuyor diye, Engerek daha mı iyi yılan balığından?
Or is the adder better than the eel... because his painted skin contents the eye?
Regulus V'in dev yılanbalığı kuşları. 11 yılda bir, doğdukları mağaralara dönmek zorundalar.
The giant eel-birds of Regulus V, once each 11 years they must return to the caverns where they hatched.
Dünyadaki elektrik balıkları, Antos IV'ün dev solucanları...
The electric eel on Earth, the giant dry-worm of Antos IV. - The fluffy...
İnsanlar şişlerdeki yılan balıklarından zevk alırken ben onlar için şişleri bileylerdim.
When people were enjoying baked eel on skewers I'd be the one sharpening the skewers for them.
Eve gittim ve babama, "Baksana, ne hârika bir yılan balığı yakaladım!" dedim.
I went to the house and said : Daddy, see that eel great I even caught!
Yılan balığı.
- Touch? - Eel.
Yani bodrum. Sotano da İspanyolcası.
He meant the eel / an So that's sotano in Spanish...
Gümüş balığı, morina yılan balığı, John Dory sardalya ve kurbağa.
They're smelts, ling, conger eel, John Dory, pilchards and frog fish.
Seni yılan kılığındaki yılanbalığı!
You eel in snake's clothing!
Yılan balığı kadar kaygan...
Slippy as an eel...
Küçük yılanbalığı mağaradan çıkar, deliğe yüzer, delikten çıkar, tekrar mağaraya girer.
Little brown eel comes out of the cave swims into the hole... It's not too good, is it?
Müren balığı.
It's a moray eel.
Sonra fırında elma saat 10'da yılan balıklı sandviç.
And then, a baked apple and at 1 0 o'clock an eel sandwich.
Elektrikli yılan balığı.
An electric eel.
Gördüğüm en büyük mürendi!
That's the biggest moray eel I ever saw!
Müreni gördüğümüz yer burası.
That's where we saw the eel.
Hadi kaybol buradan! 25 binlik.
Whoa-eel 25 Gs.
- Yılan balığı dedin sandım.
Oh, I'm sorry. I thought you wanted a moray eel. That's the best they could do.
Bol fileto.
Eel.
Soslu bol fileto...
Eel scallop...
Paella İspanyoldur diyor ben... Doğu Londra'nın kokulu yılan balığı böreği değildir!
I tell him paella is Spanish, not cockney stinking eel pie!
Yılanbalığı gibi kaydın.
You slip like an eel
Elimin altında yılan gibi kıpırdayan bu şey de ne?
What's this I feel that wriggles like an eel?
Bana elektrikli yılanbalığını... oyuncak olarak verdiği günü hatırlıyorum.
I remember that time he gave me an electric eel as a toy.
Köpekbalığı, barakuda, yılanbalığı veya kıskanç bir aşık değildi.
It wasn't a shark, or a barracuda, or a moray eel, or a jealous lover.
Yılan gibi kıvrılıyor.
Moves like an eel.
En az beş kilo çeken bir yılanbalığı yakalamışlar.
They caught an eel weighing 5 kilos at the very least.
O ayyaş yılan balığını unut artık.
Forget that pickled eel!
- Yılanbalığı mı?
- A moray eel?
Kesinlikle!
Recently I was reading a magazine story about a woman in Malaya who was drowned by a huge moray eel which darted out of a hole... dragged her to the floor of the ocean, its teeth buried in her throat. Absolutely!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]