Effort Çeviri İngilizce
6,040 parallel translation
İran'ın uranyum zenginleştirme çalışmalarına karşı olarak çıkmıştı.
Effort against uranium enrichment in Iran.
Bir kurtarma çalışması.
A possible rescue effort.
Denizde Rus savaş gemileri olduğu sürece kurtarma ihtimalimiz azalıyor.
A rescue effort gets a lot less likely with Russian destroyers in the water.
Çabaların için minnettarım.
Look, I appreciate the effort.
And gizlemek için gösterdiğin çabayı takdir ediyorum.
And I appreciate the effort to conceal them.
Louis, yeni ortakları benimsemek senin için her zaman kolay olmadı biliyorum ama Jeff ile gerçekten iyi çalıştınız.
Louis, I know it hasn't always been easy for you to embrace new partners, but you've made a great effort with Jeff.
Partneri Dean Caldwell ile birlikte bir kerede duvarı tırmandı.
Without using fixed ropes and climbing in a fierce effort from the ground with his partner Dean Caldwell
Tamam. Tek başına gece gündüz tırmanarak Alex Honnold, Yosemite'nin üç büyük duvarını 18 saatte tırmandı.
Climbing alone in a continuous effort day and night Alex climbed the three highest walls of Yosemite in just 18 hours.
Sistemi es geçmeye çabalarken... Maymunlar alışılmadık bir liderin etrafında toplandı.
In an effort to avoid the Monkeys system met with a foreign leader.
Tırmanış sporu olgunlaştıkça, Yosemite tırmanışçıları da suçlu imajlarını değiştirmek uğrunda çaba harcıyorlar.
While the sport has matured climbing Yosemite climbers have made an effort to clean up its image.
Evet, iki partili bir çaba olmalı.
Yes, it should be a bipartisan effort.
Ekip çalışması.
Team effort.
Boşuna yorulma.
A waste of effort.
Ama ciddi ciddi iyi bir öğretmen olmaya çalışacaksan bir şans vermek isterim.
But if you're interested in making a sincere effort to be a good teacher, then I'm willing to give this a shot.
Bu bir ekip çalışması Caitlyn.
Ah, it was a team effort, Caitlyn.
Çalışmalarımıza yeniden katılmaya hazır mısınız?
Ready to rejoin the effort?
KBS'in yeni özel programı'Bu Kişiyi Tanıyan Var mı? 'Kore Savaşı'nda ayrılan birçok aileyi yeniden bir araya getirmek için yayına başlıyor.
The new KBS special program'Does Anyone Know This Person'is being launched in an effort to reunite the many families who were separated in the Korean War.
Sayın Başbakanım General Tariq'ın hayatınıza kastedenleri bulmaya çalışırken Abbudin'de sıkıyönetim başlattığının eminim farkındasınızdır.
Mr. President... I am sure you are aware that General Tariq, in his effort to find the people responsible for the attempt on your life, has put Abbudin under martial law.
Onu son bir gayretle savaştan kaçınmak için.
Her last-ditch effort to avoid war.
Savaş çabamızın parçası olmana ihtiyacımız var.
We need you to be part of our war effort.
Fazladan çabalıyorsunuz.
Making the extra effort. Good for you.
- O kadar çaba boşuna.
All that effort for nothing.
Tuzlu her kar küreme en az eforla park alanını küreyebilir.
"Any snowplow worth its salt"... "Can plow a parking lot with minimal effort."
Ama iş arkadaşım Henry'e göre, telefona ne kadar yakın olursan telefon olmayanlardan uzak olursun insanlar gibi. Bu yüzden buna çaba...
But my coworker Henry believes that being so close to my phone is what's keeping me from being close to non-phones, like people, so I've been making more of an effort to...
Evet, baktım ki özensiz görünüşüm çok fazla özen gerektiriyor.
- Whoa, Back To The Future much? Yeah, well, I realized the no-effort look had become too much effort for me.
Bundan biraz daha fazla çaba göstermen gerekecek.
You're going to have to put in a little more effort than that.
Molly Ronder topumu aldı ve beni okulda ağlattı. Okul, numara, giriş, çaba, yükleme.
Molly Ronder took my ball and forced me to cry at school, school, numbers, input, effort, load.
Grup çalışması sayesinde oldu lale.
It has been a group effort, tulip.
Korra teslim olması için zorlanıyordu.
In an effort to force Korra to surrender herself,
Bu zehri zerk ettiğimizde, bedenin seni hayatta tutabilmek için doğal bir tepki vererek seni Avatar haline geçmeye zorlayacak.
Once we administer this poison, your body will naturally react, forcing you into the Avatar state in an effort to keep you alive.
Sonuçlar emeklerini yansıtmıyor.
Your numbers don't reflect the effort you've put in.
Bu şirketlerin ürünlerinin çekiciliğini en üst seviyeye çıkarmak için harcayacakları bilimsel çabanın miktarını küçümsememelisiniz.
You can't underestimate the amount of scientific effort that these companies will put into maximising the allure of their products.
Ama... senin de... biraz efor sarf etmen gerekiyor.
But... even from your part... it takes an effort.
Onunla anlaşmak için çaba gösteremez misin?
Can't you make an effort to get on with her?
Çaba harcadığını anlamalılar. Öyle yataktan kalkıp dünkü takımın içine yeni bir gömlekle gelmediğini.
They need to feel like you've made an effort, that you didn't just roll out of bed and throw on yesterday's suit with a new shirt.
Bu yüzden kadınlara biraz saygılı olalım ve senin de çaba sarf ettiğini gösterelim.
So let's give the ladies a little respect and show them that you can make an effort too.
- Evet. Eğer beni kendi başıma öğrenmek zorunda bırakırsan kimi koruyorsan bunu ona ödetmem gerekebilir.
If you put me through the effort of finding out on my own I might have to exact a price from whoever it is you're protecting.
Evet, benim için ne kadar zor olduğunu bir bilsen.
Yeah, that's been a herculean effort.
Bize nasıl yardım edebileceğini sormanı isterdim toplu yaptığımız şu işe, ülkemizi güvende tutmak için.
I'd like to hear you ask how you can help our effort, our collective fucking effort, to make our country safe. Do you think you could manage that?
Tek dileğim çabalarına değen biri olduğumu kanıtlamaktı. Sana güvendiğim gibi senin de bana güvenebileceğini... ama yapamadım.
All I ever wanted to do was show you I was worth your effort, that I could... that I could be counted on the way I count on you, and I can't do that.
Biraz gayret gerektirecek.
Oh, that is a lot of effort right there.
Az uğraşıldığı için değil.
But not for lack of effort.
Biraz düzgün yap!
Put some effort into it!
Son dakika girişimini bilirsiniz.
YOU KNOW, LAST-DITCH EFFORT
Son dakika bilgilerini sizlere ulaştırabilmek için ZTV olarak artık kullanılmayan bir ulusal hava uydusuna erişim sağladık.
In our continuing effort to bring you up to the minute information, we at Z-TV have acquired a National Weather Service satellite that they aren't using anymore.
- İlişkileri düzeltmek için resmi olmayan yollardan görüşmeler yaptım.
- Well, in an effort to mend fences, I've been working back channels all day.
Eğer ilk 10 yılda sıkıntı çıkarsa, sorunu düzeltmek için elimizden geleni yapıyoruz.
If there are complications within the first 10 years, we make every effort to rectify them.
Kızın üzerine çok fazla zaman ve efor harcıyorsun.
You're putting a lot of time and effort into her.
Değerli olan her şey efor ister değil mi?
Anything worthwhile is worth the effort, right?
Gücünü hafife almışım.
Not without effort.
- Takım çalışması.
Team effort.