Elden bir şey gelmez Çeviri İngilizce
108 parallel translation
- Elden bir şey gelmez.
- Can't be helped.
Elden bir şey gelmez, biliyorsun.
That's the way things are, you know.
Elden bir şey gelmez!
That's life.
- Bazı şeyler için elden bir şey gelmez.
- Some things can't be helped.
Onlar öldükten sonra elden bir şey gelmez çünkü.
"None can serve his parents beyond the grave."
Elden bir şey gelmez.
It can't be helped
Savaş var, elden bir şey gelmez.
It's war - it can't be helped
Ama elden bir şey gelmez.
But it can't be helped.
Elden bir şey gelmez.
It can't be helped.
Elden bir şey gelmez.
Can't be helped.
- Elden bir şey gelmez.
- It can't be helped.
Elden bir şey gelmez!
It can't be helped!
Elden bir şey gelmez.
You can do nothing alone.
Anlıyorum. Kusura bakma, David. Elden bir şey gelmez.
I see I'm sorry, David. lt can't be helped.
- Moda böyle. Elden bir şey gelmez.
- It's in fashion.
Elden bir şey gelmez.
There's absolutely nothing you can do about it.
Görev başındaysan elden bir şey gelmez, değil mi?
Not fun being on night shift, is it?
Elden bir şey gelmez.
Nothing you can do about it.
Artık elden bir şey gelmez.
Well, it can't be helped now.
Kamera önünde olan onlar, elden bir şey gelmez
They're in front of the camera, you can't do a thing about it.
Ne yapalım, elden bir şey gelmez.
That can't be helped
Elden bir şey gelmez.
Nothing I could do!
Bu konuda elden bir şey gelmez.
Nothing you can do about that.
Elden bir şey gelmez.
There's no help for it
Elden bir şey gelmez.
What can they do?
Elden bir şey gelmez.
It's an accident.
Elden bir şey gelmez.
You can't do anything.
Elden bir şey gelmez dedi
And there's nothing to do
Elden bir şey gelmez.
I can't help it.
Ama senyaku için olduğundan, elden bir şey gelmez.
But since it's for the senyaku, it can't be helped.
Elden bir şey gelmez.
Hey, them's the breaks.
Ama istediğiniz şey buysa, elden bir şey gelmez ama!
But, if this is what you want, I guess It can't be helped!
Yardım etmek isterdim, ama elden bir şey gelmez.
- It's out of my hands. - Fine.
Elden bir şey gelmez.
Well, what can you do?
Muhtaç olunca elden bir şey gelmez.
Wanting's got nothing to do with it.
Aslına bakarsan sen bir batakhane gülüsün, elden bir şey gelmez.
The fact that you're a greasy spic, it's got nothing to do with it.
Elden bir şey gelmez artık.
And there's nothing to be done.
Ama elden bir şey gelmez.
But it doesn't matter.
Şayet bunun için çabalıyorsa bir kanıt sunulmadığı müddetçe ne diyeyim, elden bir şey gelmez.
If he has been trying to do that, there's no evidence to suggest unless... some can be found.
Durum bu, elden bir şey gelmez.
It is what it is, And there's nothing we can do about it.
Elden bir şey gelmez.
Nothing to do about it now.
Pekala, ona da elden bir şey gelmez.
Well... That just can't be helped.
Onun için elden artık bir şey gelmez ama bana öyle geliyor ki hiç böyle hırsız görmemişsindir.
It's too late to do anything about that now but it seem to me like you never did see such a stealing man in all my born days.
Elden bir şey gelmez. O...
Can't help but be.
- Elden bir şey gelmez.
- Well, it can't be helped.
- Bu konuda elden bir şey gelmez.
- Nothing can be done about that.
Ama cezasını doldurmuşsa elden pek bir şey gelmez.
But once you do your time, there's not much else you can do.
Elden başka bir şey gelmez...
It's all you can...
Kaderdir, elden de bir şey gelmez.
Nothing can be done.
Acıya teslim olamam. Elden bir şey gelmez.
I don't resign myself to sorrow without doing anything.
- Elden başka bir şey gelmez.
There ain't any more to it than that.