English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ E ] / En kısa zamanda

En kısa zamanda Çeviri İngilizce

2,617 parallel translation
Annenin arabasını en kısa zamanda geri istiyoruz.
We want your mum's car back asap.
Uygun olan en kısa zamanda uğrayacağım.
I'll swing by as soon as I can.
En kısa zamanda yanında olacağım.
I'll be over as soon as I can.
En kısa zamanda.
In a bear-minute.
Ama en kısa zamanda ufak bir tadilat yapacağım. Evi gezdiniz mi?
Have you looked at it?
Evet, anladım... hayır sorun değil. En kısa zamanda ordayım.
Right, I see, hmm... no, that's fine, I'll be with you as soon as I can.
Zaten, en kısa zamanda geri dönmek istersin diye düşündüm.
Anyway, I thought you wanted to get back there as soon as possible.
En kısa zamanda.
As soon as possible.
En kısa zamanda yaz ve bittiğinde bana haber ver.
Write it as soon as you can and let me know when it is ready.
En kısa zamanda diğer kurbanların kimliklerini tespit etmemiz gerekir.
We should make headway identifying the victims over the next day or so.
En kısa zamanda yapmaya geleceğim.
I came as soon as I could.
Aynı zamanda Quinn teyzem döndüğü için minnettarım Ve umarım Erin en kısa zamanda ailesini görür.
I'm also thankful that Aunt Quinn is back and for Chester and I hope that Erin gets to see her parents soon.
"Umarım en kısa zamanda borunu yeniden çalabilirim."
"I just hope I'm able to poop again soon."
En kısa zamanda orada olacağım.
I'll be there as soon as I can.
En kısa zamanda bana ulaşmanı umuyorum.
I hope to hear from you soon.
Tamam, evet, bu mantıklı zaman bunu açıklamak, ama en kısa zamanda, test gördüğünüz gibi Ben boş gidin.
Okay, yes, it makes sense when you explain it, but as soon as I see the test, I go blank.
Babamın iyi olduğunu biliyoruz... Ah, en kısa zamanda sizin eve de telefon etmeliyiz, Takashi.
so we'll figure something out.
Bu olayın en kısa zamanda çözülmesini istiyorum.
Nice to meet you, sir. Now I want this resolved A.S.A.P.
Pekala, o adresi Jai'e en kısa zamanda ulaştırın.
All right, get that address to Jai as soon as possible.
En kısa zamanda.
Soon.
Seni üzmek istemeyiz ama eğer en kısa zamanda kaynak bulamazsak baban Smithson Lisesinden kovulacak.
We didn't want to upset you but unless there is an immediate injection of major funding your dad is being forced out of Smithson High.
Amca, beni merak etme. En kısa zamanda gideceğim.
Uncle, don't worry about me, I'll go back soon.
En kısa zamanda merkeze dönmemiz lazım.
We have to get back to the office as soon as possible.
Biraz ağrı hissedeceksin, ama en kısa zamanda ayağa kalkarsın.
You're gonna be a bit sore, but we'll have you on your feet in no time.
Evet, en kısa zamanda evde ol.
Yes, as soon as possible.
Ama en kısa zamanda buradan gitmeliyim, Leigh.
But I need to go, Leigh, as soon as possible.
Bizi bekle. En kısa zamanda gelmeye çalışacağız.
We'll be there as soon as we can.
Ama inan bana, seni en kısa zamanda tekrar ayağa kaldıracağız.
But trust me, we will have you back on your feet as soon as possible.
Umarım çabucak tamir edilir de, buraya en kısa zamanda geri dönersiniz.
Well, I hope the repairs go quickly so we get you back here real soon.
En kısa zamanda bir tam muayene yapacağım.
I'd like to do a full examination as soon as possible,
Öyle ya da böyle en kısa zamanda sigortan olacak ve gerçek bir doktora bakılabileceksin.
But either way, you'll get insurance soon and be able to see a real doctor.
Mümkün olan en kısa zamanda.
Asap.
En kısa zamanda bizi ara.
Give us a bell as soon as poss.
Yanlış bir şey yapmadım. En kısa zamanda çıkarım.
I've done nothing wrong so I'll be out in no time.
- En kısa zamanda dönerim, tamam mı?
I'll be back here in no time. Right?
Eminim en kısa zamanda yola koyulacağız.
I'm sure we'll be able to get you folks underway soon.
Eğer o neşeli Bay Fıçı'nın parlak mistik bir sırrı varsa,... en kısa zamanda onu bulmam lazım.
If Mr. Tub of Jolly has some sparkly, mystic secret, I need to find it, ASAP!
ve en kısa zamanda da onunla buluşmak için beklesin.
And I will be wanting to meet him soon.
- Gelebildiğim en kısa zamanda geldim.
- I came as soon as I could.
Eğer beni dinlersen kalan borcunu en kısa zamanda ödersin.
You listen to me if you...
Gazı kesmenin 6 sonucuna bakalım ve gaz kontrolü kuralını uygulamanın ve motor döndükten sonra, en kısa zamanda hızlanmanın neden önemli olduğunu görelim.
Let's look at all six of off-the-gas results and see why is so important to follow the throttle control rule and get back to the gas as soon as possible once bike has turned.
En kısa zamanda bir meşgale bulmak zorunda... Bunu ben de tecrübe etmek isterdim. Böyle duyguları...
He has to find something to be interested in soon hopefully... I like to get that kind of feeling too.
Enta Bio hisse senedini mümkün olan en kısa zamanda yok edin ve şimdilik hesabı tutmaya çalışın.
Dump that Enta Bio stock as soon as possible, and hold onto the account for now.
En kısa zamanda ele geçirip Tae Ra ve Mo Ne'ye geri vereceğim.
I'll get it back soon and give it to Tae Ra or Mo Ne.
En kısa zamanda döneceğim.
I'll be back in no time.
Karşı taraf işin peşini bırakmazsa en kısa zamanda halkı başkana karşı kullanırlar.
If the opposition clings onto this, they'll turn public sentiment against the president in no time.
En kısa zamanda İnceleme Departmanı'na geri döneceğim. Bana soğuk muamele gösterme sakın.
I'll be transferred back to the Inspection Department in no time, so don't give me the cold shoulder.
- Tamam en kısa zamanda hallet.
- OK, but make it ASAP.
- Lütfen beni en kısa zamanda ara.
- Please call me as soon as you can.
Yazdıklarına göre, halk boşanmamıza çok üzülmüş. Kısa zamanda sevgilerini kazanmışsın ve seni sahip oldukları en tatlı, nazik ve sevecen kraliçelerden biri olarak görüyorlarmış.
He said that our people much regretted our divorce, and that in a short time you had won their love, and that they esteemed you as one of the most sweet, gracious, and humane queens they had ever had.
Diğerlerinin yavaş başlayacağını biliyordum, ama kısa zamanda saatte 100 mil ( 160km )'yi aşacaklardı, bu yüzden mümkün olduğunca en iyi avantajı yakalamalıydım.
I knew the others would begin slow, but soon, they would be topping 100 miles an hour, so I had to get the best head start possible.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]