Enigma Çeviri İngilizce
428 parallel translation
Ama ertesi sabah, tüm merakımı adeta suratına vuruyordum.
But in the morning I flared an enigma in her eyes.
Bu anlaşılmaz şeyi çözmek istiyorum.
I'd like to resolve this enigma.
Bir sürü problemi çözüyoruz ama bu çocuk tam bir bilmece. - Neyin var?
I've solved many problems, but this boy is an enigma.
Müthiş bir muamma.
what an enigma.
Hapishanede, başa bela.
In prison, you'd be an enigma.
Bu oldukça zikzaklı labirentin içinde, çözmemiz gereken bir gizem gibi, tükenmişlik ve sabah soğuğu vardı.
There was the fatigue and the cold of morning... in this much - traversed labyrinth, like an enigma that we had to resolve.
Bulmacanın çözümü kumda saklı kırılmış kanatların beraberinde getirdiği soru işareti sessiz zarafetiyle çöl mabedini işaret ediyor.
Enigma buried in the sand - a question mark with broken wings that lies in silent grace as a marker in a desert shrine.
Ona bilmece olmuştur.
Much has been an enigma to her.
Almanlar için direniş bir muamma. Askerler üniformasız ya da eğitimsiz.
For the Germans, the Resistance is an enigma.
İçinde yatan bir esrar var.
There's an enigma in your life. What is it?
Tüm bölge bir muamma, hem biyolojik hem de kültürel olarak.
Meadows and no meteor craters. The whole place is an enigma, biologically and culturally.
Onun vücudunu asla unutmamıştım çünkü onun ruhu benim için bir gizemdi.
I had never forgotten her body because her soul had remained an enigma for me.
Hakiki muamma.
A true enigma.
Ama kız tam bir muamma bana göre.
That's right. But she's an enigma to me.
Ama ben bir muammayım.
But I am an enigma.
Ve sonsuza kadar muamma olmak istiyorum.
I want to remain an enigma, forever.
Aramalarımız başarısız oldu, ve bu bende bir bilmece olmaya.. .. devam ediyor.
The searches were unsuccessful, and her disappearance continues to be an enigma to me.
HERKES KENDİ İÇİN YAŞAR VE TANRI HERKESE KARŞIDIR
THE ENIGMA OF KASPAR HAUSER
... tüm bu muamma Bay Newton'un hevesini arttırmışa benziyor.
... all seems to heighten the whole enigma ofMr. Newton himself.
Hayret!
Enigma!
Bu eleman tam bir muamma, gerçekten öyle.
The chap's an enigma, he really is.
İnsanın kanını donduran soğukluk amansız bir aşka dönüşür ve genç İngiliz kızı, acımasız çöl şeyhine kalbini kaptırır.
Frozen enigma turns to incandescent love as this young English girl from Haslemere, scarcely out of school, melts the barbarous heart of a cruel desert sheikh.
Tek bildiğimiz onun bir muamma olduğu.
All thatwe know is that he's an enigma.
Muamma mı?
Enigma?
Ölen ve yeniden doğan bir oğlun esrarını çözmeyi size bırakacağım.
And solving the enigma of a son who dies and is reborn I'll leave it to you.
... Crom'u aldattılar ve ondan çeliğin sırrını aldılar.
... they fooled Crom and took from him the enigma of steel.
Ve bu çılgın klorofil aleminin neden her bahar başladığı, sır değil
And why this frenzied chlorophyllous orgy starts each spring is no enigma
Sanki mesele bir takipmis, muammaymis cinayetmis gibi görünür sarmalin içine itinayla kodlanmis oldugundan, iskalayabilir ya da hemen fark edemeyebilirsiniz kudret ve özgürlüktür, melankoli ve göz kamasmasidir mesele, mekandaymis gibi görünen vertigo zamandadir, zamanin vertigosudur asil söz konusu olan.
It seems to be a question of trailing, of enigma, of murder, but in truth it's a question of power and freedom, of melancholy and dazzlement, so carefully coded within the spiral that you could miss it, and not discover immediately that this vertigo of space in reality stands for the vertigo of time.
Şimdi, bana kalırsa, o ya bir bilmece ya da bir çeşit böcek.
Now, in my judgment, it is either an enigma or some kind of bug.
O bir işaret değil.
She's not an enigma.
Bizi birbirimize iki suç ortağı gibi bağlayan şey, aslında tam bir muamma.
It's an enigma which glues us to each other... like two accomplices.
Ve aramızdaki çözülmemiş hikayeyi anlamlandırabiliriz.
And we can get on with our story, our enigma.
Salvatore, kütüphanecinin yardımcısı Rahip Berengar'ın tüm bu muammanın anahtarı olduğuna ikna etti.
Salvatore convinced me that Brother Berengar, the assistant librarian is the key to the whole enigma.
Kriket, bir İngiliz muamması.
Cricket - - the English enigma.
Doğanın bir bilmecesi bu.
It the question is an enigma of the nature.
Atılgan'ın bu bulmacaya bir yanıt bulmasını umuyorum.
I hope the Enterprise will find the answer to this enigma.
Bilmecenin cevabı orada.
It is the key of all the enigma.
Muamma yok... saygınlık yok. Klasik ya da edebi hiç bir şey yok. Sadece bu...
No enigma... no dignity, nothing classical or poetic... only this... a comic pornographer and a rabble of prostitutes.
Ailesinin, başını incelememi istediği söylendi.
It's a mystery wrapped in a riddle inside an enigma! The shooters don't even know!
En azından kimi aradığımızı biliyoruz.
An enigma. At least we know who we're looking for.
Ama tekrar söyliyeyim, ben bir muammayım.
But then again, I'm an enigma.
Küçük bir bakkal olmak insanı macera zevkinden alıkoymamalı.
A humble grocer may indulge a taste for enigma, monsieur.
Belki de o bir enigmadır.
Maybe he's an enigma.
Enigma.
Enigma.
Senin ne olduğun bir muamma.
An enigma - that's what you are.
Adı Enigma'ydı.
It was called Enigma.
Shoggoth'un gizem hikayelerinden birinin uyarlaması.
An adaptation of one of Shoggoth's enigma tales.
Kardasya gizem romanlarının sorunu, hep aynı şekilde sonlanması. Şüpheli olanlar hep suçlu çıkıyor.
The trouble with Cardassian enigma tales is that they all end the same way- - all the suspects are always guilty.
Tespih böceğinin zararsız muamması hâlâ çözülmüş değil.
The harmless enigma of the woodlouse is still unsolved.
Ağaçların gizemi, gecelerin tepetaklak gezgini.
Enigma of the trees, upside-down denizen of the night.
Bir çeşit köpek sırrı mıyım?
Am I some sort of canine enigma?