English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ E ] / Equalizer

Equalizer Çeviri İngilizce

60 parallel translation
Evet, öyle, yeterince güçlü, fakat ben de eski eşitleyiciyi aldım.
Yeah, well, he's strong enough, but I've got the old equalizer.
İşte eşitleyici.
That's the equalizer.
- Eşit hale gelmek için birisine ihtiyaç var.
- What we really need is an equalizer.
Lon, burada küçük bir silah var.
Lon, I have a little equalizer here.
- Umarım emaneti yanında getirmişsindir.
- I hope you brought the old equalizer.
Evet, John bu buharlaştırıcı eşitleyici.
Well, John this is the vaporizing equalizer.
Ben ekolayzırı böyle mi bırakmıştım?
Is this the way I left the equalizer?
Bu dünyada bazı insanlar sırf ten renginiz ve isimleriniz yüzünden normalden daha az bilgili olduğunuzu düşünüyor ama matematik bunu eşitleyecek.
There are some people in this world who assume that you know less than you do because of your name and your complexion but math is the great equalizer.
Ve bu, Colt tabancamdan daha çok hayatımı kurtarmıştır.
And that has saved my life More times Than colonel colt's equalizer.
Elimdeki dengeleyici.
I hold the ultimate equalizer.
Sesini istediğin kadar açabilirsin ama sakın equalizer'la oynama.
Play the volume loud as you want to, but don't touch my levels now.
Ayarla, geçer.
Just use your equalizer.
Haydi ama, bu seni dengeler.
"Come on, you need an equalizer"
Ve buzun yüzey tabanı Mystery takımı için bir avantaj olabilir.
And the size of this ice surface could be an equalizer for the Mystery team.
Bir şekilde dengelemem oldu.
It was my equalizer.
Ve bu bir dengeleyici.
And it's an equalizer.
Dengeleyici mi?
An equalizer?
Tamam. Bence zayıf kadınlar için çıkan aptal bir yasadan faydalanmaya çalışan bir define arayıcısısın.
I think you're a bit of a gold digger, looking to capitalize on a stupid law that works as an equalizer for weak women.
Yakışıklı olmayan, kısa, garip olanlarının, sanırım kimden söz ettiğimizi biliyoruz, bir dengeleyiciye ihtiyaçları vardır.
And for those non-handsome, short, strange little men - - I think we know who we're talking about, John - - he needs an equalizer.The equalizer is money. Let me say it again -
Buranın, herkesin eşit olabilmesi için harika olabileceğini düşünürdün, ha?
You'd think this place would be the great equalizer, huh?
İyi bir ekolayzerin var mı?
Do you have a decent equalizer?
On bantlık bir ekolayzerin modern bir ses vermesini mi bekliyorsun?
You expect a ten-band equalizer... to impart state-of-the-art sound?
Bilardo masası tam bir eşitleyicidir.
The pool hall is a great equalizer.
Ölüm en büyük eşitleyicidir.
Death is the great equalizer.
O büyük dengeleyici.
The great equalizer.
Müthiş eşitleyici.
The great equalizer.
Bir grup kutu ve grafik equalizerını aldı.
He took a bunch of pots and his graphic equalizer.
Harika eşitleyici.
Great equalizer.
Muhteşem bir dengeleyicim var.
I have the great equalizer.
Bir Equalizer.
An Equalizer.
Y eah bir Equalizer.
Yeah, an Equalizer.
Bir silah iyi bir eşitleyici.
A gun is a great equalizer.
Bizi dengede tutuyor değil mi?
- Great equalizer, huh?
Taşıyıcının dengeleyicisine güç veriliyor.
Powering transmatter equalizer.
Tanıştığımız ilk günden beri, sana söylüyorum ben senin dengin değilim!
Ever since the first day I met you, I've told you... I wasn't your equalizer.
Şunu bilmen gerekir ki ben, sorunlarının çözücüsü değilim.
You ought to know... I'm not an equalizer for your troubles.
Bu yarışta dengeye sağlayacak ana unsur toprak yol.
The dirt is supposed to be the equalizer in this race.
Grimsrud'ın beraberlik gölünden sonra oyun tekrar hareketlilik kazandı.
After Grimsrud's equalizer this game is again wide open.
Ses çatlak olursa, bunun için bir sınırlayıcı ve bir ekolayzer var.
If the sound cracks, it has a limiter and an equalizer.
Bilirsin işte kız muhabbeti. Harika arabulucu.
Oh you know, girl talk- - the great equalizer.
Silah bu iş için biçilmiş kaftandı.
A gun is a great equalizer.
Dengeleyici bir faktör daha.
Another great equalizer.
İşte bu makaralı yayın güzelliklerinden biri... harika dengeleyici.
Well, that's the great thing about the compound bow... a great equalizer.
Sonuca etki edemeyişimiz harika bir dengeleyicidir.
Our inability to influence outcome is the great equalizer.
Bu sandalye, eşitliği sağlayacak.
This chair is the great equalizer.
Kahve dengeleyici görevi mi görüyor?
So does the coffee work as an equalizer?
Güzel bir ekolayzır Değil mi adamım?
It's the great equalizer, isn't it, dude?
Tüm hafta Equalizer için bekledim, şimdi de...
I wait all week for the fucking Equalizer. And they have to fucking...
Yüce eşitleyici!
The great equalizer!
Sen, ben ve büyük eşitleyici.
and the great equalizer,'cause death is a great equalizer. Just you and me...
Bunun pek çok kişiyi üzeceğini biliyorum ama beraberliği sağlamalarını çok isterdim.
I know I might be upsetting a few people, but I'd love to see them get an equalizer.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]