Eras Çeviri İngilizce
61 parallel translation
Üzgün hissettiğimde, çağ değiştiriyorum.
Do like me When I feel down, I change eras
- Çağ mı değiştiriyorsun? - Evet.
Change eras?
Biz iki ayrı dünyanın insanıyız, iki çağın ama yine de birlikte dans etmek, birlikte çalışmak zorundayız.
We're from two different worlds, two eras... but yet we're supposed to dance together, work together.
Etraflarında yüzyıllar yüzüyor Buzun altında denizler uyuyor.
Passing by them are eras, Sleeping are the seas ice-bound.
Bir çoğunuzun uzun zamanlar kat ederek bu her şeyin sonunu izlemeye geldiğinizi, daha sonra kendi zamanınıza dönüp, aileler kurup, daha iyi topluluklar kurmak için çalışıp, doğru olduğunu düşündüğünüz şey için korkunç savaşlar çıkaracağınızı biliyorum.
Because I know so many of you come time and time again to watch this final end of everything, and then return home to your own eras and raise families, strive for new and better societies, and fight terrible wars for what you know is right.
Gecenin bu saatinde kim olabilirki?
yo pensé que eras bob barker.
Önemli tarihi kişilerin 1988 yılında San Dimas'ta dünyayı hangi bakış açısıyla göreceklerini sınıfa açıklayın...
"Express to the class how an important historical figure from each of your eras, would view the world of San Dimas, 1988."
Çalıntı anılardan yarattık bu şehri farklı dönemler, farklı geçmişler bir araya getirildi.
We fashioned this city on stolen memories different eras, different pasts all rolled into one.
Bak, Ev, sen ve ben benimle karşılaşmadan önce... kimse ile olmadın, seks hakkında bildiğin birşey yoktu.
We go, Ev, before to know eras me a boludita.. not even you knew to take. - Good, all that changed.
- Bu kadar bencil olma, Coyle.
- Eras too egoistic. - It continues pushing.
- Okulda da herkes hassas derdi.
- In the school eras Johnny the sensible one.
En zor zamanlarınızdan birisi.
One of your most difficult eras.
Rüya takımını değişik dönemlerden oluşturamazsın.
You can't mix your dream team from different eras.
ya da ailem.
eras of my fam? lia.
"Crem... eras... cret... cremus."
"Crem... eras... cret... cremus."
Bu yüzden uyudum, geçen yüzyılların seslerinin azalacağını ve öleceğimi umarak.
So I slept, hoping the sounds of the passing eras would fade out and a sort of death might happen.
Biliyorsun, ERA'nın, istatistikleri aklımda.
You know, batting averages, ERAs, I got statistics in my brain.
Daha önceki çağlarda, çok tanınan biri kişi muhtemelen en fazla bin kişi tarafından biliniyordu o da eğer papaysa filan.
Back in previous eras even if you were very very well known, that would perhaps be amongst a thousand people at most if you were a pope or somebody.
Belki de bir süre ayrılmış olmandadır sebep
When you almost left eras a man.
Farklı dönemlerin iki sporcusu karşılaşabilse, kim kazanırdı?
If two athletes from different eras could compete, who would come out on top?
Ne zaman zayıftın anne?
¿ Cuándo eras delgada mamita? I don't remember that!
Oyuncular eski takımlardan. Jets, Maroons, ya da daha eskilerden. Warriors, Victorias,..
The players are old Jets, Maroons, or from earlier eras - the Warriors, the Victorias, even the Falcons, who won Canada's first Olympic gold medal in hockey in Antwerp, 1920.
Sizin başka bir odaya gitmeniz gibi, ben de iki zaman arasında olabiliyorum.
I can step across eras, like you'd walk into another room.
Dünya tarihinin pek çok çağında şimdiye kadar ölmüş olurdun.
In most eras of the world's history you'd be dead by now.
Sen olduğumu sandıkları için bana çarptılar.
They were perhaps because they thought that eras you.
Son hatırladığım, senin sayıklayan bir ruh olduğundu çığlıkları gecede kaybolan ailenin intikamı için geldin ama.
The last I remember, a trembling soul eras that forced his last breath. Vieste as consideration by a family murdered whose cries were silenced at night?
Çok özür dilerim. Oğlum kim olduğunu bilmiyordu.
I feel much, my son did not know who eras.
Ben de heyecanlı bir hayatın olduğunu düşünmüştüm.
It thought that eras you the one that it had an exciting life.
Paris, parça parça bölünmüş bir insan hikâye, çağ anıt ve mekan kaynağı.
Paris is a fragmented wellspring of men, stories, eras, monuments, places...
Önceden birbirimize yakındık.
Eras sincere with me.
Sanırım ikiniz kesinlikle arkadaş değildiniz.
I think you two eras do not even friends.
İstiyorsan, ayarlayacağım, ama zamanı geçmeden hemen karar vermen gerek.
If you want it, I'll make it happen, but I need to know soon, or they'll post it on eras.
Brezilya'nın hayvan aileleri, Barrie ve Ted'in onların hayatına girmesine içtenlikle izin vermişlerdi.
Consumed by glaciers, the continent would now be plunged into one of the most extreme eras in it's history.
Hayır, tortu Pleistosen ve Holocene devirlerinden kalma alçıtaşına ait.
No, the sediment is gypsum, dating back to the Pleistocene and Holocene eras.
Bu adam farklı zamanlardan Canavarlar çalıp dünyayı yok etmek için araç haline getiriyor.
This guy has been stealing Monsters from different eras and turning them into tools to destroy the world.
Benim destem her zamandan en güçlü kartların bulunduğu farklı bir boyutsal bölge.
My deck is a different dimensional area with the strongest cards from every and all eras.
Evet, kendi zamanlarımızda hâlâ bitmemiş işler var.
we still have a lot left undone in our own eras.
BatıIılar Cenroku ve Bunsei gibi çağları millattan önce ve sonra diye kullanıyorlar.
Well, besides the Japanese eras like Cenroku and Bunsei there's the Western calendar.
Bilgisayarlarımız yeteri kadar güçlendiğinde, ağır komplex dünyaları simule edebilecekler, dünyadaki geçmiş çağları da.
When our computers get powerful enough, they could simulate massively complex worlds, including past eras of life on Earth.
Sübyancı olduğunu düşünmüştüm!
Creí que declas que eras un "mega-pedófilo".
Bu yüzden, o kafaları yalayınca bizi onların zamanına geri gönderdi. Baksanıza!
Ergo, licking those heads actually sent us back in time to their original eras.
Bu anomaliler, çoktan nesli tükenmiş yaratıkların uzun zaman öncesinden zamanımıza geçmelerini sağlıyorlar.
These anomalies allowed long-extinct creatures from distant eras to cross into our own time.
Geliştikçe, kainat farklı çağlardan geçer.
As it evolves, the universe passes through distinct eras.
Ella es exactamente como tu eras a su edad.
Ella es exactamente como tu eras a su edad.
" Bunlar farklı çağlardan farklı olaylar.
It was saying :'look, these very different events, from different eras, all show the same human trait.'
Her türden ve her dönemden manken var.
They're from all styles and eras.
Öncelikle, Eski Mısır döneminin kültürel, politik ve iş dünyası bakımından günümüzden çok farklı olduğunu anlamamız gerekir.
Well, look, the first thing is to acknowledge that the Ancient Egyptian era is so completely different from our own that any cultural, political or business parallels that we draw between the two eras are by their very nature
Önceki hayatında kızartılmış tofuydun.
In your other eras visa fried tofu!
Farklı zamanlarda yapıldığını söyleyebilirdiniz.
But you could tell they had been made at different eras.
Bütün bu kutular, eski erkek arkadaşlarımla yaşadığım farklı çağları temsil ediyor.
All these boxes represent stuff from different eras of ex-boyfriends.
Bence sinema tarihi iki temel döneme ayrılır :
I think the history of the cinema divides into two essential eras :