Esse Çeviri İngilizce
51 parallel translation
Ama şunu biliyorum ki bu söylediklerim yapılırsa İngilizler bulutlardan sarkıp kasırga gibi esse bile, onları yeneceğiz.
But I know that if these things are done then though the English hang from the clouds and ride on the whirlwind, we shall beat them.
Topluluğun geri kalanı da rüzgar nereye esse oraya kapılıyor.
The rest of the community goes whichever way the wind blows.
Ama rüzgar kuzeyden değil, güneyden esse bu konuşmayı yapamayız.
But if the wind blew from the south instead of the north this conversation would not be taking place.
Ve bir rüzgar esse sertleşiyorum.
My dick gets hard if the wind blows.
Karanlık istila yolunda, "Sahip olsa da bir ruha" kirli bir ruh olmak için uğraşmakta...
A dark is invading "Esse in anima"..... to be a violate soul.
Kongrede kurulan götlek bir komitenin... rüzgar esse osuruk sanan üyeleri... fena halde azmış deniz piyadelerinin karaya çıkma izinlerini iptal etti.
A committee of congressmen who, asshole-to-asshole couldn't make a beer fart in a whirlwind start telling your basic ass-in-the-grass Marine, "No more shore time."
Cinayetler artık sona ermeli.
The killing's gotta stop, esse.
Esse lamın Aleyküm.
- As-Salaam Alaikum.
- Hayır, Esse-Esse senin olacak.
- No, I'll get the Esse-Esse.
Birden, on kişiyi öldürmek esse kafama,... bana işkenceler etmeyi, acılar çektirmeyi düşünen mahkeme,... iki hafta sonra öleceğimi öğrenince, çıkmaza girip davayı feshederdi.
If the fancy suddenly took me to kill ten people at once, what a predicament my judges would be in with me having only a fortnight to live, now that corporal punishment and torture is abolished.
Ne zaman ters bir rüzgar esse, herkes koşup oraya saklanıyor.
Every time a sour wind blows through, everybody runs there and hides inside.
Bir rüzgar esse uçup gideceksin be!
A gust of wind could blow you over!
Azıcık esse de herkes onların eteklerini tutabilir
A little breeze and everybody grab their skirts
Rahatla, Esse.
Chill out, Esse.
"A posse, ad esse." "Mümkün olandan gerçeğe." Bu, Carter'ın gittiği Woodberry Forrest üniversiteye hazırlık okulunun sloganı.
A passer, a d'essayer. From the possible to the real. That is the motto of Woodberry Forest, the prep school Carter attended, Mr. Withal.
Rüzgar esse ara veren savunma avukatı var.
I've got a defense attorney who breaks every time the wind blows,
Arkadaşım Makelo, Miami'de yaşıyor.
Well, my esse lives in Miami.
Benimki, Albuquerque'de yaşıyor.
I wrote my esse in Albuquerque.
Ben üç tane Makelo'ya yazdım.
I wrote three esse.
Memleketteki Makelo, Denver'daki Makelo ve Glenwood'daki Makelo, hatta cevap bile yazdı!
My esse back home, my esse in Denver, and my esse in Glenwood even wrote me back!
Bana yazdığın için teşekkürler.
Thanks for writing me, esse.
Makalemi bitirdim ve u-Haul'da çalışan Makelo'dan hoş bir mektup aldım!
I finished my whole book report and I got a really nice letter from my esse who works down at the U-Haul!
Bu telefon için ne kadar istiyorsun?
Quanto queres por esse telemóvel?
İri bir herif, bütün boynunda dövmeler var.
He was an esse guy - - Tattoos all over his neck.
Peki ya sadece iki çift olsa, rüzgar esse arkadaki kadın mendilini bağlamak zorunda kalsa ve öndeki Bayan Mükemmel'e imrenerek baksa?
What if it's just the two couples, the wind is blowing, the woman in the back has to put on her kerchief and she just looks longingly at Miss Perfect in front? - Okay.
Son olarak,... meşhur bir cümlede, Cicero bir keresinde,... "Historiam nescire hoc est semper puerum esse" demiştir.
In closing, the famous sentence, that Cicero said once : Historiam nescire hoc est semper puerum esse.
- Carol'ın yanındaki kim?
- Tyler? - Quem é esse cara com a Caroline?
Az önce vurduğun adam da Damon Salvatore.
E esse é Damon Salvatore, que acabou de atirar.
Kuzeybatıdan ne zaman İyi bir rüzgar esse Christopher'ın parmak aralarına Mutlaka kum kaçardı
Whenever a good nor'wester blows, Christopher is certain to have sand between the toes.
Az bir rüzgâr esse bütün eve bulaştırabilirsin.
One stiff breeze, you could infest this entire house.
Ahmet Paşa! Yel esse, fırtına çıksa Pargalı İbrahim'den bileceksin.
- Ahmed Pasa you want to hold Pargalı responsible for the smallest things.
Sert rüzgarlar esse yağmurlar yağsa da...
♫ Even if the rain falls or wind blows
Rüzgar esse onu uçururdu.
A breeze might blow her away.
Rüzgar nereden esse oraya yuvarlanan bir çalısın sen.
You're a tumbleweed who blows around whenever the wind changes.
Onu bulan kişi Esse Selebre'ydi Onu asılı olduğu yerden indiren
His name is Esse Selebre, he is the person who cut down.
Biraz bilgiye ihtiyacım var, "zenci".
I need a little more info, esse.
Eğer yoksa kaybol "zenci".
If not, step off, esse.
Seçim senin, "zenci".
Choice is yours, esse.
Onu şimdi öldüreyim mi, "zenci"?
Ice him now, esse?
Onu şimdi öldüreyim mi, "zenci"?
Huh? Ice him now, esse?
Bunu pataklamamı ister misin "zenci"?
You want me to smoke his ass, esse?
Çünkü ben şu anda Chino'da oturmuyorum, sen kendinin cesur falan olduğunu mu düşünüyorsun, "zenci"?
'Cause I ain't sitting'up in Chino right now, man, you think you're some kind of fucking hero or what, esse?
- Kalk lan ayağa!
Get the hell up, esse!
San ne diyeceğim, "zenci".
I'll tell you what, esse.
"Beden, ruh ve akıl suretinde..."
Forma enim esse ostendit.
Adamım, sana bu meksikalıların mahallesine gelip hiçbir şey olmamış gibi... burayı kullanamayacağımızı söylemiştim.
Man, I told you couldn't just come to these esse hood and set up shop like everything's all cool.
Hic debetis non esse, parva.
Hic debetis non esse, parva.
Sarışın bir kadın ve Meksikalı bir polis vardı.
A-all I saw was a blonde lady a-and some esse with a star.
Şöyle güzel bir ani rüzgâr esse?
Good gust of wind?
Ve rüzgâr ne zaman bu tarafa esse
♪ And whenever the wind blows this way ♪
Basit olmayan, erkeklere çekici gelen ve erkeklerin bu ilgisine aldırış etmeyen bir eşse.
When a wife who isn't plain seems to be attractive to men... and doesn't mind their showing they're attracted.