English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ E ] / Ether

Ether Çeviri İngilizce

417 parallel translation
- Narkoz altındayken onu aldılar.
- They took it while I was under ether!
Nasıl oldu da anladın sonunda?
When did you come out of the ether?
Eteri ver o halde.
Give me the ether, then.
Dikilme orada, eteri ver.
Don't stand there, give me the ether.
Eteri de götür.
Take that ether with you.
Eterden hoşlanmıyorum.
I don't like that ether.
Eteri getir Helen.
Get me the ether, Helen.
Bana eteri getirir misiniz?
Will you get me the ether?
- Eteri sen aldın, Barker.
- You took the ether, Barker.
Eter kullanılalı daha iki saat olmadı.
Ether was used less than two hours ago.
Oates, korkarım eter almak için kasabaya gitmen gerekecek.
Oates, I'm afraid you'll have to go into the village for some ether.
Ve Oates eter aramaya gitti çünkü eteri ortadan kaldıran bendim.
And Oates he's gone to look for ether because I made sure there was no ether.
Sorunuz şu an gökyüzünden başka hiçbir yerde kayıtlı değil.
Your question is now recorded nowhere except in the ether.
Eter gibi kokuyor.
It smells like ether.
Lütfen bana biraz eter koklat.
Please, give me a little ether.
Gökyüzünü geçerken biraz yanmışım.
A trifled singed as I passed through the ether.
Hava, ışık saçıyor!
The air is full of ether!
Güneş tanrısı vücumdaki elektirği sana geçirecek.
The Sun sends the ether which traverses my body.
Radyo dalgaları üzerinde uçacağız.
We'll fly up there in the ether.
Eterin etkisine girerken bizi düşünme çünkü anestezi altında insan çok geveze olur.
When you're going under ether, don't think about us because people get very blabby under an anesthetic.
Birazdan eterin etkisi geçer.
He'll be out of the ether soon.
Hepsi iki-üç saat sürer, eterin etkisi geçene kadar.
Two or three hours until the ether wears off
Kloroform ya da eter kullanabiliriz.
We could use chloroform or ether.
Barbara, hoşuna gitse de gitmese de dünya artık böyle.
NOT ANY OF IT. WH ETHER YOU LIKE IT OR NOT, THAT'S THE WAY THINGS ARE,
Artık oyunculuk yapmıyor musun?
THAT WE'D DO ANOTHER PICTURE TOG ETHER AGAIN.
Bazen tüm hayatımı gazlı bezden duvarları olan bir mağarada geçirdiğimi düşünüyorum. Mağaraya doğru esen rüzgar ya eter ya da dezenfektan kokuyor.
You know, sometimes i... i think i've lived my whole life inside of a dark cave with walls of gauze, and the wind that blows into the mouth of the cave smells of ether and disinfectant.
- Eter de yok.
- And no ether, ei-ther.
Her şey harika giderken son.
Your lady friend sounds like she's coming out of ether.
Öbür eter şişesi nerede?
Where s that other bottle of ether?
Anestezi için eter, Acı için morfin yok.
No ether for anesthetics, no morphine for pain.
Burnunu etere batırılmış gazlı bezle kapatmışlar.
They covered his nose with gauze soaked in ether.
Sonraki husus, eter.
Next, the ether.
Ama eter sanayide de kullanılan bir madde.
But ether is used in industry too.
Birimiz lâboratuardan bir şişe eter yürütmüştü...
One of the fellows got a can of ether from the lab.
En çok metil alkolle kolonyayı sever. Ama en en çok da eteri sever.
But her favourite of all is ether.
Uzayda emir alan ve veren bir sürü ses vardır.
The ether is full of voices giving orders.
O acının bağlarından özgür, bir cevher olarak dolaşır.
It's floating in the ether, free of the bonds of suffering.
Sonra ruhlara karışacak.
It will rise into the ether.
Şu anda ruhlara karışan ruh onun ruhu.
It's soul is already in the ether.
Ruhun serbest kaldı ve göklere yükseliyorsun.
Your soul has been liberated and now soars in the ether.
Çoğu insanı dünyanın zincirlerinden kurtarılabilmesi tam donanımlı bir yakma makinası ile mümkün gözükmektedir. Ve ardından onların çözülerek ruhlara karışması sağlanabilir.
Equipment for incinerating as many people as possible to free them from the shackles of this world, and let them dissolve into the ether.
ETER
ETHER
Bu son akşamımızı güzel geçirelim
ether. We should be friends on this, our last evening
"Eter, Tanrı ve Şeytan"
Ether, God and Devil...
Büyükanneme inanan ve uyuşturucu çeken köşedeki bakkal bile onun kımıldadığını gördü.
And the corner grocer, who extended her a maximum of credit, and sniffed ether, also saw him move.
Yanında hiç eter yoktu bu yüzden rom döktü.
He doesn't have any ether so he knocks me out with rum.
Eterin etkisi geçip terkedilmişlik hissiyle uyandığımda, hemşireye kız mı erkek mi diye sordum.
I woke up out of the ether with an utterly abandoned feeling, and I asked the nurse if it was a boy or a girl.
Eter.
Ether.
Nefes alamıyormuş gibi olacaksın, çünkü sana eter koklattık.
NOW, THERE JUST SEEMED TO BE NO AIR BECAUSE YOU WERE BREATHING AIR MIXED WITH ETHER.
Bademciklerini almak için iki şişe eter gerekti, gerçekten çok güçlü bir kızdı.
( as Peggy ) THEY HAVE TO USE 2 CANS OF ETHER TO TAKE HER TONSILS OUT BECAUSE SHE'S A REAL STRONG LITTLE GIRL.
Bir an için gökyüzündeki birinin düşüncelerini hissettiğimi sandım.
For a moment, I thought I felt someone's mind in the ether.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]