Falan filan Çeviri İngilizce
1,361 parallel translation
Sally Struthers'ınki gibi hani. Günde 79 sentmiş de, falan filan.
That Sally Struthers thing,'for 79 cents a day, blah blah
Seni aşağılık! "Şirketteki tecrübem..." falan filan.
"My experience in the company..." 926b.
Diploması yokmuş da falan filan, sırası mı yani şimdi?
You rubbed it in that he has no diploma.
Evinin duvarlarına resimler çizen çocuklar falan filan.
Kids tagging up her block, that kind of shit.
- Düştün, falan filan. Düştüm mü?
- I'm going to - I'm going to go meet Steve at his next job.
Hükümete kızıyorsun, deli saçması komplolar- - falan filan.
Mad at the government, conspiracy of dunces- - all that.
Cadıların zamanı, Brad. "Gümbür gümbür, şimşek fırtına." falan filan.
- It's the season, Brad. "Bubble, bubble, toil" and so forth.
Menajeri boşanma yüzünden itibarının bozulacağını falan filan söylemişmiş.
and his agent told him that the publicity from the divorce...
Hayır, o... terapiye gitti falan filan.
She started therapy and, uh... blah, blah, blah. Long story. Some other time.
Valiler, hükümet temsilcileri falan filan.
Governors, commissioners, whatnot.
Cenaze falan filan var.
With the funeral and everything.
Kılıç otuna sakın dokunma, zira o Seçkinler için iğrenç bir şeydir, falan filan...
Touch not the wort of Saint John, for it is an abomination for an anointed one, yara, yara, yara.
Falan filan, yanlış tedavi, ihmalkarlık, falan filan.
Blah, blah, blah. "Medical malpractice, negligence. Blah, blah."
"Voulez"... "poulet"... falan filan?
"Voulez"... "poulet"... something or other?
Ay caramba, Bartman, falan filan işte.
Ay caramba, do the Bartman, etcetera, etcetera.
Parası olan düdüğü üfler falan filan.
Money talks, et cetera, et cetera.
"Muhasebeci olarak, acaba..." Falan filan.
"As an accountant, shouldn't you...?" Blah, blah, blah.
Falan filan, nezaket falan..
bla bla bla, forms of politeness,
Tabii, tabii, eskilerden kalma bir sanat, kültürümüze özel bir şey, falan filan.
Yeah, yeah, an ancient art unique to our culture, blah blah blah...
Falan, filan, falan filan...
Blah, blah, blah, blah, blah, blah, blah, blah.
önemlidir ve onu severim falan filan..
bla, bla, bla... amen.
- Falan filan fıstık!
- "Blah, blah, blah."
Jacques Clouseau, bana verilen yetkiyle sizi tam müfettiş tayin ediyorum tüm yetkilerle falan filan...
Jacques Clouseau, by the power vested in me I hereby appoint you full inspector with all of the...
Küçük oğlanlar çüklerini emmeler, vesaire, falan filan.
Little boys sucking on their peckers, et cetera and so forth...
Pro right 25 falan filan.
Pro right 25 and stuff.
"Benimle Florida'ya gel de senin beynini sikip bırakayım, ayrıca babam sana iş de verir, falan filan"
"and I'll fuck your brains out and my daddy will give you a job, and blah-blah,"
Klüpten birini bul ve ona aşık olduğunu söyle Aslında aşkın tam olarak ne olduğundan emin değilim ve seninle sevişmek istiyorum.. falan filan...
I defy you to find a club an them that says I love you but I'm not really sure what love is all about and I still want to have sex with blah-blah-blah
Biliyorum beni üzmek istemezdin falan filan.. Ama devam etmeden önce aklımdakileri söylemek istiyorum.. ve biran önce söylemezsem unutucam.
I know you never meant to hurt me and blah, blah... but before you carry on there's some things I need to get off my head... and if I don't, I'm just gonna forget.
Ondan ayrılman gerekir falan filan.
You'd break up with him, Blah-blah-blah-blah,
Şu eleman ve silahı falan filan.
With the guy and the gun and everything.
Sert esen rüzgârlar... falan filan...
Rough winds bla bla bla something.
falan filan, gerisini biliyorsun.
yada yada, you know the rest.
Adamın yanında oturuyordum iki önce Harmon'daki Bronca Burger'da ve Montecito'yu nasıl patlatacak anlatıp duruyordu ve insanların nasıl unutup gideceği falan filan.
So I was, uh, sitting behind the guy two days ago... at the Bronco Burger on Harmon, and he's talking all this crap about how he's gonna blow up the Montecito... and how they're never gonna forget him and blah, blah, blah.
... Ve falan filan...
And so on...
"Benimle Florida'ya gel de senin beyninin içine edip bırakayım, ayrıca babam sana iş de verir, falan filan"
"and I'll fuck your brains out, and my daddy will give you a job, and blah-blah,"
Günahların bağışlandı falan filan.
You're--You're saved. You're redeemed.
" Peki o zaman iyi şanslar falan filan ve kalbimin derinliklerinden teşekkür ediyorum.
- - " Well... words good luck... etc. ... and thanks from the depths of my heart. I say seriously.
Siz hep diyorsunuz ki ; "Yalan söyleme, kaçma, aldatma, çalma" falan filan.
Yeah, like y'all say- - don't lie, don't bunk, don't cheat, don't steal, or whatever.
Biz dünyadan insanlarız, Atlantis'te bulunuyoruz, falan filan...
Something like, you know, "We are humans from Earth currently occupying Atlantis..."
Bilgi kazanımımdan, Lexlabs süper bilgisayarlarımdan. Falan filan.
- Acquisition of knowledge through my patented Lexlabs supercomputer....
- Falan filan.
Yeah. I got that from you.
Takeru tanık sandalyesine çıkıp ağabeyim şöyle iyi böyle iyi biridir. Chieko'ya ilgi ve şefkat göstermiş bir insandır, falan filan diyeceksin.
Takeru, you II get up on that witness stand and you II say,'My brother is a blah-blah-blah, a man of character, who provided Chieko san,'with concern and tenderness, etc., etc., etc.
Bekle bir saniye, Lucy yalnız kalmasın falan filan diyordun?
Wait a minute. What about Lucy being alone and all that stuff?
Falan filan.
Hm? Blah-di-blah-di-blah.
"Tabii ki, küçülme, taşınma..." falan filan.
"Of course, discretion..." "Contact my voice mail."
Falan, falan, filan
So, so, so, so,
Belki diğer reality şovlarda yaptıkları gibi kovulduğunu ya da oylamayla çıkarıldığını falan söyleyebiliriz. Açık konuşmak gerekirse, Hristiyanlar izleyici kitlesinin % 40'ı filan Val.
You know, we could... maybe like those other reality shows, say she got fired, or voted off or... look, frankly, Val, the christians, that's like 40 % of the viewing audience.
Falan, filan, falan.
Blah, blah, blah.
Şeytanlara karşı mı savaştı ve öldüğünde hayatı bıraktı. Falan, filan.
she fought against devils and released the life when she died.
Buraya gelip, bana hep destek olduğunu, aile olduğumuzu söyleyip dalga geçiyorsun, falan, filan...
You came here kidding me you'd always support me, that we're a family, blah, blah...
Gece çıkmayı severler filan falan.
uh ok then and they like to go at night dadada...