Farklı Çeviri İngilizce
68,646 parallel translation
- Bu farklı!
- No, this is different!
Bu ateş farklı bir şey değil.
This fire is no different.
Biliyorsun, bir zamanlar birlikte yaşıyoruz Ve biz her gün birbirimizle beraberiz, Farklı olacak
You know, once we're living together and we're with each other every day, it's gonna be different.
Ama onların sorumluluğunu almak, farklı bir olaydır.
But taking responsibility for them is a different matter.
Bir noktada, farklı yollara girdiğimizi hissediyorum.
I feel like we got off on the wrong foot.
Sanki seninle tamamen farklı birisi gibi duruyor.
It's like he was a completely different person with you.
Nasıl bir şey olacağını merak ettiniz mi hiç farklı yaşam, farklı...
You ever wonder what it'd be like, different life, different...
Farklı ne? Kız mı?
Different, what, different girl?
Hiçbir şey, sadece bu sefer farklı olacağını düşünmüştüm.
Nothing, I just thought it was gonna be different this time.
Farklı mı?
What was gonna be different?
Bana yaptığınız şeyin, Vik'in senin bodrumunda yaşamasından farklı olduğunu... nasıl söyleyebilirsin seninle sevişirken kira ödemesinden...
You can tell me how what you're doing is any different... you know, Vik living in your basement, paying you rent, while also fucking you.
Gidebileceğimden beri bir G'de eğitildim, Ancak oradayken farklıdır.
I trained in one-G since I could walk, but it's different when you're there.
Başımızı ne zaman vursak farklı derecelerde sarsıntı geçiririz.
Well, any time you hit your head, there's always some degree of concussion.
Bence daha farklı bir sorunumuz var.
I think we have another problem here.
Bugün birkaç farklı bölümle iletişim halindeydim.
I touched in with several departments today.
Biz farklı insanlarız.
We are separate people.
Kocamla ben her yıl bu şeyi yaparız... farklı bir isimle otele giriş yapar... ve sonra odasının kilitlendiği otelde kalarak başka bir misafir gibiymişim gibi davranarak onun kapısını kilitlerim.
My husband and I have this thing where every year on our anniversary, he checks into a hotel under a different name, and then I knock on his door and pretend like I'm another guest staying at the hotel
Ben farklı bir Bay Diaz arıyordum.
I'm looking for a different Mr. Diaz.
Bak, farklı insanlarız derken demek istediğim bu değildi.
Look, I didn't mean to say we're separate people.
- Farklı değiliz.
We're not.
Nasıl oluyor bilmiyorum, ama şundan emin ol, genelde tam aynısını alacaksın. Bu yüzden farklı çiftleri birlikte eşleştirebilirsin. Çünkü sinir bozucu amınaakoyim.
Don't know how, but just always make sure you buy the exact same one so you can match different pairs together because it's fucking annoying.
Farklı renkleri isteyecek.
He'll want different colors.
Olanları farklı bir açıdan görebiliyorsun.
You see things differently.
Spin ve yoga derslerinden biraz farklı, değil mi?
Bit different from your spin and yoga classes, huh?
Sizler sadece farklısınız.
You guys are just different.
Dünyayı birçok farklı şekilde algılamamı sağladın.
You opened my eyes in, um... interesting ways.
Tüm bunları başlatan farklı biriydi.
The one that started it all, he don't match.
İkinizin durumu bizimkinden farklı.
Me and you ain't you and her.
Hep farklı.
Always different.
Hayatım önceden daha farklıydı.
My life was different before.
Ben benimkini biraz farklı aldım aslında.
I actually got mine a little differently.
Onlar için farklı bir ehliyet mi gerekiyor?
Is that a different license?
Neden farklı olsun ki?
Well, why should this time be any different?
Bu iki lider daha farklı olamazdı.
These two leaders couldn't be more different.
Aynı farklılık.
Same difference.
Kırmızı elli arkadaşlarımız daha farklı düşünüyor gibi.
Our friends with the red hands seem to think differently.
Dinle, işler artık farklı, değil mi?
Listen, things are different, right?
Bu insanlar farklı.
These people are... different.
Sadece çalışma şeklim farklı.
I just have a different way of doing things.
Birgün işlerin farklı olacağına dair umudunu koruyan herkes öyle.
So does everyone who is holding out hope that someday things will be different.
Tabii, Jesse'nin farklı yanları vardır. İyi yanı vardır, eğlenceli yanı vardır, sıkıcı İncilci yanı vardır... Ama bir de bambaşka bir yanı vardır derinlerde bir yanı.
Sure, Jesse's got sides to him... a good side, a fun side, the boring Bible side... but... he's got a whole other side, a deep-down side.
Hepimizin farklı yanları var.
We all got sides.
Farklı odalar ve köpek hakkında olmayan bir şey sorabilir miyim?
Can I ask a question that isn't about the dog and the different rooms?
Gerçi biz temamızı o günlerde biraz farklı yorumlardık.
Although we interpreted the theme a bit differently in those days.
Farklı geçmişlere sahip iki milyarder Cumhuriyetçinin böyle sıkı fıkı olacağı kimin aklına gelirdi?
Who would have thought two billionaire Republicans from such different backgrounds could end up as chums?
İkisinin de uyku saatleri farklı.
And they both have different sleep schedules.
- Farklı yerlerde.
Different places. Yeah?
- Dawes farklı düşünüyor gibi görünüyor.
Dawes seems to think differently. Dawes...
Fakat Dawes onunla konuşup ona farklı bir yol gösterdi.
But dawes spoke to him and showed him a different path.
Bu durum farklı mı?
How is this any different?
Farklı çünkü mesele sensin.
It's different because it's you.